Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bloomberg HT Yayın Koordinatörü ve BloombergHT.com Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Başaran'ın sorularını canlı yayında yanıtladı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating Agency'nin (JCR), Türkiye'nin kredi notunu iki kademe birden yükselterek BB'den, yatırım yapılabilir seviye olan 'BBB-'ye yükseltmesini değerlendiren Babacan, bunun özellikle Japon piyasası başta olmak üzere Türkiye'ye yeni bir alan daha açacağını belirtti.

Genelde Japon kuruluşların yatırım yapmak için hem makul getiri hem de güven ortamı aradıklarını anlatan Babacan, dolayısıyla bu not artışının Japonya başta olmak üzere Doğu Asya'dan bir grup yatırımcının daha Türkiye'ye girebilmesinin önünü açacağını kaydetti. Babacan, 3 kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin notunu artırmasıyla yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapmaları için bir mazeretinin de kalmadığını bildirdi. Bunun sevindirici bir konu olduğunu anlatan Babacan, "Bu, şunun da bir somut ifadesi bizim uygulamakta olduğumuz istikrarı öncüleyen güveni önceleyen politikaların sonuç verdiğini görüyoruz" dedi.

-ABD'nin İran'a ticari yaptırımı-

ABD'nin İran ile ticari ilişkilerde yaptırım kararı almasıyla ilgili olarak da Babacan, ABD'nin temmuz ayından itibaren İran'a altın ticareti konusunda yeni bazı kurallar koyacağını ancak bu ülkenin tek taraflı yaptırımlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından hukuki bağlayıcılığının bulunmadığını söyledi. Bu konuda bankacılık sektörünü serbest bıraktıklarını ifade eden Babacan, "Her banka kendi kararını versin. Her banka hangi işi yapmak istiyorsa İran ile o işi yapsın ya da yapmasın. Dolayısıyla biz devlet olarak orada kesinlikle müdahil değiliz" diye konuştu.

Türkiye'nin Kuzey Irak'la olan ticareti konusunda da Babacan, o bölgede birçok petrol şirketinin yatırımı bulunduğunu, Türkiye'nin de o bölgede ticari çıkarlarını gözeteceklerini söyledi. Bağdat ve Erbil arasındaki ilişkilerin oldukça gergin olduğunu hatırlatan Babacan, attıkları adımların Irak'ın bütünlüğüne zarar vermemesi gerektiğini, bu ülkede bir bölünme parçalanma istemediklerini vurguladı.

-BES'te son durum-

Bireysel Emeklilik Sistemi'ndeki (BES) son durumu değerlendiren Babacan, devlet katkısı sistemine geçilmesinin sektöre büyük bir canlılık getirdiğini, ilk 4-4,5 aylık sonuçların tatmin edici olduğunu ifade etti. Babacan, bireysel emeklilik sistemindeki katılımcı sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 4 kat arttığını, toplanan primlerde ise aynı dönemde 2 kat artış görüldüğünü bildirdi. Bunun, sistemin iyi işlediğini gösterdiğini belirten Babacan, henüz işin başında olduklarını, sistemin en az 6 ay daha izlenmesi ve beklenmesi gerektiğini kaydetti.

-Katılım bankacılığı-

Babacan, katılım bankacılığı konusundaki son gelişmelerin sorulması üzerine de Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın bu konuda hazırlıklarını sürdürdüğünü hatırlattı.

Katılım bankacılığı sistemine Halk Bankası'nın muhtemelen Ziraat Bankası'ndan daha önce gireceğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

"Halk Bankası'nın daha esnaf odaklı çalışması onların zaman açısından daha çabuk intibak etmesini sağlayacak. Biz bunun sermayesini Hazine'den koyacağız. Yani bunlar bir banka iştiraki olmayacak. Çünkü katılım bankacılığı dediğimizde işin kuruluş sermayesiyle beraber faize karşı hassasiyeti olan kesimlerin, bu hassasiyetlerini sonuna kadar dikkate alan bir sistem kurmamız gerekiyor. Sermaye mutlaka Hazine'den olacak ve ayrı bir personel yapısı kurulacak.

Bize şöyle talepler de geldi, (Biz ticari bankayız, bir geleneksel bankayız ama bir pencere açıp kendi şubelerimizden de katılım bankacılığı yapmak istiyoruz, buna izin verir misiniz?) diye. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Ticari ve geleneksel bankaların kendi mevcut şubeleri üzerinde pencere açmalarına izin vermeyeceğiz. Katılım bankacılığı yapmak isteyen ayrı bir müessesede, ayrı bir personel yapısıyla ayrı bir sermaye ile o işi yürütmek zorunda" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD ile Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yapılması sürecine ilişkin "Yönetim açısından bu konuda görüşme, sürdürme ve resmin dışında kalmama iradesi Obama tarafında var. Ancak Kongre tarafında dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü Kongre'de rüzgarlar ayrı esiyor" dedi.

