Bloomberght
Bloomberg HT Haberler AK Parti Sözcüsü Çelik: Kararı YSK verecektir

AK Parti Sözcüsü Çelik: Kararı YSK verecektir

AK Parti Sözcüsü Çelik, "Vatandaşımız kime talimat vermişse vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu kararı da YSK verecektir" dedi

Giriş: 05 Nisan 2019, Cuma 08:26
Güncelleme: 05 Nisan 2019, Cuma 08:26

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino'nun seçim sonuçları ile ilgili yaptığı açıklamalara tepki gösteren Çelik, "ABD Dışişleri Sözcüsünün Türkiye'deki seçim süreciyle ilgili yaptığı açıklama kınanacak bir açıklamadır." dedi.

Çelik, şöyle devam etti:

"Hiçbir yabancı devletin herhangi bir organı ya da açıklaması, Türkiye'deki seçim sürecinin sonuçlarının meşruiyetinin kaynağı değildir."

AK Parti Sözcüsü Çelik, seçimler için Türkiye'ye gelen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi temsilcilerine seslenerek, "Sizlere sağladığımız erişim hakkı, bilgi verme mekanizmaları dünyanın hiçbir yerinde bu kadar aktif ve bu kadar güçlü bir şekilde ortaya konulmuş değildir." ifadelerini kullandı.

"Bu sempatik cümleler, hukuki sürecin alternatifi değildir"

Çelik, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının her gün defalarca basın toplantılarıyla bazı iddiaları gündeme getirdiğini ifade etti.

Türkiye'de ilk defa bir tabloyla karşı karşıya kalındığını dile getiren Çelik, "İlk defa bir kişi mazbata almadan program düzenliyor, mazbata almadan resmi bir sıfat, resmi bir unvan kullanmaya kalkıyor." diye konuştu.

Bir kişinin göreve talip olduğu zaman bu göreve talip olmanın ağırlığını da üzerinde taşıması gerektiğine işaret eden Çelik, "Bunun da temeli hukuka saygıdır. Kamu görevine meşruiyetini veren ilk kavram ve temel mekanizma hukuktur." değerlendirmesini yaptı.

CHP adayının konuşmasında, "hoşgörü", "çoğulculuk", "empati", "eşitliğe saygı" gibi kavramlara yer verdiğine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:

"Bunlar güzel ifadeler. Siyasetçilerin bunların altını çizmesi, bunlara bağlılık göstermesi güzeldir ama bunlar sadece sözden ve retorikten mi ibarettir yoksa bunlar gerçekten yürekten ve aklen mi söylenmektedir, bu önemli bir meseledir. Bunların retorikten veya sözden ibaret olup olmadığını gösterecek şey hukuka saygıdır. Bu sempatik cümleler, hukuki sürecin alternatifi değildir. Sempatik cümleler kurduktan sonra hukuki sürecin devam etmesinden rahatsızlık duymak sağlıklı bir yaklaşım değildir. Hukuki süreçlere saygı gösterilmeden bu gibi cümlelerin kurulması tamamen sözden, retorikten ibaret olduğunu gösterir, bir siyasi makyaj olarak değerlendirilir."

"Hiç kimsenin oyu yenmemelidir, hiç kimse de oyunu yedirtmemelidir." diyen Çelik, "Oylar, sadece AK Parti temsilcilerinin önünde yeniden sayılmıyor. Bu bütün siyasi parti temsilcilerinin önünde yapılıyor. Yani bütün vatandaşlarımızı temsil eden temsilciler orada bulunuyor. Son derece şeffaf bir süreçtir." ifadesini kullandı.

"Sürecin yöneticisi Yüksek Seçim Kuruludur"

"Sürekli sempatik cümleler kurup onun arkasından hukuki sürece dönük bir tutum almaktan bahsetmek hatta katkı versinler diye Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Sayın Bahçeli'yi hukuki sürece müdahale etmeye davet etmenin" son derece yanlış bir yaklaşım olduğuna işaret eden Çelik, "Zaten bu yaklaşımın yanlış olduğunun farkında olarak 'biz girişimde bulunun demiyoruz, katkı veriyoruz' gibi söz oyunlarına başvuruluyor." dedi.

Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Unutmayınız hiçbir parti genel başkanı, hiçbir siyasetçi, hiçbir aday sürecin şu anda hakimi ya da yöneticisi, karar vericisi değildir. Sürecin patronu, hakimi, yöneticisi Yüksek Seçim Kurulu'dur. Dolayısıyla YSK, Türkiye'nin demokrasi deneyimine ve hukuki prensiplere uygun olarak sonucu açıklayacaktır. Biraz sabretmek yetecek. Vatandaşımız kime talimat vermişse vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu kararı da YSK verecektir. Vatandaşımızın iradesi net olarak gözüktükten sonra da hepimiz diyeceğiz ki 'başımızın üstünde yeri var, saygı duyuyoruz, bu vatandaşımızın bize emanetidir, bize saygı duymak düşer' ve kazananı tebrik edeceğiz. Bu kadar basit bir mesele. Olağanüstü, stresli bir durum yok. Memlekette her şey yolunda ama sürekli olarak bir olağanüstü durum var gibi açıklama yapmak doğrusunu söylemek gerekirse sağlıklı bir yaklaşım değil."

Devlet geleneği olarak Anıtkabir'in siyasiler, adaylar tarafından ziyaret edilmesinden memnuniyet duyduklarını dile getiren Çelik, "Fakat Anıtkabir ziyaretinin ve Anıtkabir Defterinin mazbatasını almamış bir kişi tarafından resmi unvana, resmi yetkiye sahip olmayan bir kişi tarafından istismar edilmesine itiraz ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Basiretsiz yaklaşım karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik"

Çelik, bugünlerde NATO'nun kuruluş yıl dönümünün yeniden kutlandığını, bu çerçevede Türkiye ile ilgili bazı konuların gündeme geldiğini ifade etti.

Pence'nin, "Türkiye, tarihin en başarılı askeri ittifakında önemli bir ortak olarak kalmak mı yoksa ittifakımızı baltalayan pervasız kararlar vererek bu ortaklığın güvenliğini tehlikeye mi atmak istiyor?" sözlerini aktaran Çelik, "Doğrusunu söylemek gerekirse bu derece Türkiye'yi suçlayan, basiretsiz bir yaklaşım karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik." diye konuştu.

Bu ifadenin içerisinde yeni bir durumun bulunduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"O da şu; birincisi uzun zamandır Amerikan yönetimi NATO'yu eleştiriyordu. Başkan yardımcısının NATO'nun önemini keşfetmesi bakımından farklı bir ifade olmuş bu. Uzun zamandır NATO'yu hırpalayan beyanatlar gelirken burada NATO'nun önemini keşfetmesi bakımından bir ilk olarak bunu değerlendirebiliriz yönetim iş başına geldiğinden beri. Tabii Türkiye'nin sürekli NATO üyeliğinin sorgulanması demek aslında sadece Türkiye'nin üyeliğinin sorgulanması demek değildir, NATO ittifakının temel değerlerinin sorgulanması demektir."

Türkiye'nin NATO'nun kurucusu olduğu gibi en kritik, kilit müttefiklerinden biri olduğunun altını çizen Çelik, Türkiye'nin müttefiklik ilişkisi konusunda her zaman sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirdiğini vurguladı.

Ömer Çelik, "Dolayısıyla henüz NATO'nun önemini yeni keşfeden bu ifadeye rağmen Türkiye'nin NATO içerisindeki önemini keşfetme konusunda maalesef zaaf içerisindedir. Bütün müttefiklerine danışılsın, bölgesel güvenlikte ve küresel güvenlikte Türkiye'nin NATO ittifakı çerçevesindeki rolünü çektiğiniz zaman Türkiye egemen bir ülke olarak kendi güvenliğini sağlama konusunda bir zaafa düşmez, ama başkaları Türkiye'nin bölgesel güvenliğe ve küresel güvenliğe verdiği bu büyük katkıyı zaafa düşürmek gibi bir çabanın içerisine girmiş olurlar. Bu doğru bir yaklaşım değil." değerlendirmesini yaptı.

