Geçtiğimiz hafta pazartesi günü Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile Center for American Progress’in (CAP) düzenlediği toplantı için Washington’daydık. CAP’ın Başkanı John D. Podesta, bugünkü ABD Başkanı Obama’nın kabinesinin oluşmasında en önemli entelektüel katkıyı gerçekleştirmiş olan isimlerin başında geliyor. John Podesta, toplantıda gerçekleştirdiği konuşmasında, Türkiye’nin Afganistan’ın istikrarlaştırılması süreci dahil pek çok alanda önemli katkılar sağlayan bir ekonomi olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika coğrafyasında önemli roller üstlendiğine de işaret eden John Podesta, Türkiye ile ABD arasında ekonomik ilişkileri güçlendirmenin Obama Yönetimi’nin öncelikleri arasında yer aldığını da vurguladı.
John Podesta, Kuzey Afrika ve kısmen Orta Doğu’da bugün gözlenen demokratik ve toplumsal dönüşüm için Türkiye’nin önemli bir role sahip olduğunu ve ülkelerin Türkiye’yi örnek bir ülke olarak gözlemlediklerine işaret etti. Tunus, Mısır ve son olarak Libya yaşanan ve yaşanmış olan süreçlerde, Türk dizileri aracılığı ile, Türkiye’nin 87 yıllık Cumhuriyet tarihinde ortaya koyduğu demokrasi ve piyasa ekonomi modeli mücadelesinin bölge ülkelerindeki toplumları ve özellikle genç kuşakları ciddi ölçüde etkilediği ve bir değişim, dönüşüm hareketini de bir nebze tetiklediği vurgulanmakta.
Berlin duvarı da böyle yıkılmıştı
1980’li yılların sonlarında ve esasen 90’lı yıllarda doğmuş olanların Berlin Duvarı’nın yıkılış öyküsüne yönelik ilgi ve bilgileri muhakkak ki çok sınırlı. 1970’li yılların sonlarına kadar, televizyon yayınlarında sinyal gücünün zayıf olması nedeniyle, Batı ve Doğu Almanya televizyonlarını her iki taraf da seyredemiyordu. Doğu Almanya yaşam kalitesi ve teknoloji alanında geri kalmış olmasına rağmen, sınırlı bilgi nedeniyle, Doğu Almanya’da iktidar, siyasi erk, vatandaşlarına Batı Almanya’nın büyük bir sefalet içinde yaşamakta olduğunu ve kendilerinin daha şanslı olduğu propagandası yapmaktaydı. 80’li yılların başından itibaren, televizyon yayıncılığı daha ileri teknoloji ile yayın yapmaya başlayınca, Doğu Almanya’da yaşayanlar, Batı Almanya’nın yaşam standardı olarak ciddi bir fark atmış olduğunu gördüler ve ‘Devlet Yalanı’ balonu patladı. 1980’li yılların sonlarında, süreç Berlin Duvarı’nın yıkılması ve iki Almanya’nın birleşmesiyle sonuçlandı.
Bu nedenle, bu satırları okuyanlar arasında, Türk dizileri aracılığı ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da bu etkinin bu derece olmayabileceğini sorgulayan veya tereddüt eden var ise, iki Almanya’nın birleşme süreciyle ilgili kitapları gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Türkiye gibi, neredeyse yüzde 99’u Müslüman, azınlıklarla uyumlu yaşabilen, topraklarında olağanüstü bir kültür mozaiğini yaşatmaya ve laik ve demokratik kuralları daha da güçlendirmeye yönelik mücadelesini sürdüren, halkının bireysel hak ve özgürlükler ve piyasa ekonomisi kuralları konusunda daha talepkar olduğu bir Türkiye, bizim açımızdan kimi eksikliklerine rağmen, bölge ülkeleri açısından tam anlamıyla ‘örnek’ bir ülkedir.
ABD Ticaret Bakanı’ndan önemli mesajlar
ABD Ticaret Bakanı Gary Locke’un aynı toplantıdaki mesajları da önemliydi. Gary Locke Çin kökenli bir ailenin ikinci kuşağı olarak, tam bir ABD vatandaşı. Bununla birlikte, Çin kökenli ilk ABD’li bakan olma unvanı da net bir şekilde ifade ediliyor. Bu çerçevede, Başkan Obama’nın kendisini haziran ayından itibaren Çin’e büyükelçi olarak ataması, ABD’nin Çin’le olan ekonomik ve politik ilişkilerine ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Nitekim, ABD’nin çok iyi Türkçe konuşan ve Türkiye ile bölgesini iyi bilen bir büyükelçi olarak, Francis J. Ricciardone’yi Ankara için görevlendirmiş olması da, Çin kadar Türkiye’ye de verilen öneme işaret ediyor.
