Denizlerde av sezonu başlarken sektörden iki uyarı geldi
Türkiye'de denizlerde balık av sezonunun açılmasıyla birlikte balıkçılar diyerek denize açıldı. Fakat bu av sezonunda sektörü birçok sorun bekliyor. Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özkaya, balıkçılık için balon balığının risk oluşturmaya devam ettiğini söyledi. Özkaya, Marmara Denizi'ndeki müsilajın olumsuz etkilerine de dikkat çekti.
İLAYDA KILIÇAY
Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özkaya, balıkçılık sektörü için risk teşkil eden balon balığının Akdeniz bölgesinin ardından Ege’ye de sıçradığını söyledi. Özkaya, önlem alınmazsa bölgedeki yerel balıklarda azalma yaşanacağına dikkat çekti.
Denizlerde av sezonu 1 Eylül itibarıyla başladı. Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özkaya, hamsi ve lüferin denizde bol olduğunu belirtirtti.
Özkaya iklim değişikliğinin etkisiyle sayısında artış yaşanan balon balığı hakkında ise şunları söyledi: “Balon ve aslan balığı önemli ölçüde Akdeniz’den Ege’ye sıçradı, yukarılara da çıkmaya başladı. Aslan balığı tüketilebiliyor ancak balon balığı hem av araçlarına çok zarar veriyor hem de bulunduğu bölgede diğer balıkların yaşama şansını kısıtlıyor.”
Yerel balıklar azalma riskiyle karşı karşıya
Balon balığını ekonomiye kazandırmak için çalışmaların devam ettiğini ve türün en çok Antalya’da görüldüğünü belirten Özkaya, “Balon balığının balıkçılık sektörüne zararı çok büyük. Bu süreç böyle devam ederse bölgedeki yerel balıklar azalacak. Bu soruna bir çare bulmak için hepimiz uğraşıyoruz” diye konuştu.
Özkaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Balon balıklarının kesmesi nedeniyle denize atılan 300 oltanın ancak 100’ü geri alınabiliyor ve balık stoklarına zarar veriyor. Bir bölgede yıllık 10 ton balık yakalıyorsak bu miktar balon balığının gelmesiyle 7 tona geriledi. Aslan balığının da balık tüketimi çok fazla.”
Özkaya istilacı balıkların şu an için turizme etkisine yönelik bir endişenin ise olmadığını belirtti.
“İnsan faktörü balık stoklarının azalmasında etken”
Stokların azalmasında tek etkenin istilacı balık türleri olmadığını söyleyen Özkaya, “Eskiden 650-700 bin ton balık yakalanıyor ve bugün bu sayı 350 bin tona kadar gerilemişse bu durumda insan faktörünün olmaması mümkün değil” dedi.
Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Balıkçılar arz-talep dengesini kuramadığı ve balıkların stoğunu bilmediğimiz sürece yaptığımız balıkçılığın stoklara zarar verip vermediğini sadece stoklardaki azalıştan görüyoruz. Bu nedenle ülke olarak stok tespitini bir an önce yapmamız gerekli. Stokların sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için bu stokların kendisini yenileyebileceğine fırsat verecek, balıkların en az bir kez yumurta bırakmasına müsaade etmemiz lazım. Balıkların üremesine olanak sağlar, anaç balıkları yakalamaz denizde bırakırsak stoklar denizlere ihanet etmeden gelecek nesillere bırakabiliriz.”
“Balıkçılık Marmara'da bitme noktasına gelebilir”
Özkaya, Marmara Denizi’nden çıkan balıkların yemesinde bir sorun olmadığını belirtirken, müsilajın dip balıklarının yaşama şansını azalttığını söyledi. Özkaya, “Müsilaj nedeniyle dip balıklarının hareket alanı daralıyor ve bu büyük bir sıkıntı. Ama bizim korkumuz şu; seneye de durum bu şekilde devam ederse balıkçılık Marmara’da bitme noktasına gelir” diye konuştu.
SÜR-KOOP Yönetim Kurulu Başkanı Marmara Denizi’nin önemine de şu sözlerle dikkat çekti: “Marmara, Akdeniz’den Karadeniz’e; Karadeniz’den Akdeniz’e geçişte balıkların dinlendiği, yumurta bıraktığı, kışı geçirdiği bir alan. Buraya bizim gözümüz gibi bakmamız gerekiyor. Ancak yalnızca bizim bakmamız yeterli değil. İstanbul’daki sanayi ve nüfus yoğunluğu nedeniyle Marmara bu kadar atığı kaldırmıyor. Marmara’yı kurtaracak önlemler kısa sürede alınmalı. Herkes kendine düşen görevi yapmalı.”