Advertisement

Son dönemde yatırımlar tarafında yurtdışını radarına alan şirket sayısı artış gösterse de kur ve faiz atağının yaşandığı 2018 yılı bu anlamda çok parlak değildi. Döviz kurundaki dalgalanma yurtdışına yatırım yapmayı planlayan Türk şirketlerinin elini zorlaştırdı.

Türklerin yurt dışında yaptığı sıfırdan yatırımlar durağan bir görünüm çizerken, şirket birleşme ve satın almalarda düşüş devam etti.

DEİK ve Bain&Company işbirliği ile hazırlanan Yurt Dışı Yatırım Endeksi 2019' raporuna göre geçen yıl Türk şirketlerinin yurtdışındaki yatırımları 6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. 17 adet birleşme ve satın alma işlemiyle 2,7 milyar dolarlık hacim ve 72 adet sıfırdan yatırımla 2,8 milyar dolarlık işlem yapıldı.

Yatırım işlemi bazında İngiltere ve Sırbistan, meblağ olarak da Rusya ile Balkan ülkeleri ön plana çıktı. İnşaat malzemeleri, gıda ve tekstil en fazla yatırım yapılan sektörler oldu.

Bir önceki yılda olduğu gibi bu yıl da ilk sırayı Birleşik Krallık aldı. Brexit belirsizliğine rağmen Türk şirketleri İngiltere'den vazgeçmedi. Birleşik Krallık'ın toplam yatırımlardan aldığı pay yüzde 9 oldu. İşlem sayısı çok olsa da işlem miktarı düşük kaldı.

Raporda diğer dikkat çeken nokta ise, tüm zamanların en fazla Türk yatırımını bulunduran Rusya'nın bu yıl orta gelir grubunda liderliği Çin’den devralmasıydı. Türkiye-Rusya ilişkilerinde toparlanma yatırımlara yansıdı. Anadolu Efes ile Rönesans, Rusya'ya yatırım yapan şirketlerin en büyüğü olarak öne çıktı. Düşük gelirli ülkeler kategorisindeyse en fazla yatırım yapılan ülke olarak Azerbaycan ilk sırayı aldı.

SERT BREXIT KORKUSU ARTIYOR

ABD-Çin eksenli ticaret savaşları, negatif reel faiz dünyası, Brexit süreci, Avrupa ve Çin ekonomilerindeki yavaşlama gölgesinde şirketler gelecek planlarını yeniden gözden geçiriyor.

Özellikle anlaşmasız Brexit riski hem ihracat hem de yatırımlar tarafında önemli değişiklikleri beraberinde getirecek gibi gözüküyor.

Türkiye ticaretinde 7.sırada yer alan İngiltere, ticaret fazlası verdiğimiz en büyük Avrupa ülkesi olması nedeniyle de önem arz etmekte. Türkiye, Birleşik Krallık'a en fazla ihracat yapan ilk 5 ülke içinde bulunmakta. İhracatta yüzde 24'lük pay ile ilk sırayı kara ulaşım araçları çekerken onu yüzde 22 ile giyim eşyası ve aksesuarları ve tekstil, yüzde 12 ile de elektrik makinaları ve cihazları takip ediyor.

Ticaret Bakanlığı'nın çalışmasına göre, sert Brexit Türkiye'nin dış ticaretinde 3 milyar dolarlık kayba yol açabilir.

Aston Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaprak Gürsoy, DEİK tarafından hazırlanan 'Türkiye-Birleşik Krallık- AB İlişkilerinde Siyasi ve Ekonomik Riskler ve Fırsatlar' raporunun sunumunda, sert Brexit'in Türkiye'nin neden en fazla kaybı yaşayacak ülke olacağını şu sözlerle açıklıyor:

"Türkiye, sert Brexit koşulunda Gümrük Birliği avantajını yitirmiş olacak. Gümrük vergileri ve prosedürleri artacak, Birleşik Krallık'ın diğer ülkelerle serbest ticaret anlaşması imzalaması Türkiye'nin diğer ülkelere kıyasla avantajını yitirmesi anlamına gelecek. There May hükümeti sert Brexit koşullarında ekonomiyi şoktan korumak için ithalatın yüzde 87'sinden gümrük vergisi almayacağını açıklamıştı. 31 Ekim'de sert Brexit'in gerçekleşmesi ve Johnson hükümetinin de aynı kararı alması bizim açımızdan avantaj gibi gözükse de otomotiv ve bazı tekstil ürünleri bu vergi uygulamasının dışında bırakıldığı için yine dezavantajlı duruma düşüyoruz. Türkiye'nin rekabet üstünlüğü kaybolacak ve diğer ülkelere göre avantajını yitirecek. Diğer yandan tedarik zincirinde aksamalar bekliyoruz."

Risklere karşı neler yapılabileceği konusunda ise şu maddeler öne çıkıyor:

- Gümrük Birliği’nin dışında kalan sektörleri kapsayan bir Serbest Ticaret Anlaşması
- Doğrudan Yabancı Yatırım olanaklarının arttırılması
- Bir finans merkezi olarak İstanbul’un öne çıkması
- Gelişmiş bir Gümrük Birliği modelinin Türkiye’ye Birleşik Krallık örneğinden yola çıkarak uygulanması


Risklerin arttığı ortamda risklerin yol açacağı fırsatları da kaçırmamak gerekiyor.