Advertisement

Londra'nın finans merkezi Canary Wharf'da, dünyanın en büyük bankalarından birinin Avrupa merkez ofisinde, iki kişi konuşuyor.. Biri Rus, diğeri Türk:
-Sence hangimizin ülkesi daha zor durumda?
-Benimki
-Yok benimkinde durum daha kötü..

Şu sıralar böyle başlayan çok diyalog var çok uluslu ofislerde.. Çünkü dünyada hem ekonomik hem sosyal anlamda karmaşa büyük. Çünkü dinamikler hızla değişiyor, çünkü dünyanın ekseni yer değiştiriyor.

Rusya, Türkiye yalnız değil...Fransa'dan Endonezya'ya, Brezilya'dan Hindistan'a her coğrafyada sıkıntı var. Çin de bu tablodan payını alanlardan biri. Üstelik onun aldığı pay, hepimizi çok ilgilendiriyor çünkü dünya ekonomisinin üçte biri bu coğrafyadan geçiyor..

Yuan'a neler oluyor?

Çin parası yuan yıllardır üç aşağı beş yukarı yükseliş trendindeydi. Son birkaç haftadır ise ibre aşağı döndü. Şu sıralar dünyada hatırı sayılır bir yatırımcı kesiminin para kaybedebileceği “tehlikeli” seviyelerde bulunduğu konuşuluyor... Zaten yılın en korkulan senaryolarından biri olan Çin, yuandaki bu hareket nedeniyle yeniden gündemin zirvesinde.
 
Yuan, diğer dünya merkez bankalarının aksine Çin Merkez Bankası için bir politika aracı. Para biriminin hareketi merkez bankasınca kontrol altında tutuluyor. Dolar her gün Yuan karşısında en fazla yüzde 2 düşebiliyor ya da çıkabiliyor.

Akıllı Para'ya konuk olan Saxo Capital Uluslararası Piyasalar Uzmanı Burak Demirpehlivan, “Yuan ateşin başladığı yer olabilir” diyor ve muhtemel yeni bir kur savaşına işaret ediyor:

“Yuandaki değer kaybının sürmesi diğer merkez bankalarını da daha agresif yapabilir. Zaten Euro/Dolar 'dan dolara karşı pekçok gelişen ülke para biriminde kritik seviyeler görülmekte. Çin tarafından tüketim ve ihracat tarafında atılacak küçük bir adım yeniden kur savaşları başlığını atmamıza sebep olabilir.”

“Soğumanın şiddeti önemli”

Yuan son 1 ay içerisinde yaklaşık yüzde 2 değer kaybetti. Çin bu işi, para biriminin uluslararası geçerliliğini sağlamak için yaptığını söylese de ihracata destek amacını taşıdığı ortada çünkü bugün gelen PMI verileri de dahil olmak üzere veriler, iç talepte sıkıntıya işaret ediyor. Oysa sağlıklı olan ve hedeflenen Çin'in yeni ekonomik modelini iç talep üzerinden inşa etmesi...

Çin ekonomisindeki soğuma yeni değil. Bunu uzun zamandır konuşuyoruz. Dünya ekonomisinin üçte birini oluşturan devin yıllık büyümesi yüzde 10'lardan yüzde 7'lere geriledi. Piyasa Hattı'nda konuğum olan İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, “Kimsenin şüphesi olmasın, daha da gerileyecek” diyor.

Manukyan'a göre piyasalar Çin'in büyümesindeki yavaşlamayı fiyatlamış durumda. “Fiyatlanmayan ne sürede ve ne şiddette olacağı” diye konuşuyor.

Akıllı Para'ya konuk olan Ak Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Gökhan Şen ise, Çin ekonomisinin 2020 yılına kadar beklenen yüzde 7'lik büyümeyi yakalayabileceği görüşünde. “Zaten büyümenin yüzde 6'sı kamunun yaptığı yatırımlardan geliyor” diyor. Şen, asıl gölge bankacılığa dikkat etmek gerektiğine işaret ediyor.

Çin'den son gelen temerrüd haberi, özel sektör ile ilgili endişeleri artırmıştı hatırlarsınız... Temerrüdlerin devamı gelecek mi sorusu bile Asya piyasalarında şiddetli satışa neden olmuştu. Şant Manukyan bu noktada hükümetin devreye girip özel sektörü koruduğuna işaret ediyor. Soru işaretinin, bundan sonra hükümetin bu tavrını sürdürüp sürdürmeyeceği tarafında olduğunu kaydediyor ve ekliyor:
“Biz özel sektörü konuşuyoruz ama özel sektör yükümlülükleri toplam yükümlülüklerin sadece yüzde 6'sını oluşturuyor. Problem asıl KİT'lerde. KİT'lerin varlıklarının getirisi yüzde 4'lere gerilemiş durumda. Özel sektörde bu oran yüzde 11. KİT'Lerdeki problem çözülmeden Çin'in kolay kolay ayağa kalkması zor.”

Merkez Bankası ne yapar?

Gökhan Şen, önümüzdeki dönemde Çin Merkez Bankası'ndan bir hamle gelebileceği görüşünde. “Çin'den mali politikalarla değil ama para politikaları aracılığıyla ekonomiye müdehale bekliyorum. Para politikasyla özel sektörü teşvik edip yabancı yatırımcı çekmeye çalışacaklardır. Çin Merkez Bankası önümüzdeki dönemde karşılıklarda bir indirim yapabilir. Faiz tarafında da indirim olabilir” diye konuşuyor.

Manukyan ise daha önce olduğu gibi Çin Merkez Bankası'nın, bir teşvik paketini devreye sokmayacağı görüşünde. “Çin'in elindeki rezervler buna imkan  vermiyor” diyor ve ekliyor:

“Çin'in elindeki rezervler, Çin'in istediği büyüklükte bir paket açması ya da bankaları rahatlıkla fonlaması için yeterli değil. Bu rezervler, Çin'i dış şoklara karşı koruyor. İç sorunlarla ilgili bu rezervi kullanmakla hükümetin borçlanması arasında fark yok. Çin'in rezervine 100 dolar girdiği zaman, kuru kontrol etmek için sınırsız yuan alıp sattığı için, bunun karşılığında bir yükümlülüğü oluyor. Yani buradaki parayı bir bankanın sermayesine ya da pakete koyduğunuzda Çin Merkez Bankası'nın net yükümlülüğü artıyor. Bu da devletin daha fazla borçlanması anlamına geliyor.”

Garanti Bankası Şangay Temsilcisi Noyan Rona Çin'de de teşvik beklentisinin çok yüksek olmadığını söylüyor. “Banka bekliyor. Daha fazla veri görmek istiyor. Örneğin yakın zamanda banka kârları gelecek. Kârlılıklarda ciddi düşüş öngörülüyor. Buraya da bakacak. Ondan sonra hamle yapacak. Teşvik gelebilir ama gelse bile kapsamı, etkisi sınırlı olacaktır” diye konuşuyor.

Teşvik olursa bunun ancak makyaj olacağı ortada. Burak Demirpehlivan, “Ortada bir köpük var. Çin bu köpüğü piyasalara zarar vermeden sıyırıp atmak niyetinde” diyor.

Yapabilecek mi, izleyip göreceğiz.