Advertisement

Hükümetler ekonominin yaşadığı yıkımla baş edebilmek için büyük miktarlarda para harcamayı göze alırken bu harcamalar temiz enerji yatırımlarıyla iklim sorunlarına karşı mücadele için de eşsiz bir fırsat doğurdu. Demokratların adayı Joe Biden da bu hafta bunu gayet iyi anladığını gösterdi.

Eski başkan yardımcısı Joe Biden yaptığı açıklamayla iklim değişikliğiyle mücadele etmek için kararlı olduğunu gösterdi. Geçen sene sıfır karbon salınımı hedefine 2050’de ulaşılabileceğini öngören Biden, şimdiyse bu hedefin 2035 yılı itibariyle ulaşılabilir olduğunu söylüyor.

Pazar günü yaptığı açıklamada da söylediği gibi, “2050 yılı insanlara milyonlarca yıl sonrası gibi geliyor. Benim planım ise önlemleri hemen şimdi bu on yıl içerisinde almak”.

Washington’un yıllardır iklim sorunlarına karşı duyarsız kalmasından ötürü böyle bir müdahaleye hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var ve Biden planlarını hızlandırma konusunda en doğrusunu yapıyor. Eğer seçilirse 4 yıl içerisinde 2 trilyon dolar harcayacağını söyleyerek ABD’nin sadece karbon salınımını düşürme konusunda değil, ulaşım, inşaat, barınma ve diğer konularda da iklim hedefleriyle uyumlu olma konusunda kararlı olacağının sözünü veriyor.

ABD’nin sergilediği böylesine bir çabanın çevre duyarlılığına büyük bir katkısı olacaktır ve bu dönüşüm Amerikalıların koronavirüs krizinden çıkmak için ihtiyacı olan gerekli ekonomik teşviki ve iş imkanlarını sağlayacaktır.

Biden’ın ugyulamayı planladığı uzun bir temiz enerji yatırımları listesi bulunuyor. Bunların arasında ABD’nin elektrik sistemini yenilemek, batarya teknolojilerinin geliştirilmesini hızlandırmak, gelişmiş nükleer reaktörler ve soğutma sistemleri inşa etmek, güneş ve rüzgâr enerjisine sübvansiyonlar sağlamak yer alıyor. Bütün bu güzel fikirler on yıllar sürecek bir yeşil büyümenin temellerini atacak.

Bunların yanında otomobil endüstrisine elektrikli araç geliştirmesi için teşvikler vermeyi, terkedilmiş petrol ve gaz kuyularını kapatmayı, iklim dostu tarımı desteklemeyi ve sıfır karbon üreten ulaşıma yatırım yapmayı planlıyor.

Çevre kirliliğinin en fazla siyahi ve latin toplulukları etkilediğine istinaden, Biden planladığı harcamaların %40’ını dezavantajlı bölgelere yapmayı teklif ediyor. Birçok farklı yatırım yetersiz hizmet götürülmüş mahallelerin sistemlerini yenilemede, sürüdürülebilir ev inşaasında, evlerde enerji verimliliğinin artırılmasında ve ana su borularını değiştirmede kullanılacak.

Biden bu kadar fazla yapıcı politikayı tek bir planın çatısı altında birleştirdiği için takdiri hak ediyor. Eğer isim çoktan sahiplenilmemiş olsaydı, bu planın “Yeni Yeşil Anlaşma” olarak anılması kaçınılmazdı. Fakat bu şu anlık önemli değil, asıl önemli olan bunların yapılması. Ve bunların yapılması ancak şu anki yönetimin değişmesiyle başlayabilir, karbon salınımının azaltılmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yapan şu anki yönetimin.

Oy verenlerin iklim sorunlarıyla mücadelenin önemini anlayan bir kongre seçmesi de bu planların uygulanmasına ve karşımıza çıkan eşsiz fırsatın değerlendirilmesine yardım olacaktır.

*Michael Bloomberg, ABD merkezli Bloomberg LP.'nin kurucusudur.