Advertisement

PUTİN BİLDİĞİ YOLDA

Tam adıyla Vladimir Vladimiroviç Putin yaklaşık 15 yıldır Rusya'yı farklı görevlerde yöneten bir lider. İktidar yılları uzadıkça Rus siyasi hayatı da liderin ismiyle müsemma hale gelmiş durumda. Putin ismi kimi Ruslar için eko-umutsuzluktan çıkış, medya için kısıtlama, muhalifler için demir yumruk, yabancı ülkeler içinse apansız gelen bir komşu demek.
 
Ne var ki bu farklı nitelikleri barındırmak için dayanıklı bir ekonomiye sahip olmak gerekiyor. Oysa Rusya'nın ekonomik hikayesi yavaş yavaş farklı bir hal almaya başlıyor. Putin ise bildiği yolda yürümeye devam ediyor...
 
ALARM ÖNCEDEN ÇALMAYA BAŞLADI
 
Rus jeopolitiği yeni dönemi 'genişlemeci' olarak yorumlayınca Rusya'dan art arda hamleler geldi. Kırım, Donetsk derken son örneğini Suriye'de gördük. Özellikle Ukrayna'daki örtülü savaş Avrupa'nın da tepki vermesine sebep oldu. ABD ile birleşen AB ülkeleri bireylerden kurumlara birçok iktisadi varlık sahibine yasak koyarken, ülkenin ve özel sektörün uluslararası sermaye piyasalarından borçlanmasını hemen hemen imkansız hale getirdi, birçok finansal hesap donduruldu ve bu şirketlerle iş yapması olası üçüncü şahıslara da yaptırım tehditleri uyguladı. Ruble değer kaybetti, Rus varlıkları dayak yediler ve makro dengeler bozuldu.



MÜZİĞİN TONU DEĞİŞİRKEN

Rusya'nın büyümesi Batı ambargosu ve silinen yatırımcı güveni ile zaten yara almıştı. Bunun yanına 2014 yazından bu yana 60 dolar birden düşen Ural petrolünü de koyunca ortaya çıkan resim ana hatlarıyla Rusya'nın durumunu bize anlatıyor. Rakamlar dilinden ifade etmek gerekirse;

 

2013

2014

2015 (T)

2016 (T)

GSYİH YILLIK (%)

1,3

0,6

-3,7

0,5

TÜFE YILLIK (%)

6,5

11,4

12,7

6,0

RUBLE

32,9

58,4

65,9

60,5

DIŞ BORÇ / GSYİH (%)

35,1

32,4

41,8

39,7

REZERVLER (MLR DOLAR)

510,0

385,0

364,0

384,0

T: JP Morgan tahminleri

 

 

 

 

 RİSKLER HALA BELİRGİN

Yukarıda yapılan tahminlerin tabii ki varsayılan bazı dayanakları var. Bunlardan biri petrolün 50 doların üzerine çıkması ve yıl boyunca benzer bir ortalama yakalaması. Diğeri de Rusya'da fiyatlar genel düzeyinin gerileyerek merkez bankasına faiz indirimi için yol açması. Tüm bunlar olurken de yatırımcı güveninde yeni bir zayıflama olmayarak rublenin değerini -en azından- muhafaza etmesi.

İran'ın piyasalara düşünülenden fazla arzla dönmesi, OPEC'in üretim rekabetine engel olmaması gibi tehlikeler hala petrol fiyatları için aşağı yönlü riskler. Diğer yandan, Rusya'nın ofansif politikalarına devam etmesi halinde yatırımcı güveninin yerinde kalıp kalmayacağı da oldukça tartışmalı. Bu durumda rubledeki değer kazancı senaryosunu gözden geçirmek gerekebilir ki bu da ikinci tur ruble zayıflığının geçişkenlik etkisi ile TÜFE'yi tırmandırması demek. Son madde ise Türkiye'ye tarım ürünleri ambargosu uygulayan ülkenin yüksek fiyattan sebze / meyve alarak enflasyon sepetini şişirmesi ihtimali. Geçtiğimiz günlerde Alfabank'tan gelen tahminler sadece bu etkinin enflasyona (TÜFE) 2 puan katkı yapacağını söylüyordu. Her ne kadar bu bana oldukça abartılı gelse de beklenen 'enflasyonda iyileşme' senaryosu için bir risk olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Peki bu gelişmeleri okuyan Rusya Merkez Bankası ne yapacak? Aralık ayında bankanın 50 baz puanlık bir indirime gitmesi iki hafta önce güçlü bir olasılıktı. 3 aylık Ruble/Dolar swap faizi 20 Kasım'da %10,50 civarında fiyatlanırken 1 hafta içinde 1 puanlık yükseliş gördük. Merkez bankasının da son gerginliği okuyup temkinli bir tutum içinde olması olası; hele ki tansiyon yükselmeye devam ederse bu tutum yerini gergin bir bekleyişe bırakabilir.

