Advertisement

Türkiye'de değil. Korkmayın. Güney Afrika'da.

Ülkenin para birimi Rand %1,6 çakıldı ve yatırımcılar gerildiler. Kısaca hikayeyi anlatmak isterim.

Ülkenin tarafı olduğu 30 yıllık bankacılık davalarından birinde ombudsman görevindeki Mkhwebane çarelerden birini merkez bankasının görevini değiştirmek olarak buldu ve bunu önerdi. Öneriye göre, bankanın asli görevi ülkenin para biriminin değerine dikkat ederek dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamak olmamalı. Banka bu şekilde %3 ve %6 arasındaki enflasyon hedefini tutturmaya çalışıyor.

Öneriye göre, banka bundan böyle dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeyi vatandaşların sosyo-ekonomik durumlarını da gözeterek sağlamalı. Kurun değerinim korumak ibaresi kanundan düşmeli.

Ombudsmanın böyle bir değişiklik yapma görevi bulunmuyor. Üstelik teklif ettiği 'anayasa değişikliği' meclis tarafından 2/3 çoğunluk tarafından oylanmalı ki kanun haline gelsin. İşin özü, politik bir tercihi kamu otoritesi adına talep etmiş oluyor 'bilirkişi'.

SARB (Güney Afrika Merkez Bankası) için teklif edilen değişiklik üstelik öyle kötü bir zamanlama ile yapılıyor ki Mart ayında kabinenin 12 bakanı değişmişken, Başkan Zuma'nın ANC (iktidar partisi) içindeki geleceği belirsizliğini korurken ve ülke derecelendirme kuruluşları tarafından notu kırılmış ve negatif izlemede tutulurken...

Sanırım zamanlama ile ilgili tek iyi şey ABD ekonomisinin beklendiği kadar sert rüzgarlar estiremediği ve o ekonominin patronu Trump'un vaatlerini yerine getiremediği bir döneme denk gelmiş olması. Gelişen ülkelerin gerçekten bir eşref saatleri var. Bu saatler, o saatlerdir. Risk iştahının düştüğü ve yatırımcıların risk azaltmak için gözlerinin döndüğü, speküle etmenin ucuz olduğu bir dönemde bu haber çok daha sert etki yapabilirdi.

HER ŞEY MÜMKÜN ALGISI YARATMAK

Öncelikle, Güney Afrika'da anayasayı değiştirmek güç ve iktidarın mevcut durumda böylesi beyhude bir finali kotaracak kadar gücü bulunmuyor. Yani değişikliğin önerildiği gibi mecliste görüşülmesi değil görüşülmemesidir baz senaryo. Peki korkulan ne? Her şey mümkündür algısı yaratılması.

Maliye Bakanlığına bağlı olan SARB yeni bir para politikası kuruluna verilen ya da mevcuda atanan yeni bir görev ile pekala bambaşka şeylerin peşinden gidebilir. Yani pratikte soldan iki defa tur atarak sağ kulağı göstermek pekala ihtimal dahilinde. E, zamanlama da malum...

Gelişen ülkelerin piyasa iktisat anlayışına göre bazı temel problemleri var. Bunlardan biri durumdan ötürü kuralları esnetmek, diğeri ise kurumsallaşmaya inanmamak. Her şeyin politize edilebileceğine ve aslında politik olduğuna inanmak.

Ülkenin elindeki kredi notlarına da yatırımcıların ilgisinin bir bölümüne de doğrudan, içsel olarak garantör olan merkez bankası bağımsızlığının bir çırpıda masaya gelebiliyor olması bir sorun bu anlamda. Diğer sorun ise yukarıdaki nedenden ötürü 'her şey mümkün' algısı yaratılması. Oysa hadi diyelim uçuk da olsa bir teklif geldi, bunun makul karşılanmayacağı beklentisinin hakim olması bile bir dayanaktır.

Diğer yandan, ekonomik koşulların değiştiği bir ortamda elbette kurumlar da ıslah edilir. Kimi zaman lağvedilir, kimi zaman şekli değişir. Ancak bunu fonlama, likidite gibi ani ihtiyaçlar doğduğunda değil konsensüs sağlanıp kamuoyu faydasına inandığında yapmakla başarılı olunabilir. Üstelik kurum namın ayakta kalan yapılar evdeki gümüşler gibidir, hatta daha hayatidir. Onları bozdurmak değil zaman içinde değerlerini artırmak için daha da parlak hale getirmek gerekir.

Refahı artırmak, oyunu kuralına göre oynamak ve oyunculara da bir mesaj vermek için.