Advertisement

Bir dargın, bir barışık sevgili gibi yatırımcı ve piyasalar. Ne vazgeçebiliyor, ne gönlünce sokulabiliyor. Şöyle bir yılsonu tüm yıl muhasebesi yapayım istedim. Ama bu son yıl 1 yıl değil de kasa hesabında 1,5 yılda mahsuplaşıyor.

2014'ü anlamak 2013'ün 2. yarısından geçiyor. Yunanistan’ın yarattığı kriz ile başladığımız yılda pek çok yatırımcının küçüğü - büyüğü, yerlisi - yabancısı için ana kırılma noktası Mayıs ayı. 2013'ün Mayısı. Dışarıdan sebep arayana da içeriden sebep arayana da fazla fazla haber akışı sundu.

17 Mayıs ile ikinci bir kredi kuruluşundan yatırım yapılabilir notu alan Türkiye için bayram havası eserken içeride, birden ters rüzgarlar başladı.

İster "Fed sözlü yönlendirdi, paralar gidici mesajı verdi" diyin, ister "Her yer Taksim, her yer direniş". Mayıs ayında girilen türbülans yıl boyu kendini hissettirdi.

Ağustos 2013 ile birlikte Suriye oturdu gündemin ilk sırasına, en sıcak noktasına. Sıcak savaş ihtimalleri bile konuşulurken, piyasaları ipten Bernanke aldı. Eylül’de FED; tahvil alımını azaltmayı piyasa diliyle “tapering’i” erteleyebilecekleri ihtimalinden bahsedince sevgililerin arası yeniden düzeldi. Gerginlik azalmış kavgasız gürültüsüz sürerken bu ilişki yeni bir dönemece girildi. 17- 25 Aralık diye hafızalarımıza kazınan tarihler ve neredeyse yerel seçimlere kadar süren tartışmalar bir kez daha ayrılık konuşmalarının yapılmasına neden oldu belki de.

Yorucu bir 6 ay geçirmişti iki sevgili. Her şeye rağmen bir yandan geride kalan yıla veda ederken, diğer yandan türbülansların içinden defalarca kez çıkan aşklarına güvenmeyi seçtiler.

Nihayet 30 Martta seçim tarihi geldi çattı. İki sevgili kol kola izledi seçim sonuçlarını. İktidar gücünü teyit edince bir kez daha sular duruldu. Sakin bir süreç başladı. Ama hepi topu 3 ay sürdü dinginlik.

Haziran ayında 43 elçilik çalışanımızın rehin alınması ve Işid terörü sarstı yine sevgililerin özenle inşa ettikleri istinat duvarlarını. Derken üstüne 19 Haziran’da zirve yapan petrol fiyatları, yükselen döviz kurları, yıl boyu devam eden faiz tartışmaları ve unutup atladığımız küçüklü büyüklü onlarca vaka.

Bu arada Fed yıl boyunca ince ince azalttı o tahvil alımlarını, ama öyle güzel açıklamıştı ki hiç can acıtmadı bu hamle. Tabii o arada ECB’nin tahvil alımlarına başlaması faizleri bir tur daha indirerek eksi mevduat faizine geçişi, Japonya’sından tutun da İngiltere’sine kadar tüm dünyanın genişlemeye devam etmesi de haber akışlarının ilk sıralarındaydı. Yıl boyu Rusya gerginliği kah alevlendi kah biraz dindi ama hep bir köşede durdu. Konuşulsa faydası yoktu susulsa gönül razı değildi.

Çok alevli geçmeyeceği daha başından belli olan Cumhurbaşkanlığı seçimi de ekstra sürpriz yaratmadı. Ağustos ayı da böyle atlatıldı.

Ama şu Ekim ayı yok mu, ekim ayı…

Daha başlar başlamaz, Kobani olayları, onlarca vatandaşın hayatını kaybetmesi, Işid’in yeniden bu sefer çok daha şiddetle sahneye çıkışı...

Üstüne bir de Ekim'de kredi notları düşürülerek yeniden radara sokulan Rusya’nın Kasım ve Aralık ayının en çok tıklanan konu başlığı olması. Kimileri komplo teorisi dese de bile isteye Rusya’nın üstüne oynanması ile neredeyse %50 gerileyen petrol ve akabinde Rus varlıklarına gelen satışla birlikte aynı ligde yer alan tüm marketlere gelen satış baskısı. İki sevgiliye yine yeniden uykusuz geceler yaşattı.

Ve bugün 31 Aralık 2014!  Sabah okuduğum haber Yunanistan’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeterli oyun alınamaması nedeniyle 25 Ocak'ta erken seçime gidileceğiydi. Haber metninde, oluşan siyasi krizin derinleşebileceği, yayılma riskinin olduğu, zaten sorunlu Avrupa’nın bir kez daha yeniden sorunlara gebe olabileceği yazılıydı. Yani yeniden dön başa sar başa.

Şimdi bu iki sevgili ne yapacak bekleyip göreceğiz. Benim anladığım çok aşıklar! Bazen anlaşamıyorlar, ama birbirlerinden ayrı da yaşayamazlar. Aşk ve ölüm kadar gerçek ve kontrol edilemezler!