Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Dünya Bankası son yayımladığı projeksiyonlarda yüksek borçlanma maliyetleri ve jeopolitik gerilimlerin etkisiyle küresel ekonominin 2024'te kadarki 5 yıllık dönemde 30 yılın en kötü performansına ilerlediği uyarısını yaptı.

Küresel büyümenin 2020-2024 yıllarında yüzde 2,2 olarak 1990-1994 dönemindeki yüzde 2,1'lik orandan beri en yavaş büyüme olması bekleniyor.

Banka ABD için büyüme beklentisini 2024 için yüzde 1,6'ya yükseltti. Çin'in büyüme tahmini yüzde 4,5, Euro Bölgesi büyüme tahmini yüzde 0,7 oldu.

Kurum Türkiye'nin 2023'te yüzde 4,2, 2024'te yüzde 3,1, 2025'te yüzde 3,9 büyüyeceğini öngördü.

Banka, 2024'te küresel büyümenin geçen seneki yüzde 2,6'dan yüzde 2,4'e ineceği beklentisini korurken, 2025 tahminini yüzde 2,7'ye düşürdü.

"jeopolitik gerilimler dünya ekonomisi için kısa vadede yeni tehlikeler oluşturabilir"

Küresel ekonominin bir yıl öncesine göre daha iyi bir yerde olduğuna işaret edilen raporda, küresel resesyon riskinin, büyük ölçüde ABD ekonomisinin gücü sayesinde azaldığı ancak artan jeopolitik gerilimlerin dünya ekonomisi için kısa vadede yeni tehlikeler oluşturabileceği vurgulandı.

Raporda, büyük ekonomilerin çoğunda büyümeyle küresel ticaretin yavaşlaması ve on yıllardır görülen en sıkı finansal koşullar nedeniyle gelişmekte olan birçok ekonominin orta vadeli görünümünün karardığı ifade edildi.

Bu yıl küresel ticaret büyümesinin pandemiden önceki 10 yılın ortalamasının yalnızca yarısı olmasının beklendiğine değinilen raporda, gelişmekte olan ekonomilerin borçlanma maliyetlerinin yüksek kalması ve küresel faiz oranlarının enflasyona göre düzeltilmiş olarak son 40 yılın en yüksek seviyelerinde olmasının muhtemel olduğu belirtildi.

Gelişmiş ülkelerdeki büyüme beklentisi yüzde 1,2

Raporda, gelişmekte olan ülkelerin bu yıl yüzde 3,9, düşük gelirli ülkelerin yüzde 5,5, gelişmiş ülkelerin 1,2 büyüme kaydedeceği belirtilerek, 2024'ün sonuna gelindiğinde, gelişmekte olan her 4 ülkeden birinde ve düşük gelirli ülkelerin yaklaşık yüzde 40'ında 2019'daki salgın öncesi dönemden daha fazla yoksulluk olacağı belirtildi.

İklim değişikliğiyle mücadele etmek ve 2030 yılına kadar diğer temel küresel kalkınma hedeflerine ulaşmak için, gelişmekte olan ülkelerin yatırımlarda yılda yaklaşık 2,4 trilyon dolar artış sağlamasının gerektiği vurgulanan raporda, 35 gelişmiş ve 69 gelişmekte olan ekonominin son 70 yıldaki deneyimlerinden yararlanarak, sürdürülebilir bir yatırım patlaması için nelerin gerekli olduğuna ilişkin küresel analiz sunuldu.

Raporda, ABD'nin 2023'te yüzde 2,5, bu yıl yüzde 1,6 ve gelecek yıl yüzde 1,7 büyümesinin tahmin edildiği, Japonya'nın da aynı dönemde sırasıyla yüzde 1,8, yüzde 0,9 ve yüzde 0,8 büyüme kaydedeceği öngörüldü.

Çin'in büyümesinin geçen yıl yüzde 5,2 olmasının beklendiği aktarılırken, 2024'te yüzde 4,5 ve 2025'te yüzde 4,3 olacağı tahmin edildi.

"Yavaş büyüme istihdam yaratmayı zorlaştırıyor"

Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dünya Bankası Grubu Başkanı Ajay Banga, yoksulluğu azaltmanın ve refahı yaymanın en emin yolunun istihdamdan geçtiğinin altını çizerek, daha yavaş büyümenin istihdam yaratmayı zorlaştırdığını kaydetti.

Banga, "Büyüme tahminlerinin kader olmadığını akılda tutmak önemli. Durumu tersine çevirme fırsatımız var ama bu hepimizin birlikte çalışmasını gerektirecek" ifadelerini kullandı.

Dünya Bankası Grubu Başekonomisti ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Indermit Gill, dünya ekonomisinin istikrarsız bir konumda olduğunu belirterek, yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde, yüksek faiz oranları nedeniyle borç baskılarının arttığına işaret etti.

Mali zayıflıkların zaten birçok düşük gelirli ülkeyi borç sıkıntısına sürüklediğine değinen Gill, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için gereken finansman ihtiyaçlarının, en iyimser öngörülerden bile çok daha fazla olduğunu vurguladı.

Dünya Bankası Grubu Başekonomist Yardımcısı Ayhan Köse de gelişmekte olan ekonomilerin çoğunun, zayıf büyüme, sürekli yüksek enflasyon ve rekor borç seviyeleriyle başa çıkmakta zorlandığını ifade ederek, "Bu ekonomilerdeki politika yapıcılar, finansal bulaşmayı önlemek ve kısa vadeli iç kırılganlıkları azaltmak için derhal harekete geçmelidir" değerlendirmesinde bulundu.