Geçen hafta Avrupa'da en önemli konu, hangi ülkenin ne kadar spread ödediği oldu. Bu tartışma, sadece finansal piyasalarda değil, sıradan vatandaşların gündemine dahi girdi.

Geçen hafta  İtalya'da gazeteler ' 500 baz puan spread' başlığı ile çıktı. Hem de ekonomi gazeteleri değil, İtalyan'nın en çok satan günlük siyasi gazetesi, Corriere de la Sera. Alt başlıklarında 'spread'in ne olduğunu açıklayan gazete, daha sonra şu soruyu soruyordu; "Eğer Almanya'nın %2 faiz ödediği bir noktada, biz %7 faiz ödüyorsak, bu ne anlama gelir?"

Bir başka örnek, yine İtalya'dan. Milan'da meşhur IL DUOMA meydanında iki emekli, birbirlerine 'spread'in' ne olduğunu açıklayıp, daha sonra da meydandaki dev Bloomberg ekranından 500 baz puanlık spread farkının 'sürdürülemez' olduğunu devlet televizyonu muhabirine söyluyorlardı.

Görüldüğü gibi artık ortada çok net bir ayrım var. Almanya'nın başını çektiği kuzey grubu (Hollanda, İsveç vs.), bir de  güney grubu (İtalya, Yunanistan, İspanya vs.). Bunun dışında arada kalanlara örnek de; Fransa olabilir.

Teknokratlar ne yapacak?

Yunanistan ve İtalya'da istenen oldu ve iki ülkede teknokratlar iş başına geldi. Papademos ve Monti 100 günlük süre içinde Avrupa Birliği'nin istediği kanunları ve uygulamaları yerine getirecekler. Sonra? Seçimlere gidilecek.

İşte olay bu noktada bence tekrar dar boğaza girecek. Ne İtalya'da ne de Yunanistan'da seçimle iş başına gelen hükümetlerin, alınan önlemlerin sonunu getirebileceğini düşünmüyorum. 2012 başındna itibaren biz yine büyümeyen ekonomiler, %100 'lerin üzerindeki borç stoklarını konuşuyor olacağız.

 

Advertisement