Nitekim, Bakan Locke, 2009 yılının aralık ayında, Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama’nın, Türkiye ile ABD arasında ekonomi alanında daha stratejik işbirliği kararının kritik önemli olduğunu ve iki ülke arasındaki ilişkiler açısından yeni bir çerçeve program konusunda mutabık kalındığını vurguladı. Gary Locke, İstanbul’un bölgenin küresel finans merkezi olması ve enerji alanında önemli projelere imza atılması adına ABD yönetiminin her türlü desteğe hazır olduğunun altını çizdi. T.C: Sağlık Bakanlığı ile ABD Gıda İlaç İhtisas Kurumu FDA arasında sağlık ve ilaç endüstrisinde işbirliğine yönelik protokolün önemine de değinen Gary Locke, ilkbahardan itibaren kendi enerjisini kendisi üreten özel sanayi bölgelerine yönelik projeler konusunda, Türkiye ile ABD arasında müzakere sürecinin hızlanacağına da işaret etti.
Türkiye’nin 2023 hedefine tam destek
Bakan Locke’un açıklamalarındaki kimi mesajlar, başta TUSKON olmak üzere, Türk iş dünyasını temsil eden kuruluşlar tarafından hazırlanan, hazırlanmakta olan ve Türkiye’nin 2023 hedeflerine yönelik stratejik raporlardaki mesajların ABD yönetimi tarafından da takip edildiğini gösterdi. Buna göre, Bakan Locke, TUSKON raporlarında yer alan ve 2023 yılına kadar mevcut 40 bin ihracatçı şirkete, 40 bin ihracatçı şirket daha katılmasına yönelik açıklamalara kendi konuşmasında da değindi ve ABD Yönetimi’nin Türkiye’nin 2023’e yönelik 500 milyar dolar ihracat ve dünyanın en önemli 10 ekonomisi arasında yer alma hedeflerini desteklediğinin de altını çizdi.
Bakan Gary Locke, Türk iş dünyasının, Türk şirketlerinin sağlık endüstrisi ve ilaç endüstrisi gibi, Türkiye’ye yüksek katma değer sağlayacak sektörlere girmeleri için, Türk iş dünyasını cesaretlendirmeye yönelik her türlü girişime hazır olduklarını da ifade etti. Gary Locke, Türkiye’nin hayallerini desteklemeyi sürdürürken, Türkiye’den şeffaf ve kendi bölgesinde uyumlu ülke olmak için hukuki alt yapısını reformlarla geliştirmeyi sürdürmesini tavsiye ettiklerini vurguladı. Bioteknoloji alanı başta olmak üzere, Türkiye’nin artık daha yüksek katma değerli sektörlere yoğunlaşması gereği öne çıkıyor. Bu hedeflerin ise, ancak Türkiye ile kritik önemdeki coğrafyalar ve ülkeler ile Türkiye arasında ‘Ticaret Köprüleri’nin oluşturulması ve güçlendirilmesiyle mümkün olduğu anlaşılmakta.
2023 hedefi için minimum yüzde 5,7 büyüme
Eğer, Türk iş dünyası Tanzanya ve Etopya’ya çıkarma yaptığında, olağanüstü katılımlı toplantılar gerçekleşiyor ise, eğer Mısır’da bir çok yabancı firmanın fabrikasında isyan çıkıyor, işçiler fabrikayı terk ediyor, ama Türk işadamının fabrikasında, Mısırlı işçiler fabrikayı koruyor, çünkü ‘bu fabrikada bize öğlen yemeği veriliyor ve insan yerine konduğumuzu hissediyoruz’ diyorlar ise, Türkiye’nin farkını hissettirerek, 2023 yılında 3,8 trilyon Lira veya 2,6 trilyon dolarlık bir milli gelire ulaşmış, kişi başına milli geliri 32 bin 500 dolar düzeyine gelmiş ve yılda 500 milyar dolar ihracat yapan bir Türkiye için, daha ileri teknoloji ve katma değere yönelmek zorundayız. Türkiye’nin en fazla yıllık bazda yüzde 5 enflasyon gören ve 2011 ile 2023 yılları arasında reel olarak ortalama yüzde 5,7 büyüyen bir Türk ekonomisi olmasını ve özel sektör yatırımlarının da ortalama her yıl 90 ile 100 milyar dolar arasında olmasını sağlamamız gerekiyor.
Bunun için, doğru sanayi stratejisini, doğru enerji stratejisini ve doğru insan kaynakları stratejisini oluşturmak zorundayız.