Global Ekonomide Haftalık Şok ve Sürprizler (11 Ekim'de biten hafta)
Karar: Hüzünlü bir hafta.
Küresel 6 haftalık sinyal: Hala pozitif bölgede, ama tehlike altında.
Bölgelere göre hafta: ABD kesin olarak olumlu; Avrupa olumsuz; Asya tamamen olumsuz.
Göze çarpan: ABD’deki iş ilanlarının düşüşte olması; Japonya ve Tayvan’da ithalatın güçlü olması; Avrupalı yatırımcı güveni, Avrupa Merkez Bankası’nın bütün çabalarına rağmen azaldı.
ABD bu hafta %32 sürpriz ve %18 şok ile olumlu veriler üreten tek bölgeydi ve bu da 6 haftalık sinyalin canlı seviyede kalması için yeterli oldu. Bununla birlikte, enflasyon menşeli haftanın yedi sürprizinden dördünün beklenenden daha zayıf olduğunu bizlere gösterdi. Böylece, Eylül’ün çekirdek TÜFE’si geçen aya göre %0,1 düşerken, nihai talep ÜFE aylık %0,3 azaldı. Ayrıca, New York Merkez Bankası’nın temel enflasyon rehberi Aralık 2016’dan bu yana en düşük seviyesi olan % 2,38'e geriledi.
Dünyanın durdurulamaz bir deflasyona girmek üzere olduğundan endişeleniyorsanız, muhtemelen bu sinyalleri 'sürprizler' olarak saymazsınız. Ben öyle düşünmezdim, çünkü katı bir deflasyonist tehdit olmadan düşük enflasyonun gerçek ücretler ve refah üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Bu durum, özellikle şu anda olduğu gibi, düşen petrol fiyatları nedeniyle enflasyonun geri çekildiği durumlarda söz konusudur. ABD'de (ve hatta) Avrupa Bölgesi'nde gerçek deflasyon tehdidi, aşağıda belirtildiği üzere, biraz zor görünüyor.
Defflasyonist fiyatlandırma sürprizlerinin yanı sıra, potansiyel olarak önemli iki sürpriz de vardı:
Bununla birlikte, işgücü piyasalarından endişe duyulan haberler de vardı. Ağustos ayı JOLTS iş imkânları 123 binlik düşüşle birlikte 7 milyona geriledi. Buna ek olarak, işe alınan kişi sayısı 199 binlik düşüş ile 5,7 milyona gerilerken, işten ayrılan kişi sayısı 142 bin azalarak 3,5 milyon oldu. ABD iş piyasası sıkı kalmaya devam ediyor…ancak üç ay öncesine göre daha az.
Asya, %13 sürprize karşılık %23 şok ile üst üste dördüncü haftada net hayal kırıklığı yaşadı. Diğer gelişmelerin yanı sıra bu hafta, Asya’nın çoğunun Eylül ayı sonundaki dış rezervlerini açıkladığı hafta oldu ve genel olarak raporların tatsız gelmesi haftanın genel zayıflığından kısmen sorumluydu. Çin, Japonya ve Endonezya, yabancı para rezervlerinin eğilimi kırabilecek kadar sert bir şekilde düştüğünü gördüler. Öte yandan, Singapur’un rezervlerinde marjinal düşüş meydana geldi. Hong Kong’un rezervleri aylık %1,4’lük (veya 438,7 bin $’lık) artışla 5,9 milyar ABD doları seviyesine yükselerek bütün beklentilerin aksine, sağlam bir şekilde meydan okudu.
Asya dış rezervlerindeki düşüşün yanı sıra, Eylül ayı Japonya ve Tayvan ticaret dinamiklerinde gözle görülür gelişmeler kaydedildi. Her iki ülkede de:
Hem Japonya hem de Tayvan, önemli sanayi tedarikçileri olduğundan ithalatlarının gücü, keskin biçimde yavaşlayan dünya çıktısı ve talebinin popüler beklentisiyle uyuşmuyor gibi görünüyor. Özellikle, Tayvan’ın çekirdek makine ve elektronik ithalatı yıllık %17,5 arttı (makinelerde %36,2’lik, elektronik parçalarda ise %12,6’lık artış).
Avrupa ise haftayı %31 şokla beraber sadece %1 sürprizle tamamladı (Almanya’nın Ağustos ayı ithalatı geçen aya göre %0,4 arttı, ancak yıllık %3,1 azaldı). Asıl hasar çekirdek Avro Bölgesi’nde oluştu: Almanya’nın Ağustos ayı ihracatı aylık %1,8; yıllık ise %3,9 azaldı (Avrupa Birliği hariç ihracatta %4,8 düştü ve daha az ticaret fazlası verdi – 16,2 milyar Euro seviyesine geriledi). Fransa’nın Ağustos ayında sanayi üretimi geçen aya kıyasla %0,9 azalarak cari işlemler açığı 2,5 milyar Euro seviyesine genişledi. Geçtiğimiz ay bizi şaşırtan Fransa Merkez Bankası imalat hissiyatı endeksi Eylül’de üç puan yükseldi.
Son olarak Ekim Sentix yatırımcı güven endeksi Avrupa Merkez Bankasının, pek de akla yatmayan ve artık banka içinde de sorgulanan, yeni bir QE’ye (parasal genişlemeye) başlamasını hiçe sayarak 5,7 puan düşüp Nisan 2013 den beri en düşük seviyesine geriledi. Sayın Lagarde, hoş geldiniz.