"Dün akşamki FED Başkanı'nın açıklamaları bize herhangi bir şekilde Türkiye dahil, gelişmekte olan ülkelerin yol haritası için bir alarm borusu anlamına gelir mi?" şeklindeki soru üzerine Babacan, IMF'in geçen ay ki toplantısında Amerika, Japonya ve Avrupa merkez bankalarının başkanlarını açıkça "mutlaka öngörülebilir olun, sürprizler yapmayın, ne yapacağınız, ne yapabileceğinizi çok önceden açıklayın. Takviminizi açıklayın ki herkes ona göre hesabını, kitabını yapsın. Artık olumsuz sürprizlere şu anda marj yok dünyada. Çok olumsuz sürpriz yaşadık. Bir de sizden kaynaklı olumsuz sürpriz yaşamayalım" ifadelerini ilettiğini aktardı.

Babacan, şunları kaydetti:

"Buna hazır olmak lazım. Böyle bir şey olursa sürpriz olmamalı. Ama öte yandan baktığımızda da veriler ne kadar iyi gelecek. Sayın Bernanke'nin orada bir ifadesi var, 'sadece büyüme değil, büyümenin sürdürülebilir olduğuyla ilgili de kanaat sahibi olmamız lazım' diyor. Şu andaki büyüme sürdürülebilir bir büyüme değil Amerika'da. Hala o ortam oluşmuş değil. Onunla ilgili kanaatler oluşturacaklar ki, ondan sonra yavaş yavaş genişlemenin hızını azaltacaklar. Daha genişleme devam edecek, biraz daha yavaş genişleyecek. Dediği sadece o. Burada beklenti yönetimlerini çok iyi yapmaları gerekiyor."

Ali Babacan, bu üç merkez bankasının ölçülü ve öngörülebilir hareketlerinden korkulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Burada Türkiye için önemli olan güven ve istikrarı korumak ve aynı zamanda uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye'de makul getirilerin olması. Bu ikisini dengeli bir şekilde yürüttükten sonra sorun olacağını, Türkiye açısından zannetmiyorum" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin kredi notu artışlarının yeni bir yatırımcı kitlesinin Türkiye'ye daha sıcak bakmasını sağlayacağını belirten Babacan, bu durumun, daha önce yüksek olan makul getiri rakamlarını daha düşük seviyeye çekeceğine işaret etti.

-"Türkiye'nin resmin dışında kalmaması gerekiyor"-

Ali Babacan, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde de konuşulan AB ile ABD arasındaki STA dışında kalması ekonomik olarak büyük bir kayıp oluşturur mu? Kamuoyunda (bu anlaşmada yer almayacaksak Gümrük Birliği'nden de çıkalım) şeklinde ifadeler var" şeklindeki sözleri değerlendirirken, ABD ile AB arasındaki sürecin çok yakından takip edilmesi gerektiğini, bunun uzun bir süreç alacağını söyledi.

Bu iki çok büyük pazarın tek bir pazar haline gelmesini sağlamak için ürün standartlarının önem taşıdığını belirten Babacan, tarımın hem AB hem de ABD için siyasi hassasiyeti bulunduğunu kaydetti.

Babacan, "Tabi Türkiye'nin böyle bir resmin dışında kalmaması gerekiyor. Yönetimde bir iradenin olduğunu görüyoruz. Yönetim açısından bu konuda görüşme, sürdürme ve resmin dışında kalmama iradesi Obama tarafında var. Ancak Kongre tarafında dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü Kongre'de rüzgarlar ayrı esiyor. Oradaki etkinlik, lobiler çok daha farklı. Sadece yönetimle değil, bunu Kongre üzerinde de çok yoğun bir çalışmayla gerçekleştirebileceğimizi unutmamamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

-"Avrupa Merkez Bankası negatif faizi sorgulamaya başladı"-

Başbakan Yardımcısı Babacan, başka bir soruyu yanıtlarken, her ülkenin gelişmelere göre kendi kararını kendisinin alacağını, Türkiye'de de Merkez Bankası'nın karar vereceğini söyledi. Merkez Bankası'nın "faiz koridoru" uygulamasının dünyada ilk ve tek olduğunu vurgulayan Babacan, bunun sermaye hareketlerinin hızlı giriş ve çıkışını engellediğini, bir sürtünme oluşturduğunu söyledi.

Babacan, şöyle devam etti:

"Merkez Bankamız bu koridor politikasını devam ettirdiği sürece ve kararlarını da yerine, zamanına göre aldığı sürece bir sorun olacağını zannetmiyorum. Biz bunları rahat yönetiriz. Kaldı ki sadece Amerika ile iş bitmiyor. Avrupa'da sorunlar çok derin. Bugün Avrupa Merkez Bankası negatif faizi sorgulamaya başladı. (Sıfırı da uygulasak yetmez, acaba negatif faiz uygulayabilir miyiz) diye teknik araştırma içerisine girdi. Japonya yeni başladı genişlemeye. (Çok daha hızlı genişleyeceğiz, iki yılda iki katına çıkaracağız bilançomuzu) diyor."