Bloomberght
Bloomberg HT Haberler İngiltere'yi yeni dönemde iki farklı birlik sorunu bekliyor

İngiltere'yi yeni dönemde bekleyen 2 önemli sorun

AB ve uluslararası ilişkiler uzmanı Dr Christos Kourtelis, "Önümüzdeki dönemde İngiltere ile AB ilişkilerinde gerginlik yaşanacak" dedi

Giriş: 09 Mayıs 2015, Cumartesi 11:17
Güncelleme: 11 Mayıs 2015, Pazartesi 07:45

Birleşik Krallık'ta önceki gün yapılan genel seçimde David Cameron'ın liderliğindeki Muhafazakar Parti'nin tek başına iktidar olmasının ardından, önümüzdeki dönemde ülkede İskoçya'nın Birleşik Krallık'ta, Birleşik Krallık'ın da Avrupa Birliği'nde (AB) kalmasıyla ilgili iki farklı birlik sorunu yaşanabilir.

Seçim öncesi yapılan anketlere göre farklı bir sonucun yaşandığı İngiltere'de seçim sonucunu değerlendiren AB ve uluslararası ilişkiler uzmanı Dr Christos Kourtelis, "Cameron ve Muhafazakarlar, özellikle göçmen politiklarında kararlılık göstererek, AB ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) altındaki halıyı çekti. UKIP'in ana politikası, Muhafazakarlar tarafından bozguna uğratıldı. Muhafazakarlar seçmene, 'referandum yapacağız ve İngiltere'nin göçmen politikası daha sıkı olacak' dedi" diye konuştu.

UKIP'in son yıllarda ülkedeki yükselişi nedeniyle, genel seçim sonucu parlamentodaki milletvekili sayısını artırmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Geçen yıl Clacton ile Rochester ve Strood bölgelerinde yapılan iki farklı ara seçimi kazanan UKIP parlamentoda iki koltuk sahibi olmuş, yine geçen yıl düzenlenen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde UKIP'in elde ettiği başarı İngiltere'de seçmenlerin AB'den çıkmak istediği olarak yorumlanmıştı. Ancak UKIP önceki gün düzenlenen genel seçimin ardından parlametoda sadece bir milletvekili sokabildi. UKIP'in genel başkanı Nigel Farage bölgsinden seçilemeyerek, partisinin liderliğinden istifa etti.

"Referandum çok riskli"

Cameron dünkü seçim zaferi konuşmasında yaptığı "Yeni döneminde ülkesinin AB üyeliğini referanduma götüreceği" vurgusuna ilişkin ise Dr Kourtelis, "Cameron'ın partisi AB'ye şüpheyle yaklaşıyor. Muhafazakarlar, Brüksel'in elinde fazla güç olduğunu düşünüyor. Birleşik Krallık'ın AB ile olan ilişkisini yeniden değerlendirmek istiyorlar. Önümüzdeki dönemde İngiltere ile AB ilişkilerinde gerginlik yaşanacak" ifadesini kullandı.

Referandumun İngiltere-AB ilişkileri açısından çok riskli olacağını dile getiren Dr Kourtelis, seçimin ardından İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti ve UKIP'in liderlerinin istifasına ilişkin ise, Liberal Demokratlar gibi koalisyon ortaklığına giren siyasi partilerin kaybetme olasılığı bulunduğunu belirtti. İşçi Partisi lideri Ed Miliband'den ise beklentinin yüksek olduğunu ancak seçim sonucu bunun ortaya çıkmadığını kaydeden Dr Kourtelis, "Eğer siyasi lider yenilgiye uğradıysa, o partiyi daha fazla yönetemez. Kendisinden beklenen yapılamadığı için şimdi işi başka birisinin tamamlaması gerekiyor" dedi. Kourtelis UKIP'in lideri Farage'in ise partinin başına geri döneceği, çünkü bu partiyi onun kurduğu yorumunda bulundu.

"İşçi Partisi başarısız oldu"

Londra King's College Üniversitesi'nde Avrupa ve Uluslararası Çalışmalar öğretim üyesi Dr Magnus Ryner da, seçim öncesinde çok sayıdaki seçmenin UKIP'e destek verdiğini ancak, "İşçi Partisi'nin kuracağı azınlık hükümeti ile buna destek verme ihtimali olan İskoç Ulusal Partisi (SNP) seçeneğinden dolayı oyların Muhafazakarlara gittiği" değerlendirmesinde bulundu.

Ryner, ülke ekonomisinin iyi gidişatından dolayı da seçmenlerin tercihlerini Muhafazakarlardan yana kullandığını belirterek, "İşçi Partisi ise, İngiltere'deki kilit seçim bölgelerinin ötesine erişmekte başarısız oldu. İskoçya'daki birçok bölge de oylarını SNP'ye kaptırdı" diye konuştu.

"Cameron kendini referanduma adadı"

Önümüzdeki dönemde Muhafazakar Parti hükümetinin birkaç büyük zorlukla karşılaşacağını ifade eden Dr Ryner, şunları kaydetti:

"Birleşik Krallık'ın kendi içerisinde yaşayacağı 'birlik' sorunu ve Avrupa Birliği sorunu bu zorlukların başında geliyor. Muhafazakar Partililerin çoğunluğu özellikle İngiltere'de yerleşik. İskoçya'da, sınırda sadece bir İskoç milletvekilleri bulunuyor. İskoçya'da yoklar. Birleşik Krallık'ı bir arada tutma bakımından bu pahalıya mal olacaktır. İskoçların yakın geçmişte birlikte kalmayı istediklerinin onaylanmasıyla tuhaf bir duruma girildi. İskoçya'nın birlikte kalıp kalmaması sorununun olduğu yerde durduğunu, hiçbir yere gitmediğini düşünüyorum. Bir diğer 'birlik' sorunu ise Avrupa Birliği olacak. Denilenlere bakılırsa referandum her türlü düzenlenecek. Cameron kendini buna adadı. Ancak bu referandum sonucu son derece belirsiz. İngiltere'nin birlikte çıkmasına da yol açabilir, çıkmamasına da."

Londra ile Edinburgh yönetimleri arasında bağımsızlık referandumunun Eylül 2014'te yapılması için 15 Ekim 2012'de Edinburgh Anlaşması imzalanmıştı. Birlik yanlıları ile karşıtları yaklaşık iki yıl boyunca yürüttüğü kampanyaların ardından İskoçya'da geçen yıl 18 Eylül'de yapılan bağımsızlık referandumunda seçmenlerin yüzde 55'i bağımsızlığa "hayır" derken, yüzde 45'i bağımsızlıktan yana oy kullanmıştı. İskoçya'da bağımsızlığa hayır kararının çıkmasının ardından, İngiltere Başbakanı Cameron İskoçya'ya daha fazla yetki vaadinde bulunmuştu.

Başbakan Cameron, Birleşik Krallık'ın 1973 yılından bu yana sürdürdüğü AB üyeliği konusunda ise önce Brüksel ile müzakere etmek, daha sonra ise 2017 yılının sonuna kadar ülkede AB üyeliğiyle ilgili referandum yapmak istiyor. David Cameron, Brüksel'in elinde çok fazla yetki olduğuna inanıyor.

Ülkede kayıtlı 50 milyon seçmenin yüzde 66'sı önceki gün sandık başına gitti. Seçimdeki sonuçlar David Cameron liderliğindeki Muhafazakar Parti'yi iktidara taşırken, İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) liderleri ortaya çıkan tablonun ardından istifa etti.

AA