Advertisement

'Sevgiliniz var mı?'

'Evli misiniz?'

'Evlilik planınız var mı?'

'Yakında çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?'

Bunlar, kadınlara iş mülakatlarında sorulan sorulardan sadece birkaçı..Kadın ve erkek iş hayatına eşit koşullarda başlamıyor, eşit koşullarda devam etmiyor.

Türkiye'de aynı pozisyonda çalışan kadınlar, erkek meslektaşlarından 5'te 1 oranında daha az kazanıyor, daha çok mobbinge uğruyor.

TÜİK'in Kasım 2017 verilerine göre, istihdam kapsamındaki 8 milyon 904 bin kadından 2 milyon 142'si ücretsiz aile işçisi. Çalışsın veya çalışmasın, evin tüm yükü kadınların üzerinde. Kadınlar ev ve aile bakımına günlük 4 saat 17 dakika zaman ayırırken, erkeklerin ayırdığı süre sadece 51 dakika..

Türkiye’de çalışma yaş aralığında bulunan 30 milyon 300 bin kadının sadece 8.9 milyonu çalışıyor.Erkeklerin istihdama katılım oranı yüzde 65 iken kadınların katılımı yüzde 30’un altında kalıyor. En çok istihdam edildiğimiz sektör yüzde 55 ile hizmet sektörü onu yüzde 29 ile tarım ve yüzde 16 ile sanayi takip ediyor. Kadınların yüzde 1.3’ü işveren konumunda, kadın girişimci oranı ise yüzde 8..

Çözüm: Pozitif Ayrımcılık

Tablo böyle. Kadınların işgücüne katılımı her yıl artış gösterse de, OECD ülkelerinde kadın istihdam oranının yüzde 58 olduğunu düşünürsek çok yavaş ilerlediğimizi söylemek yanlış olmaz.

İster toplum yapısı diyelim ister kadınların ev içi yükümlülükleri..Neden her ne olursa olsun ortada bir ayrımcılık olduğu aşikar. Çözümü ise pozitif ayrımcılık.

1,3 milyon civarında kadın çocuk bakımı nedeniyle iş gücüne katılmıyor ve yüzde 60'ı eğer kendilerine yeterli çocuk bakımı sağlanırsa işe döneceklerini söylüyor.

Kadın istihdamını desteklemek amacıyla son dönemde atılan adımlar önemli. Ekonomi paketi kapsamında işverene brüt asgari ücretin yüzde 15'ine kadar bu yılki rakamlar üzerinden 300 liraya kadar olan tutar içinden kadın çalışana sağlanan kreş desteği ücret gelirinden düşülecek. Hükümet bu desteği bir adım öteye taşıyarak yüzde 50'ye çıkarmayı hedefliyor. Kredi Garanti Fonu kapsamında verilecek 55 milyar TL'lik kefaletin 5 milyar TL'si kadın girişimcilere ayrılmış durumda. Her 100 kadından 8'inin girişimci olduğunu düşündüğümüzde bu pay oldukça düşük kalıyor.

Kadın çalışanların doğum öncesi ve sonrasındaki 8 haftalık annelik izinleri bulunuyor. Talep edilmesi halinde annelik izni bitiminden itibaren altı aya kadar ücretsiz izin de verilebiliyor. Buna karşılık babalık izni resmi olarak sadece 5 gün. Yükümlülüklerin eşit dağılımından bahsediyorsak babalık izninin de uzatılması gerekli. Örneğin Facebook’ta kadınlara ve erkeklere dört aylık doğum izni hakkı tanınıyor. İzin haklarını eşitlemek eminim erkeklere de çok iyi gelecek.

Söz konusu yönetim olunca söz hep erkeklerde..Grant Thornton’un yaptığı araştırmaya göre, Türk şirketlerdeki kadın yönetici oranı, son beş yılda tam 11 puan düştü. İpleri ele almak için maalesef kotaya ihtiyaç var. Bu nedenle halka açık şirketlerin yönetim kurullarında kadın oranını yüzde 25'e çıkarmak için yasa hazırlığı var.

Sorun Sende Değil Bende

Yazının buraya kadarki kısmında sorunu başkalarında aradığımıza göre artık kendimize bakabiliriz. Araştırmalar, kadınların kendi yetilerini sistematik olarak azımsadığını gösteriyor. Örneğin bir erkeğe 'Bravo, çok iyi iş çıkardın' dendiğinde, 'Tabiiki ben çok iyiyim' cevabını alırken aynı sözü bir kadına söylediğinizde 'Şanslıydım, ailemin desteği olmasa yapamazdım' gibi bir cevap almanız muhtemel. İlk kural: Başarınızı sahiplenin.

Başka bir araştırmaya göre ise kadınlar maaş pazarlığı yapmıyor. Üniversiteden mezun olup iş hayatına atılan erkeklerin yüzde 57'si maaşları için pazarlık ederken, kadınların sadece yüzde 7'si pazarlık ediyor. İkinci kural: Değeriniz için pazarlık edin.

Unutmayın kimse en büyük ofise duvar dibinde otururken ulaşamaz ya da kendi başarısını sahiplenmiyorsa terfi edemez.