Advertisement

Brexit sonrasını konuşmaya devam ediyoruz. Herkesin bazı projeksiyonları var. Örnek olarak, Goldman Sachs Pound' u 1.20'lerde bekliyor. (Ben de yıl sonunda orada bekliyorum). Bir başka projeksiyon; İngiltere için 2017 yılı başında iki çeyrek üst üste daralma (resesyon) beklentilerinin arttığı yönünde. Diğer yandan IMF, İngiltere'nin ayrılmasının ardından Avrupa Birliği'nde yüzde 0.2-0.3 arası bir daralma bekliyor. Almanya için ise 2017'de bu daralmanın yüzde 0.5'e kadar çıkmasından endişe ediliyor. Bankalar da zorda. Barclays Yönetim Kurulu Başkanı bir açıklama yaparak "Cin şişeden çıktı. Brexit'in ekonomik kriz yaratma riski var " dedi. Ünlü spekülatör George Soros " ..Sadece İngiliz Bankaları değil, kıta Avrupa bankaları için de zor günler kapıda" diye yorum yaptı. Bloomberg News'un haberine göre, yüksek sorunlu kredi ve düşük büyüme oranlarıyla oldukça sıkıntılı olan İtalyan Bankalarının sermayelerine eklenmek için 40 milyar Euro'luk bir kaynağın İtalyan Merkez Bankası ve ECB arasında yapılan görüşmelerde karar bağlandığı belirtiliyor.

İşler sarpa sarıyor

Daha önce bu köşede birkaç kez belirtiğim gibi Brexit sonrası "Boşanma" durumu tahmin edilenden daha zor geçecek . Bu noktada herkesin gözü İngiltere'de ve yapılan yorumların çoğu "İngiliz ekonomisinin ne kadar kötü etkilenebileceği " yönünde. Ben de bu yorumların çoğuna katılıyorum. Ancak Brexit sonrası ihmal edilen bir değerlendirme "bundan sonra AB'de durum ne olacak?" sorusunda. İngiltere'nin ayrılması sonrasında 27 ülke ile yoluna devam etmek zorunda kalacak olan AB, nasıl bir yol haritası izleyecek? Brüksel, Londra ile yaşadığı yol kazasının ardından diğer başkentlere daha fazla AB entegrasyonu mu önerecek yoksa İngilizlerin de çok şikayet ettiği baskıcı merkezi yönetimin" dizginlerini bir miktar yumaşatacak mı ?

Brexit sonrası Brüksel'de farklı rüzgarlar esiyor

İngiltere'nin Brexit referandumunda aldığı kararı birçok AB ülkesi "şımarlık" olarak adlediyor. Ortak para birimi Euro'nun dışında kalmayı başarmış, buna rağmen Londra'yı bütün AB'nin de kabul ettiği bir " finans merkezine" çevirmiş, coğrafi avantajını da kullanarak AB'nin başta mülteci yaklaşımının dışında kalabilmiş bir ülke olarak İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı diğer üye ülkelerle arasında ciddi bir kızgınlığa yol açmış durumda. Üye ülkelerle arasındaki İngiltere'ye karşı bu ortak kızgınlık hissiyatine ek olarak  bir miktar da "hayal kırıklığı ve korkuyu "ekleyebiliriz. Neden mi?  Gelin o zaman ayrıntılara bakalım..

Fransa, İspanya, İtalya cephesi..

AB'nin 2 numaralı ekonomisi olan İngiltere ayrılınca bu koltuğa Fransa oturacak. 3 ve 4 'de sırasıyla İtalya ve İspanya olacaklar. Bu 3 ülke zaten uzun süredir "Londra"nın başına buyruk ve nerede ise özerk sayılabilecek AB üyeliği" fikrine sıcak bakmıyorlardı. Fransa, Euro kullanmamasına rağmen İngiltere'nin Londra'yı finans merkezi yapabilmiş olması, buna karşı Paris'in bu "kaymağı yiyemiyor" oluşu sebebiyle Brexit'in biran önce tamamlanmasını bekliyor.İtalya ve İspanya İngiltere'nin birlikten çıkıyor olmasından memnuniyet duymamakla beraber, eğer İngiltere'ye yeni şartlar ve yeni imtiyazlar sunulursa bu durumun AB'yi tamamen çökerteceğinden endişe ediyorlar. Bu arada özellikle Fransa ve İspanya'nın İngiltere'nin ABD yakınlığı ve bunun etkilerini AB içersinde hissetiriyor olmasından pek memnun değiller. Aynı şekilde İtalya ve Fransa, ABD'nin Rusya'ya ekonomik yaptırımlar konusunda AB'ye gereksiz bir baskı direttiğini ve bunun da kendi ekonomilerini negatif etkilediğini düşünüyorlar.  Bu sebeple bu üç ülke, İngiltere'nin 50. maddeyi biran önce işletmesini ve birlikten ayrılışının tamamlanması gerektiğini belirtiyor.

Almanya iki cephe arasında..

AB'nin 1 numarası, AB projesinin de en kuvvetli savunucusu olan Almanya'nın işi zor. Bir yandan Almanya, AB projesinden çıkan İngiltere'ye tolerans gösterilmemesini destekliyor. Aynen  Fransa, İspanya, İtalya gibi düşünüyor. Diğer yandan ise Çin'den sonra en büyük ihracat pazarı olan İngiltere'nin AB dışına çıkıyor olmasından endişe ediyor. Almanya'nın çok güçlü olduğu otomotiv sektörünün en büyük ihracat pazarı İngiltere. Almanya son 15 yılda İngiltere pazarına o kadar iddali girdi ki, şu an bu ülke ile yaptığı ticaretten yıllık 50 milyar Euro fazla veriyor. Bu rakam 15 sene önce sadece 15 milyar Euro'du. Bu sebeple Almanya'nın "Brexit sürecini" nasıl yöneteceğini herkes merak ediyor.

Euro kullanmayan AB ülkeleri

İngiltere dahil 8 AB üyesi ülke Euro kullanmadan birlik içinde kalıyorlardı. Brexit sonrası bu ülkelerin sayısı 7'ye düşecek. Bunların arasından Danimarka, Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelere İngiltere sonrası Brüksel'in kendilerine Euro'ya geçmeleri konusunda daha fazla baskı geleceğininden endişe ediyorlar. Öyle ki böyle bir baskı gelirse Çek'lerin de referanduma gidebileceği iddia ediliyor.  İngiltere'nin ayrılmasından sonra bu ülkeler AB içinde kendilerini "yetim" gibi hissediyor ve Brüksel'e daha bir mesafeli bakıyorlar.

Anlaşılacağı üzere Brexit sonrası hem İngiltere tarafında hem de AB tarafında rüzgarlar çok sert esecek. Görünen resim bu işten İngiltere'nin zararlı çıkacağı ki "doğru". Madolyonun diğer tarafını çevirdiğimizde ise AB'nin "dağılmaya" kadar gidebilecek bir sürece girdiğini görüyoruz. Bunu ıskalayarak yapılan analizlerin eksik kalacağı kanaatindeyim.