Görüldüğü üzere, para politikası için de son yaşananlar oldukça önemli.

HALKIN GÖZÜNDEN

Eski Sovyetler Birliği rüyasının yeniden canlanması Ruslar ve özellikle de Putin için oldukça duygulandırıcı olabilir. 20. yüzyılın en hazin olayı olarak S.S.C.B'nin dağılmasını gösteren Putin için öyle olduğu zaten neredeyse kesin. Diğer yandan, Suriye'deki rol ve Türkiye ile girilen söz düellosu nasıl bir kamuoyu etkisi yaratır, bilmek güç. Keza ne Suriye ne de Türkiye eski bir Sovyet Cumhuriyeti değil. Halk da eski halk değil.

Putin'in göreve geldiği 2000 yılından 2008 yılına kadar hane halkı refahında gözle görülür bir artış oldu. Sene 2007 olduğunda bu zenginlik tam sekiz kat artmıştı. Bunda eski ekonomiden çıkış ve doğal kaynaklara olan talep patlaması etkili olmuştu. Ne var ki son yıllarda bu trend değişiyor. Hem refah etkisi geçmiş durumda hem de ülkede gelirin paylaşımında önemli problemler görülüyor*.

Nüfusun %1'lik kesiminin ülkenin toplam servetinin %87'sini elinde tuttuğunu görünce durup düşünmemek mümkün değil. Gelir eşitsizliğinin zirve yaptığı ileri kapitalizm Amerika'da bile bu oranın altında ve %76 seviyesinde. 2016 Eylül'ünde seçime gidecek Rusya için orta direği yok etmek makul görünmüyor. Oysa var olan politikaları mecburen devam ettirmek, günün sonunda düşük gelir & yüksek gelir adaletsizliği yaratmak demek.

SON VERİLERDEN HAREKETLE

En az iki yıl daha pozitif büyümeye geçmesi oldukça zor görünen Rus ekonomisi bu yavaşlığına rağmen çift haneli enflasyon üretiyor. Dönemsel olduğu düşünülen bu şoku atlattıktan sonra tek haneli enflasyon hesapları yapan ve faiz indirimleri ile ekonomik  aktiviteyi canlandırmayı uman merkez bankası için de riskleri tartıştık. Tüm bunlar olurken üstüne bir de petrolde yeni şok yaşanması riski hiç de az değil. Üstelik yatırımcılar da bunun farkındalar ve tüm bu sebeplerle ülkeden 2014 yılında 154 milyar dolarlık net sermaye kaçışı yaşandı. Bu yılın sonunda ise çıkışın Dünya Bankası tahminlerine göre 113 milyar dolar olacağı rapor edilmiş durumda. 2016 yılında ise beklenti 82 milyar dolarlık bir çıkış. Bu figürler realize olursa 3 yıllık çıkış 350 milyar dolara varacak demektir. 2017 beklentisini de hesaba katarsak toplam 430 milyar dolara çıkıyor**. Bu sermaye kaçışına düşük petrol fiyatları da eşlik ederse karanlık bir tablo Rus Maliye Bakanlığı'nı bekliyor olabilir.

Rusya'nın 500 milyar dolarlık dış satım hacminin yaklaşık %5'ini Türkiye oluşturuyor. Ülkenin Türkiye'den ithalatının ise 6 milyar doları aşmadığını görüyoruz.  Türkiye'nin turistlerini ağırladığı ve gazını aldığı Rusya ile ticaretini sürdürebilmesinin önemi ortada ancak Rusya için de Türkiye önemsiz değil.

BU ATEŞ RUSYA'YI DA YAKAR!

Rusya'nın Türkiye'den aldığı sebze ve meyveleri başka pazarlardan tedarik etmesi ve olası enflasyon etkilerini bertaraf etmesi muhtemel. Gazı başka bir ülkeye satması ise hem oldukça güç (Türkiye, Almanya'dan sonra Rus gazının en büyük ikinci müşterisi) hem de hukuki yönden büyük problemler içeriyor. Turistler ise pekala gidecek başka yöreler bulabilirler. Bu durumda, Rusya makrosu için resim fazlaca değişmeyecek gibi görünüyor ancak bu varsayım görüldüğü üzere Türkiye ile ticari ilişkilerin azalsa da sürdürülmesine bağlı.

Diğer yandan, agresif bir jeopolitik ajandanın devrede olması ve Batı ile uyumsuz bir şekilde bir NATO ülkesine karşı girişilebilecek her türlü girişim sert yatırımcı tepkisi ile karşılaşabilir. Halihazırda oldukça hassas dengeler üzerinde dans eden Rusya için de hayat göründüğü kadar kolay değil...

* https://publications.credit-suisse.com/tasks/render/file/?fileID=F2425415-DCA7-80B8-EAD989AF9341D47E
** http://tass.ru/en/economy/824930