Düşmek iyidir.
Yalan da olsa rivayete göre, Newton'un başına elma düşmüş yer çekimini bulmuş. Alice tavşan deliğine düşüp yeni dünyalar gördü. Forte, piano'ya geçtiğinde tempo düşer; ruhunuz dinlenir.
Düşüşler iyidir.
Referandum belirsizliği ortadan kalktığına göre... Neler düşse iyi olur acaba memlekette?
Tansiyon?
Malumunuz gerginiz. Toplumca gerginiz. Canım anneannem görmeyen gözleri ile ekrandakinin kim olduğuna bana soruyor. Konuşanın partisine göre kendince bayramlık ağzını açıyor. Rivayete göre, sözleri seçmediği için ben olduğunu anlayana kadar konuşanın şahsıma da dokundurmuşluğu var.
Tansiyon risk primi demek. Risk primi yüksek faiz demek. Türk varlıklarının bedel ödemesi demek. Yüksek kur demek. Yüksek kur, ekonominin dışa bağımlı yapısından ötürü TL cinsinden yüksek ithalat fiyatı demek. 'Pass-through' ile yüksek mal ve hizmet fiyatı ve günün sonunda enflasyon demek...
Enflasyon da düşmeli...
Fiyatlar genel düzeyindeki artış bir pik yapmış olsa da son merkez bankası beklenti anketine göre enflasyon hedeflemesi döneminin en yüksek artış beklntisi okunuyor sonuçlardan. Çift haneye varan enflasyon şirketlerin de karlarından yemekte. Fiyatların yükseleceği beklentisi ile Türk Lirası değer yitiriyor. Vatandaş dövize sığınıyor. Neredeyse 2 aydır yurt içi yerleşikler yani sizler bizler ve şirketlerimiz döviz biriktiriyorlar. Neden? Tansiyon yüksek kalacak ve enflasyon düşmeyecek diye.
(...) ve işsizlik...
%13'e yaklaşan işsizlik bizim gibi gelişmekte olan bir memleket için oldukça yüksek. İstihdam seferberliği ile belli ki burada bir düşüş yakalayacağız. Düşecek işsizliğimiz. Ancak nereye kadar?
%5 civarı büyümesi gerekiyor ülkemizin ki işsizlik oranı aynı kalsın. Geçtiğimiz yıl büyümemiz %3'ün altında kaldı. Peki ya bu yıl? IMF'nin bugün henüz yolladığı tahminlere göre %3'ten düşük. Piyasa ekonomistlerine göre %3 civarı. Demek ki seferberlik iyi ancak yeterli olmayacak.
Bunların düşürmenin kısa bir yolu var mıdır? Bildiğim kadarıyla yok.
Enflasyonu sürekli gıdaya bağlayıp, her mini düşüşünde merkez bankasına bakmamak gerekiyor. Katı ve yapışkan bir enflasyonumuz var bizim. Bunların sebepleri ile kararlı şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Enflasyonun bela olduğuna inanmazsak çözme isteğimiz de sınırlı kalır. %7'yi bulduğumuz gibi başlarız gevşemenin yollarını aramaya. Neden hiçbir politikacı enflasyona savaş açmaz? Ekonomi konuşanlar, ve iktisadi konularda çözüm üretenler enflasyonu 'istenmeyenler' listesinde yukarılara yazmalılar.
Referandumun ardından artık tansiyonda da düşme bekliyoruz. Ekonomiye %100 odaklanma bekliyoruz. Memleketçe aynı yöne bakabileceğimiz bir alan bu.
Ekmek... İş... Tansiyonu düşürmekten geçiyor kalıcı başarı.
Yeni serimize göre bildiğimizden de güçlü büyürken bir şey eksik kalmış: İstihdam.
İktisatçıların 'kalitesiz büyüme' dedikleri şekilde büyümüşüz. Tarım dışı işsizliğe bakınca %15'lere varan ve ne çalışan ne de okuyanları da kattığımızda %50'ye varan bir genç nüfus işsizliği. Bunu kalıcı olarak çözmenin yolu öncelikle kaliteli büyümeyi yakalamak, ardından bunu sektörel olarak doğru bir kompozisyonla yapmaktan geçiyor. Yüksek teknoloji üretmekten, kadınları çalışma hayatına katmaktan geçiyor.
Uzun uzun düşünüp acı acı reçeteler uygulamaktan geçiyor. Nam-ı diğer reform. Şimdi artık en az 2 sene seçim olmayacağına göre bu vakti doğru değerlendirme zamanı mıdır? Kesinlikle evet.
Tansiyon, enflasyon ve işsizlik düşmeli ki ülkede keyfimiz ve refahımız artsın. Yoksa, dediğim gibi; anneannem pek iyi göremiyor...