Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Süheyla Yılmaz LIBOR krizinin şifreleri

LIBOR krizinin şifreleri

Giriş: 04 Temmuz 2012, Çarşamba 17:22
Güncelleme: 11 Mart 2013, Pazartesi 10:54

Piyasalar LIBOR skandalı ile çalkalanıyor. Öyle ki skandal, ABD'den Çin'e dünyanın dört bir yanından gelen imalat verilerinin ışığında merkez bankalarının faiz indirimi beklentisinin bile önüne geçti ve gün itibarı ile skandalın krize dönüştüğüne hep beraber şahit olduk.

Öncelikle konuya pek de aşina olmayanlar için LIBOR'u aperatif niyetine masaya yatıralım.

-Ne ola ki bu Libor?

LIBOR, London Inter-Bank Offer Rate'in kısaltması. Yani Londra Bankalararası Teklif Faiz Oranı diye çevirebiliriz. Yüksek kredibiliteye sahip 20 bankanın Londra Bankalararası Para Piyasasında, birbirlerine ABD doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları faiz oranı.

1986 yılında devreye giren LIBOR, kredi takas işlemlerinde benchmark / gösterge görevi görüyor. LIBOR'u 20 banka kendi aralarında yaptıkları anket sonucu belirliyor. Diyelim ki A ve B adlı iki adet bankamız var. Bu bankalar arasında varlıklar ve yükümlülükler her seferinde birbirine eşit olmak zorunda. A bankasında verilen krediler ve diğerinde de mevduatlar var. Diyelim ki nakti biraz düşük kalmış durumda ve siz de bankadan para çekmek istiyorsunuz, bankanın da bu durumda nakit para bulması gerekiyor. Bankanın nakti yoksa gidip B bankasının naktine başvuruyor ve B bankasının, A bankasına verdiği paranın faiz oranına LIBOR deniyor.

İşletmeler, tüzel kişiler ve bankalar için de referans olan, baz teşkil eden bir oran LIBOR. İki büyük banka arasında büyük takaslar yapılırken ya da türev işlemleri yapılırken de LIBOR kullanılıyor. Bankaların cinsine göre, kredi notuna göre sağlamlığına göre LIBOR+ diye devam ediyor. Örneğin finansal durumu daha iyi olan banka LIBOR+1'den borçlanırken durumu daha zayıf olan banka LIBOR+2'ten borçlanıyor. Böylece kurumların durumu da ayrışmış oluyor.

Dediğimiz gibi LIBOR bankaların anketi sonucu belirleniyor ve bu belirlemede de iki önemli faktör rol oynuyor. LIBOR'a baz teşkil eden faiz esasen Amerikan Merkez Bankası Fed'in açıklamış olduğu ve 2009 yılından beri de değiştirmediği yüzde 0 - 0.25 oranı. İkinci önemli etki ise piyasada dolara olan talep. Eğer piyasada dolar sıkışıklığı ya da herhangi bir malda veya kur cinsinde arzda bir sıkıntı varsa fiyat artıyor, fazlaysa da azalıyor.

Fed, faiz artırım sinyali vermedi. Dolayısıyla LIBOR'un yükselmesi beklenilmiyor ama son 2,5 - 3 yıl içerisinde S&P'de yüzde 20 düşüşler ya da euro /dolar partisinde sivri iniş çıkışar oldu ve risk iştahındaki oynaklık ise LIBOR'da hiç fiyatlanmadı.

LIBOR bozulduğu zaman işlerin çivisi çıkabiliyor ya da fiyatlanan krediler aslında gerçek oranlarda fiyatlanamamış oluyor ve "endişe" denen yatırımcı kaçıran faktör de bu noktadan kendini yavaş yavaş piyasalara salıyor.

Yaklaşık 300 trilyon doların üzerinde bir varlık, LIBOR ile belirlenen faizin üzeirnde dünyada fiyatlanıyor. LIBOR sistemi ile ilgili kuşkular daima vardı fakat son LIBOR skandalı işlerin daha da büyüyeceğini

gösteriyor.

Barclays borçlanma maliyetini olduğundan düşük göstererek LIBOR'u manipüle ettiği gerekçesi ile Bankacılık Denetleme Kurulu tarafından 290 milyon sterlin cezaya çarptrıldı, soruşturulan diğer bankalar da sırada bekliyor.

Skandalın ardından sırasıyla Barclays bankasının yönetim kurulu başkanı Marcus Agius, başkanı Bob Dimaond ve baş işletme direktörü Jerry del Missier istifa etti.

Açıkçası sadece birkaç kişinin istifa etmesi ile sistemi düzeltmenin pek bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

Barclays'in ex-ceosu Diamond, Meclis Araştırma komisyonunda birkaç saat önce olayın nasıl vuku bulduğunu detaylarıyla anlattı. "Barclays'in geleceğini korumak adına görevimden istifa etmeyi tercih ettim" diyen Diamond, "Son 3 yıllık dönemde pek çok komisyona faaliyetlerimizle ilgili açıklama yaptık. Libor'la ilgili kabul edilemez davranışlardan küçük çalışan grubu sorumlu. 2008'de Barclays'in herhangi bir fona ihtiyacı yoktu, mali yapısı çok güçlüydü fakat kamulaştırılmasından endişe ediyorduk. LIBOR'daki gerileme hisse senedi piyasasındaki yükselişin ardından yaşandı." itirafında bulundu.

Libor yolsuzluğundan dolayı son derece kızgın olduğunu belirten Diamond, "İşlem yapanlar kendi adlarına hareket ettiler, Barclays adına değil. Sorumlular en ağız şekilde cezalandırılmalı." dedi.

Olayı dehşet verici ve ürkütücü diye niteleyen İngiltere Maliye Bakanı Osborne ise "Gelecek yıl bankacılık ile ilgili düzenleme yapılmasını istiyorum. Umarım bu olay, bankacılık kültüründe yeni bir adım atılmasına vesile olur." açıklamasında bulundu.

Şimdi asıl nokta şu ki skandalın tek bir banka ile kalmayacağı gün gibi aşikar olduğuna göre...

İngiltere Merkez Bankası olaydan nasıl etkilenecek?

Her ne kadar ayrı olsalar da pencere açılsa nezle olan Euro Bölgesi bankaları olayın neresinde kalacak?

Ve özellikle hazine departmanları için bu kadar önem arz eden bir referansın bozuk çıkması piyasalarda nasıl bir eksen kaymasına neden olacak?

Görünen o ki soruların cevabını vermemiz pek de uzun süre almayacak.