Advertisement


İtalyan ekonomisi tekrar krize girdi. Yani 2014’de ilk iki çeyrekte üst üste daraldı. Üstelik bu sadece İtalya’ya özgü bir sorun da değil, tüm Euro Bölgesi kriz tehdidinin gölgesi altında. İtalya’nın yeni ve genç başbakanı Matteo Renzi söz verdiği iddialı reformları gerçekleştiremesse İtalya’yı sıkıntılı günler beklediğini söylemek için kristal küreye ihtiyacımız yok.

İkinci çeyrekte İtalyan GSYH’ı %0.2 daralırken, ilk çeyrekteki %0.1’lik daralmayla beraber ekonomik kriz tanımının gereklerini sağlamış oldu. Ancak büyük resme baktığımızda İtalya’nın krizden uzun bir süredir tam olarak çıkamadığını görüyoruz. Son oniki çeyreğin sadece bir tanesinde büyeme kaydeden bir ekonomi var. 2008 krizi öncesi değerle kıyasladığımızda İtalyan ekonomisi %9 dan daha fazla daralırken enflasyondan arındırılmış rakamlarla 2000 yılındaki seviyeye kadar gerilemiş durumda. Yani ekonomi Avrupa Euro’ya geçeli gerçek büyüme kaydedememiş.

Euro krizlerinin baş rollerini dönüşümlü olarak İtalya ile paylaşan İspanya ile kıyasladığımızda İtalya’nın sorunu daha belirgin bir şekilde görünür hale geliyor. Her iki ülkede Avrupa Merkez Bankası başkanı Mario Draghi’nin 2012 Temmuz ayındaki Euro’yu koruma vaadinden benzer şekilde fayda görmüş ve borçlanma maaliyetlerini benzer oranlarda aşağı çekmişti.

Ancak İspanya son dört çeyrekte üst üste büyürken son çeyrekte büyüme %0.6’ya kadar hızlandı. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç İspanya  Rajoy hükümetinin reformları ile ekonomisini toparlarken, İtalya istikrarsız politik ortamında sadece kaçınılması güç en temel reformlar üzerinde kısmi yol alabildi. Zaten IMF de Temmuz ayındaki en son değerlendirmesinde İspanya’nın 2014 yılı büyüme tahminini 0.3 puan arttıratak %1.2 ye yükseltirken, İtalya’nınkini aynı oranda azaltarak %0.3 indirdi. Üstelik İtalya’daki son daralmanın ekonomist tahminlerini ne kadar şaşırttığına bakarsak bu son IMF değerlendirmesinin bile iyimser olduğunu düşünebiliriz.

Eski Floransa Belediye Başkanı Matteo Renzi başbakan olduğundan beri İtalya’yı reforme etmek istediğini dile getiriyor. Üstelik en son Avrupa Parlementosu seçimlerinde de  sandıktan hatrı sayılır bir destek aldı. Ancak yargı sistemi ve iş gücü piyasası gibi büyüme için hayati önem taşıyan konularda henüz çok az yol alabildi.

Bloomberg’ün finansal kuruluşlardan ve uluslararası organizasyonların raporlarından derlediği ekonomist tahminlerine baktığımızda İtalyan ekonomisin yıl sonunda tekrar yükselise geçmesi bekleniyor.

Raporlara biraz daha derinlemesine baktığımızda ekonomistlerin bu iyimserliğin altında genel olarak artan ekonomik aktiviteler olduğunu görüyoruz. Ancak yatırımcıların yine de politik istikrar, yargı ve istihdam piyasasını hizaya sokamamış bir İtalya’ya çok fazla güvenmeleri, özellikle bu yılın son iki çeyreğinde, hayal kırıklığı yaratabilir.


Sözün özü, Renzi hükümetinin istikrarlı bir şekilde, en azından İspanya örneğinde olduğu kadar, reform yapamaz ise İtalya için fazla iyimser olmamalıyız. Draghi ve Merkez her ne kadar Euro bölgesini korumak için kararlı sözler verse de, İtalya’nın önce kendi kendisini koruması şart.