Advertisement

Aslında bu başlık bugün sünnet / yarın deniz gibi oldu ama biraz daha farklı olduğunu söylemem gerek. Bugün toplanan FOMC (FED’in Para Politikası Kurulu) yarın bir karar verecek. Son zamanların belki de en önemsiz ve beklentisiz toplantılarından biri olmasına rağmen yine de FED FED’dir diyip üstüne biraz düşünmek gerekiyor.

 
SON DETAYLAR YANILTICI OLMUŞTU

Yılın başlamasıyla beraber son parasal genişleme tedbirleri çerçevesinde yenilenmiş tahvil alımına başlayan banka böylece aylık alım miktarını 85 milyar dolara çıkarmıştı. Bono alım şartlarını da ‘Evans Kuralı’na bağlayan ve %6.5 işsizlik görene kadar %2.5 çekirdek enflasyona razı olabilirim diyen banka böylece genişlemenin zirvesine çıkmıştı. Diğer yandan, Aralık ayı toplantı notlarında görülen ifadeler piyasada karmaşa yaratmıştı. Tutanaklarda yer alan ifadelere göre birçok üye yıl bitmeden bono alımlarının durdurulması gerektiğini düşünüyordu. Devamında ise Başkan Bernanke ortaya çıkmış ve alımların devam ettiğini hatırlatarak piyasayı sakinleştirmişti. Son gelinen noktada, piyasanın artık alımların yıl boyunca devam edeceğini varsaydığını söylemek yanlış olmayacak. Bloomberg’in 44 ekonomist arasında yaptığı ankete göre de alımların 2014’ün ilk çeyreğine kadar sürmesi bekleniyor. Tabii ki bu süre içinde aylık tarım dışı istihdam verilerinde 300 bine yakın 2-3 data okunursa işler değişebilir. Bernanke’nin uyguladığı güven terapisinden sonra da algılamanın ‘birçok üye alımların yıl bitmeden biteceğini düşünebilir, bazı üyeler yıl bittikten sonra da alımların süreceğini düşünüyorlar ve bazıları da yıl sonuna kadar devam etmesini bekliyorlar. Bu durumda birçok üye de alımların sürmesini istiyor’ şeklinde değiştiğine şahit olmuştuk.

 

BU TOPLANTIYA İLİŞKİN BEKLENTİLER

Bloomberg terminaline tahmin veren 44 analistin tavsiyesi bir değişiklik olmayacağı yönünde. Değişiklik olmaması politika faizinin (FED fonlarının faizinin) %0.25 olarak sabit kalacağı anlamına geliyor. Tahvil alım kararlarının da değişmesinin beklenmediği toplantı sonrasında gelecek kısa metinde de önemli bir politika değişikliğine yol açacak ifade yer alması beklenmiyor. Tüm bu beklentilerin sonrasında da değişmeyen politika ve sözsel tonlama ile beraber fiyatların tepkimesi de beklenmiyor. Piyasa zaten bir süredir ABD’de devam eden ‘toparlanan veriler’ temasını fiyatlıyor. Bunu hem S&P 500 Endeksi’nin yıl başından bu yana yaptığı % 5.19’luk ralliden anlıyoruz, hem Dolar Endeksi’nin hiç hareket etmemesinden hem de ABD faizlerinin yukarı gitmesinden anlıyoruz (bkz. %2’ye dayanan 10 yıllıklar).

 

YA PEYNİR GEMİSİ?

Lafla düzeltmelerin geldiğine çok kez şahit olduk. Ne var ki, gerek son LTRO (AB bankalarına sağlanan uzun vadeli kredi imkanı) ödemelerinin bir kısmının erkenden yapılacağının açıklanması –böylece ödeme yapacak 278 kuruluşun finansallarının düzeldiği ve dolayısıyla bölgenin de ayağa kalkmaya başladığı düşünülüyor-, gerek Draghi’den gelen faiz indirimi yok algılaması ve gerekse de daha fazla ekstra önlem yok açıklamaları ile euro yükseliyor. Diğer yandan, veri seti düzelme emareleri gösteren ABD’nin merkez bankası ise bilanço büyütmeye devam ediyor! İşte aksiyon alarak yoluna devam eden ve beyanat üzerinden yoluna devam eden iki merkez bankası arasındaki bu fark da Euro / Dolar’ın yönünü belirliyor. Kur savaşlarının tartışıldığı bir ortamda risk alma iştahı artan yatırımcıların euro alarak toparlanmaya zarar veriyor olmaları ne kadar ironik değil mi?

Acaba, Almanya liderliğinde kontrollü bir kriz ile euroyu aşağı çekmek tek çözüm mü?