NATO Genel Sekreterinin Amerikan kongresinde bir konuşma yaptığını ve "Farklılıklarımızın üstesinden gelmeliyiz. Çünkü ittifakımıza gelecekte daha fazla ihtiyaç duyacağız. Daha önce hiç görülmemiş zorluklarla karşılaşıyoruz. Bunlar ülkelerin tek başlarına baş edemeyeceği zorluklardır." ifadesini kullandığını anımsatan Çelik, şöyle konuştu:

"Yani NATO'nun öneminin daha da arttığını ve tek başına tek tek ülkelerin baş edemeyeceği zorlukların geldiği bir dönemde farklılıkların aşılması gerektiğini söylüyor. Nitekim NATO Genel Sekreteri daha önce bugün Pence'in ve diğerlerinin açıklamasına zemin teşkil eden Türkiye'nin S-400 alımıyla ilgili olarak da bu tedarikin isteyen ülkenin istediği şekilde yapabileceği bir tedarik olduğunu, bunun NATO ittifakına, müttefikliğe bir halel getirmeyeceğini açık bir şekilde ifade etmişti ki bu eleştiriyi yapanlar, Türkiye'nin patriot sistemi almak isterken bu konuda ortaya çıkartılan engelleri de en iyi bilecek şeyler. Gerek teknoloji paylaşımı, gerek teslimat, gerek kredi konusunda bu ihtiyaçlar karşılansaydı Türkiye'nin ilk tercihi oydu ama şimdi bitmiş bir anlaşmadan Türkiye'nin vazgeçmesini istemek, doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye'nin egemenlik haklarına saygısızlıktır. Türkiye tabii ki bu saygısızlığa herhangi bir şekilde prim vermeyecek, gereken cevabı verecektir.

Herkese bir kere daha şunu ifade etmek isteriz. NATO’nun kilit bir ülkesi olan, kilit bir müttefik olan Türkiye'nin ittifak içerisindeki rolünün kıymetini bilsinler. Önümüzdeki dönemde NATO Genel Sekreterinin söylediği gibi dünyanın gidişatı, bu ittifakın daha önemli roller üstlenmesini gerektirecektir ve bu da Türkiye'nin önümüzdeki dönemde bölgesel güvenlik ve küresel güvenlik için ortaya çıkacak tehlikelerle baş edebilmek konusunda daha önemli ve kilit bir ülke olarak ortaya çıkacağını göstermektedir."

"YSK'nin itibarını korumak hepimizin ortak görevidir"

Ömer Çelik, İstanbul ve Ankara'daki itirazlarla ilgili olarak bütün vatandaşların müsterih olmasını istedi.

Her şeyin kendi tabii mecrasında aktığını dile getiren Çelik, "Her şey kendi yolunda ilerlemektedir. Demokrasimiz her zaman olduğu gibi gücünü göstermektedir." dedi.

YSK'nin bu konuda nihai merci olarak yıllarca çok önemli seçimlere başarı ile imza atmış bir kurum olarak bu süreci de başarı ile yöneteceğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

"YSK'nin itibarını korumak hepimizin ortak görevidir. Bırakalım YSK işini yapsın, hukuk işlesin ve sonuca saygı duyalım. Hukukun işlemesinden kim rahatsız oluyorsa doğal bir müessese olan itiraz müessesinin işlemesinden ve sonucun YSK'nin açıklaması ile bağlanmasından kim rahatsız oluyorsa bu demokrasiye bağlılık konusunda bir zaaf demektir, hukukun prensiplerine saygı konusunda zaaf demektir. Bizim için önemli olan vatandaşlarımızın müsterih olmasıdır. Gerçek en açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bu süreçler de sonuçlanacaktır. Vatandaşımızın sonuç olarak talimatını almış olacağız, iradesi tecelli etmiş olacak. Türkiye önüne güçlü bir şekilde yürüyecek. Türkiye bu seçimlerden demokrasisini güçlendirerek çıkmıştır. Vatandaşımızın verdiği talimatlar doğrultusunda Türkiye yönetilmeye devam edecektir. Kazanan demokrasi olacaktır her zaman olduğu gibi, yine milletimiz olacaktır. Olağanüstü bir durum yoktur, her şey normaldir. Sürekli stres üreten mekanizmalardan, odaklardan, kişilerin beyanatlarından uzak durulmasında fayda vardır."

AA