Advertisement

Avrupa Merkez Bankası tarafından açıklanan parasal genişleme, İsviçre Merkez Bankası'nın sürpriz hamlesi, haftasonu Yunanistan'ın erken seçiminden kemer sıkma politikaları karşıtı Syriza'nın galip çıkması derken  Euro, dolar karşısında son 11 yılın en düşük seviyesine kadar indi. 1.12'nin altını gören parite, 27 Ocak itibarıyla bugün 1.1315'lerden işlem görüyor. Piyasada ise Euro'daki aşağı yönlü trendin devam edeceği, 1.08 direncinden sonra 1 Euro'nun 1 Dolar olmaması için pek bir neden kalmadığı konuşuluyor.Euro'daki düşüş, yeni dönemde hesapları değiştirecek gibi.. Örneğin geçtiğimiz hafta TIM Başkanı Mehmet Büyükekşi uyardı, ihracatçıya "Bütçe yaparken mutlaka trend analizi yapın, döviz riskine karşı enstrümanları kullanın" dedi.

TİM istatistiklerine göre bugün Türkiye'de ihracatçı firmaların yüzde 43'ü döviz risklerinden korunmak için herhangi bir araç kullanmıyor. Yine TİM'in hesabına göre gerileyen paritenin toplam ihracatta 8 milyar dolarlık kayıp yaratabileceği öngörülüyor. Üstelik bu hesapta parite 1.15 seviyelerinden alınıyor. Yani daha düşük Euro daha büyük kayıp yaratabilir.

İhracatçı da tedirgin. Euro'daki düşüş ihracatçının da moralini bozuyor ama kimse "eyvah eyvah" demiyor. Aksine, Piyasa Hattı'nda konuk ettiğim Denizli İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi, Makroteks Genel Müdürü Hüseyin Memişoğlu gibi pekçokları, "Ağlayacak değiliz. Çantamızı kolumuza takıp daha çok çalışacağız" diyor.
Rusya-Ukrayna gerginliği, Ortadoğu'da IŞİD krizi 2014 boyunca ihracatçıyı çok zorladı. Sadece Rusya'ya ticaretimizde geçtiğimiz yıl yaklaşık 1 milyar dolar kayıp yaşandı. 2014 ihracat açısından kolay bir yıl değildi. 2015 de çok farklı olmayacak. Türkiye'nin bir numaralı ihracat partneri Avrupa resesyonda, global büyümeler de pek iştah açıcı değil. Ancak yine de fırsatlar sürüyor.

-Dolarla ticaret artacak

Örneğin İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Rıdvan Mertöz, Euro'daki dramtik düşüşün olumsuz etkisine karşı, 2015'te dolarla ticaret yapan ülkelere göz çevirdiklerini söylüyor. BloombergHT'ye açıklama yapan Mertöz özellikle ABD, Afrika ve Güney Amerika'ya işaret ediyor.

Hüseyin Memişoğlu buraya bir de Uzakdoğu'yu ekliyor ve şöyle diyor:
"1,5 milyar insanın yaşadığı Çin önemli bir pazar. Çin'de Avrupa malı alma arzusunda bir nüfus var. Biz de Avrupalıyız, özellikle tekstil ve konfeksiyonda mallarımız orada made in europe etiketiyle satılıyor. Katma değerli ürün ihracatımızı artırarak Çin'de çok daha fazla iş yapabiliriz. Ayrıca Çin gibi pazarlara yönelik devlet teşvikleri de var. Depodan istihdama her alanda devlet Türk sanayicisini destekliyor."

-Avrupa'dan vazgeçmek mümkün mü?

2013 rakamlarına göre Türkiye'nin bir numaralı ihracat pazarı Almanya. Almanya'yı Irak ve  İngiltere takip ediyor. Onların peşisıra Rusya, Fransa, İtalya geliyor. Toplam ihracatımızın yarısından fazlası Avrupa Birliği'ne gerçekleşiyor. İhracatçının Avrupa'dan vazgeçmesi mümkün değil. Her ne kadar Türk sanayicisi yeni pazar yaratma konusunda son derece başarılı olsa da, yaratılan yeni pazarlarda "eski pazar" Avrupa kadar hacimler elde etmek bugünden yarına kolay iş değil. Hüseyin Memişoğlu, Avrupa Amerkez Bankası'nın parasal genişleme kararının Avrupa'nın toparlanmasına yardımcı olacağını düşünüyor. Paritenin de en geç yılın ikinci yarısından sonra toparlanacağını öngörüyor. Biraz toparlanmaylaAvrupa'da iş fırsatlarının süreceğini söylüyor ve ekliyor:
"Ancak Euro tarafında desteğe ihtiyacımız var. Sadece dolara bakıp geçemeyiz. İhracatımızın yüzde 45'ini Euro ile yapıyoruz."