Advertisement

2. Dünya Savaşı'ndan sonra büyük bir ivmeyle artan nüfus ve büyüme hızlarındaki tıkanıklık, Malthus'un kehanetlerinin "gerçekleşir gibi" olmasına yol açtı. Malthus henüz haklı çıkmadı ama geride bıraktığımız 75 yılı aşkın zaman diliminde, global ekonomi ikisi büyük, onlarca kriz yaşadı. İki büyük krizin biri petrol kaynaklı, ikincisi finans merkezliydi. Arada başgösteren "Asya Kaplanları Krizi" de global sayılacak krizler hanesine yazılırsa, kapitalizm, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana 3 kez "stres testi"ne tabi tutuldu. 3 sınavdan da geçti ama ağır hasarlar aldı.

Bu kez bambaşka bir durumla yüzyüzeyiz.

Korona Virüs, ilk olarak 8 Aralık'ta Çin'in 60 milyon nüfuslu Hubei Eyaleti'nin başkenti Wuhan'da ortaya çıktı. Çinli otoriteler aralık sonuna kadar durumu kontrol altında tutabilecekleri varsayımıyla "kol kırılır yen içinde" pozisyonunda kaldılar. Sonrasını herkes bildiğinden, yer işgal etmemek ve zamanınızı çalmamak için yazmıyoruz.

O günden bugüne neler oldu; altalta koyalım ve bundan sonra neler olabileceğine bakalım:

Ülkelerarası geçişkenlik hızı bıçakla kesilir gibi düştü. Turizm sektörü darbe yedi, yemeye devam ediyor.

Havayolu şirketleri sefer sayılarını azalttı, minimum seviyelere çekti. Havayolu şirketleri zarar yazmaya başladı. Dünyanın en büyük uçak üreticisi firmalar "avara kasnak" döngüsüne girdi.

Tüm merkez bankaları kuyruğa girerek faizleri düşürerek ve paranın maliyetini azaltarak, ekonomiyi canlandırma atağına geçti. İlk taşı atan FED'in acil faiz indiriminin çok fazla işe yaramadığı görülmesine rağmen, faiz indirimi furyası sürüyor. Çünkü, başkaca majör seçenek yok.

Turizm gelirine dayalı ekonomiler, dip yapmaya başladı.

Hükümetler, "ilave bütçe" çözümüne dayanarak, krizin etkilerini azaltmaya girişti. Korona Bütçeleri oluşturuldu. Ki, bu bütçeler giderek büyüyecek.

Emtialar toplu düşüşe geçti. Emtia zengini ülkeler giderlerini azaltma planları yapıyor.

Petrol belki de en önemli faktör olarak hem petrol üreticisi ülkeler karteli OPEC'i vuruyor, hem de kartel dışındakileri savuruyor. Petrolde 20 dolar hesapları şu anda gündeme girmiş durumda.

Göçmenler, biraz daha mağdur oldu. Çünkü, bugüne kadar göçmen politikaları konusunda daha merhametli ülkeler(örneğin Türkiye) dahil sınır kontrollerini artırmaya başladı.

Üretim düşüşü ve kapasite kullanımı gerilemesi, işsizliği bir "aritmi" olarak insanlığın kalbine yerleştiriyor.

Çin'in 1 numaralı üreticisi olduğu ürünlerin fiyatları tırmanışa geçti ki, bu "küresel enflasyonist baskı" demektir.

Üretim zayıflıyor. Talep katlanarak artıyor. Global stagflasyon(durgunluk içinde enflasyonist süreç) kendini gösteriyor.

En nihayet, küresel 50 zenginin serveti kar gibi eriyor. Bu servet erirken, global toplumsal hayatımıza işsizlik giriyor. Küresel 50 zenginin servet zekatı olarak kabul edilecek "yardım&hayır kuruluşları" zayıflıyor. Bu da yoksulların daha fazla yoksullaşması ve daha kolay hastalanması ve Korona Virüs dışı sebeplerle daha erken ölmesi anlamına geliyor.

Bu süreç uzadıkça, ülkeler içine kapanarak, "kendi üretimini kendin yap" mottosuna daha fazla sarılabilir. Bu da ileri bir vadede "küreselleşme" diye adlandırılan "yeni emperyalizm"in başkalaşım geçirmesine yol açabilir. Daha az karşılıklı ticaret, daha az ziyaret, daha az ürün takası, daha az kur-parite bağımlılığı kendini gösterebilir. Bu süreçte AB bir bütün olarak hareket edebilirse, hadisenin sonunda ayakta kalmayı başaran yegane güç olabilir. 

Bağlıyoruz yazıyı:

Süreç böyle devam ederse ve Korona Virüs yıl sonuna kadar etkisini sürdürürse küresel ekonomi "yaratıcı yıkım"ın etkisi altına girebilir. Yaratıcı Yıkım'ın eşanlamlısı olarak kabul edilen "Düzeltici Savaş"a gerek kalmadan dünya düştüğü yerden üzerindeki tozları silkerek birkaç yıl içinde ayağa kalkıp, azalan nüfusuyla ve birbirine nispeten kapalı ekonomileriyle yoluna devam etmeye davranacak ama bu arada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilerek, adım atmaya çalışacaktır.

Bu olumsuz gidişatı tersine çevirebilecek yegane faktör, Korona Virüs aşısının öngörülen zamandan önce bulunması ve aşının "erişilebilir" olmasıdır.

O arada virüs, sayısız mutasyon yaparak, bulunan aşıya direnç oluşturmazsa elbet...