Advertisement

Avrupa bu hafta, Avrupa Birliği'nin seçimle iş başına gelen tek organı olan Avrupa Parlementosu'nun yeni üyelerini seçiyor. Seçim 22 Mayıs'ta başladı, bu pazar günü sona erecek. 28 ülkedeki 500 milyon Avrupa Birliği (AB) vatandaşı, kendisini temsil edecek 751 parlemento üyesini belirleyecek.

Her ne kadar Avrupa Parlementosu, Avrupa Birliği'nin en itibarlı kurumlarının başında geliyor olsa da, Avrupa'lıların parlementoya ilgisi sınırlı. Bu ilgi krizden bu yana daha da düşük bir seviyeye geriledi. Zaten Avrupalıların birliğe olan güveninde de aynı dönemde önemli gerileme var. 2007'de yani krizden önce Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 52 düzeyinde olan AB'ye desteği, bugünlerde yüzde 30'lara gerilemiş durumda. Birliğe negatif bakanların oranının da yüzde 15'ten yüzde 28'e yükseldiği görülüyor.

Seçmenin gündeminde öne çıkanlar

Avrupa Parlementosu seçimlerinde öne çıkan konuların başında işsizlik, göç ve enerji politikaları var. Avrupa'da özellikle İtalya, İspanya ve Fransa'da ciddi boyuta ulaşan işsizlik seçmenin tercihinde doğrudan etkili. Borç krizi ve kemer sıkma önlemlerinin Euro Bölgesi'nde tetiklediği ekonomik durgunluk sürüyor. Göç, Avrupa'da pekçok seçmenin gündeminde ilk sırada. Zira, rakamlar doğrulamasa da, örneğin İngilizler hala Romanya ya da Bulgaristan'dan gelenlerin işlerini elinden aldığına inanıyor. Bu konuda İngiltere yalnız değil. Pekçok Avrupa ülkesinde benzer inanışlar, sıkıntılar var. Genişlemecilerin sayısı giderek azalıyor.

Piyasa Hattı'nda konuğum olan Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi İlter Turan, pekçok ülkede seçmen tercihleri bu yöndeyken siyasetin tercihinin de benzer doğrultuda şekillendiğinin altını çiziyor. Turan, "İngiltere'de bağımsızlık partisi, Macaristan'da Fides, Fransa'da Le Pen'in partisi, Hollanda'da, Macaristan'da bütün AB ülkelerinde Avrupa Birliği'ne karşı ulusalcı akımlar güçlendi" diyor.

Kritik soruya kritik yanıt

İlter Turan, "Avrupa Birliği'ni temsil eden parlemento da yeni dönemde Avrupa Birliği'ni benimsemeyen üyelerinin sayısının arttığı bir ortama girebilir. Bu AB'nin yoğun birlik arzularının kamuoyunda destek bulmadığının bir ifadesidir. Yöneticiler bunu değerlendireceklerdir" diye konuşuyor.

Avrupa Birliği'nin, kuruluşundan bu yana yanıtını bulmakta güçlük çektiği bir soru var: Giderek derinleşen bir bütünleşme mi,ü yoksa bir ülkeler Avrupa'sı mı? İlter Turan, "Şu anda gördüğümüz ülkeler Avrupası fikrinin canlılığına işaret ediyor" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Seçimler yeni dinamiklerin müjdecisi olacak. Karşımızdakiler tepki partileridir uzun ömürlü olmazlar diyebilirsiniz ama bu tablo AB'ye karşı duruşun aşırı ifadesi de olabilir. Eğer ikincisi doğruysa Avrupa'nın yeniden şekillenmesi kaçınılmaz."

Türkiye'nin AB süreci nasıl etkilenir?

Seçimlerin sonucunda büyük ihtimalle Avrupa Birliği karşıtı ya da Avrupa'nın genişlemesi karşıtı seslerin yükseldiği bir parlemento ortaya çıkacak. Peki bu parlementonun icraatları Türkiye'nin AB üyeliği sürecini nasıl etkiler? İlter Turan, hiç şüphesiz uzun vadede Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecini zorlaştıracağını söylüyor. Ancak aynı zamanda şu tespiti de yapıyor:

"Türkiye şu anda AB'den çok uzaklarda seyreden bir ülke konumunda. Şu ana kadar açılması öngörülen fakat muhtelif sebeplerden açılmayan çok sayıda fasıl var. AB'nin önde gelen liderleri ucu açık bir süreçle karşı karşıya olunduğunu, bu görüşmelerin mutlaka bir üyelikle sonuçlanmayacağını beyan ettiler. Kısa vadede bu seçimler üzerinde durmamak gerekiyor. Türkiye'nin üyeliğinin gerçek olması, bu seçimlerin çok ötesinde bir zamanda olacaktır. Avrupa Parlementosu'nda hiç şüphesiz Türkiye'yi eleştirenler olacaktır, belki Türkiye'nin son dönemdeki siyasi seyri de bu eleştirileri artıracaktır ama şu anda esas konular arasında Türkiye bulunmadığı için, Türkiye üye ülkelerin vetolarıyla engellemeleri kalkarsa bir takım fasıllarda müzakerelere devam edebilir."

Piyasanın fiyatlaması

Piyasalar Avrupa'da şu sıra öncelikle Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) Haziran'da alacağı karara odaklanmış durumda. Diğer yandan Ukrayna merkezli jeopolitik belirsizlikler yakından izleniyor. Avrupa'nın seçimi ise pek fazla odakta değil.

İş Yatırım Global Piyasal Müdürü Şant Manukyan, seçim sonucuna ilişkin hemen pazartesi günü net bir fiyatlama görmeyeceğimizi söylüyor. Orta ve uzun vadede ise dikkate değer negatif bir etkisi olacağına işaret ediyor ve beklentisini şöyle özetliyor:

"Seçimden Avrupa karşıtı seslerin yüksek olduğu bir parlemento sonucu çıkarsa orta ve uzun vadede Avrupa Merkez Bankası'nın daha da yalnızlaşacağını düşünüyorum. Trader mantığıyla bakarsak bu iyi çünkü AMB daha agresif hareket etmek zorunda klacak. Orta ve uzun vadede ise Avrupa'da beklenen tam entegrasyonu göremeyeceğimizden ötürü son derece negatif bir sonuç doğuracak. Sonuçta AMB'nin yapabilecekleri bir yere kadar, Avrupa'nın sorunları sadece para politikalarıyla çözülecek gibi değil."

Hande Demirel
hdemirel@bloomberght.com