Advertisement
HABERLER ABONE OL

HANDE BERKTAN

Uzay teknolojisi, uzay bilimi araştırmaları ve havacılık endüstrisi tarafından uzay uçuşları, uydular ve uzayın keşfi konularında kullanılmak üzere geliştirilen teknolojiler günümüz büyük güçlerinin adeta yeni yarış alanlarından biri haline geldi.

Uzay teknolojisi kavramının içine uzay aracı, yapay uydular, uzay istasyonları ve destek altyapısı, ekipmanlarını alabiliriz. Bugün günlük hayatımızda en basitinden hava tahmininden, uzaktan algılamaya, GPS sistemlerinden, dijital uydu ve iletişim sistemlerine birçok hizmet uzay teknolojisi altyapısı sayesinde sağlanıyor.

Milli Uzay Programı’nın açıklanmasın ardından programın, yol haritası özelliği taşıması açısından önemi ve uzay teknolojileri üzerine Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uzay ve Hızlandırıcı Teknolojiler Uygulama ve Araştırma Merkezi (İVMER) Müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz, İş Dünyası’nda sorularımı yanıtladı.

Prof. Dr. Demirköz’ün akademik kariyerine bakacak olursak genç yaşta birçok ödül ve çalışmayı kariyerine sığdırmış değerli bir bilim insanımız. Prof. Dr. Demirköz İstanbul Amerikan Robert Lisesi'nde okurken TÜBİTAK proje yarışmasında matematik dalında Türkiye'de verilen ilk ödülü almıştır. MIT tarafından tam burslu olarak kabul almış, fizik bölümünü matematik ve müzik bölümlerinden sertifika alarak 2001 yılında bitirmiştir. MIT’de lisans ve master eğitimini tamamlamıştır. Doktorasını İngiltere Enerji Bakanlığı'nın senede beş kişiye verdiği Dorothy Hodgkin bursunu alarak ATLAS deneyinde üç yılda tamamlamıştır. Türk Fizik Derneği, Unesco, ODTÜ Geliştirme Vakfı’ndan sayısız ödül alan bilim insanı Demirköz, milli uzay programı ve

ODTÜ’de uydu teknolojileri, radyasyonun uydu üzerindeki etkileri üzerine devam eden araştırma ve çalışmalarını "Program, devam eden çalışmalarımıza odaklanmak için yol haritasının olması açısından çok önemli. Uzay Ajansı’ndan beklentimiz üniversite, sanayi, kamu ile koordinasyonun sağlanması ve NASA ile ilişkilerin güçlendirilmesidir. Ekibimizle, uzay havası üzerinde çalışıyoruz ve programda yer alması ekibimiz için çok değerli. Uzaydaki araçların gözlemi, fırlatma araçlarının programların olması tüm ekibe görev çıkarması için çok önemli bir gelişme. Uzay Teknoloji Bölgesi, ODTÜ Kampüsü’nde yer alacak. TÜBİAK Uzay Yerleşkesi de, ODTÜ Kampüs içinde ve birlikte çalışmak sinerji oluşturuyor. Kampüsün güney bölümünde Uzay Teknoloji Bölgesi kurulacak. Böylelikle üniversite, sanayi işbirliğinin artacağı yer olacağını umuyoruz’’ şeklinde anlattı.

"Yatırımlar uydulara hizmet veren teknolojiler üzerinde gelişiyor"

Dünya genelinde uzay teknolojilerinde gelinen noktayı Prof. Dr. Demirköz "Gelişmiş ülkelerde uydu yapımında doygunluğa ulaşılmış durumda. Artık uydu yapmak değil uyduların ömrünü uzatmak üzerine çalışıyorlar. Uydulara hizmet verme sektörü örneğin uydu içindeki bir kameranın bozulması veya ömrünü doldurması üzerine başka bir uydunun gidip bunun yenisini tedarik etmesi diyebiliriz ki gelişen bir yatırım. Diğer yanda uzayda ölen uyduların yani çöp uyduların toplanması üzerine teknolojilere yatırım yapılıyor. Çöp uyduların toplanması çok kritik öneme sahip çünkü bu çöp uydular hizmet veren faal uydulara çarpma riski taşıyor. Örneğin böyle bir risk dünya genelinde radyo sinyalleri, servis sağlayıcıların kesilmesine neden olabilir’’ diye özetledi. ODTÜ İVMER olarak uzaydaki parçacık radyasyonun uydular üzerindeki etkileri üzerine çalışıyoruz. Roketsan ile ortak çalışmalarımız devam etmekte’’ dedi.

Milli Uzay Programı genel çerçevesiyle ülkemizde uzay teknolojileri alanındaki ihtiyaçlar ve yetenekler çerçevesinde öne çıkacak teknolojilerin ve altyapıların geliştirilmesi, ülkemizin bu alanda dışa bağımlığının azaltılması, uzay teknolojilerinin ülkemizin kalkınmasında bir araç olarak kullanımı için planlanması hedefleniyor. Uzay teknolojileri, ekonomi çerçevesinde üretimde katma değer, sanayide dönüşüm, ihracatta önemli bir gelir kalemi olacak bir teknoloji.

Milli Uzay Programı’nın içeriğinde ise, 2023 yılında Ay’a ilk teması gerçekleştirmek, yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarmak, Türkiye’ye ait bir bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmek, uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak, uzay havası ya da meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırımlar yaparak uzaydaki yetkinliğimizi artırmak, Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha yetkin bir ülke konumuna getirmek, uzay sanayi ekosisteminin geliştirilmesi, uzay teknolojileri geliştirme bölgesinin kurulması, uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağımızı geliştirmek hedefleniyor.

Milli Uzay Programının ortaya konması bu yolda devam eden çalışmaların kamu desteği ile daha iyi bir noktaya taşınması ve üniversite, sanayi, kamu işbirliği ile yatırımların katma değeri yüksek teknolojiler üzerinde yoğunlaşması açısından çok değerlidir.