Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Macro Advisory CEO'su: Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini gerçekçi bulmuyorum

Macro Advisory CEO'su: Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini gerçekçi bulmuyorum

Macro Advisory CEO'su Chris Weafer Avrupa'da yaşanan Ukrayna krizini Bloomberg HT ekranlarına yorumladı. Weafer Rusya'nın Ukrayna'da önceliğinin siyasi bir çözüm bulmak olduğunu, bunun gerçekleşmemesi halinde de ayrılıkçı bölgelerin güvene alınması dışında yeni bir toprak işgali gerçekleşmesinin gerçekçi olmadığını belirtti.

Giriş: 26 Ocak 2022, Çarşamba 18:21
Güncelleme: 26 Ocak 2022, Çarşamba 18:21

Bloomberg HT kanalına bağlanarak Rusya-Ukrayna krizini değerlendiren ve sorunun ne yöne evrilebileceğini yorumlayan Chris Weafer şu anda ayrılıkçıların elinde tuttuğu bölgeler haricinde bir askeri hareketlilik beklemediğini fakat Rusya'nın önceliğinin konuyu NATO'nun genişlemesini de içeren bir anlaşma ile siyasi olarak çözmek olacağını kaydetti.

Weafer konuşmasında, "Rus tarafı bu konularda samimi olarak siyasi bir şekilde NATO ve Ukrayna ile anlaşmak yapmayı tercih eder. Şayet görüşmeler başarısız olursa ya da istenenleri gerçekleştirmek mümkün olmazsa Rusya’nın muhtemel planının mevcut olan ayrılıkçı bölgeyi işgal etmek olacağını düşünüyorum. Ben Rusya ile yapılan herhangi bir görüşmede Ukrayna’nın başka bir bölgesinin işgalinin görüşüldüğünü sanmıyorum. İlk olarak şu ya da bu şekilde siyasi bir anlaşma yoluna gitmeye çalışırlar ki şu anda o yoldalar. Bu yapılamazsa Ukrayna’nın içindeki ayrılıkçı bölgeyi güvenli hale getirmeye çalışacaklardır. Şu anda Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin gerçekçi olmadığını düşünüyorum" dedi.

"Ruslar NATO'nun genişlemesine tepkili"

Bu sorunun Putin'in iç siyasete yönelik bir hareketi ya da bırakmak istediği bir miras gibi basit bir konu olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirten Weafer,"Bu durumun bahsedildiği gibi Putin’in mirasının ötesinde olduğunu söylemek gerekir. Dikkate alınması gereken 2 konu var. Bunlardan biri Ukrayna konusu, diğeriyse NATO’nun genişlemesi.

Rusların NATO’nun genişlemesine sinirli olduklarını söylemek mümkün çünkü Putin bu konuyu 2007’den beri dile getiriyor ve iki taraf arasında resmi bir anlaşma olması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde iki tarafın askeri bir kaza yaşamasının mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

Her ne kadar daha uzun süre görevde kalması mümkün olsa da Putin’in resmi görev süresinin sonuna yaklaşıyoruz ve Beyaz Saray’da Biden varken burada bir fırsat penceresi olduğunu düşünüyor. Bu pencerenin ara seçimlere gidilirken yavaş yavaş kapanacağını düşünüyor, dolayısıyla Putin anlaşma için doğru zamanın şu anda olduğunu düşünüyor.

Ukrayna’yı ayrı olarak ele alırsak, Donbas rejiminden bahsediyorum. Bu durumun Moskova bakış açısından çözülmesi gerekiyor çünkü çözülmemiş bir şekilde kalırsa tehlikeli bir hal alacak. 2023 yılında Ukrayna seçimleri de yapılacak. Dolayısıyla Moskova bu konuda bir ilerleme kaydederek seçimlerin bu konuyu da barındıran bir ulusal soruna dönüşmemesini istiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa için tek seçenek diyalog

Avrupa tarafında daha yumuşak ve uzlaşmacı bir tutum olduğuna dikkat çeken Weafer bunun başlıca nedeninin enerji bağımlılığı ve ticari ilişkiler olduğunu söyleyerek, "Avrupa tarafına gelirsek onların Washington’a kıyasla çok daha sakin bir yaklaşıma sahip olduklarını görüyoruz. ABD Kongresi Moskova ile ilgili çok olumsuz düşüncelere sahip, her zaman da böyle olmuştur ve net bir şekilde Putin’in de dahil olduğu kişi ve kurumlara yaptırım tehditlerini sürdürüyorlar. Avrupa’da biraz daha sakin bir ortam var.

Fransa’da Macron bu konuda diyaloğun gerekliliğinden bahsetti. Bugün Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna’nın katıldığı çok önemli bir görüşme vardı. Almanya’daki hükümete baktığımız zaman tehditler savurmada son derece isteksiz olduklarını gördük. Ukrayna’ya silah yollamayı bile reddettiler.

Çekirdek Avrupa’nın görüşüne baktığımız zaman siyasi diyaloğun devam etmesinin gerektiğini ve bunun dışındaki seçenekleri değerlendirmek istemiyorlar. Avrupa’nın enerji açısından Rusya’ya bağlı olduklarının farkındalar. Dolayısıyla bu konuyu diyalogla çözmekten başka bir yolu mümkün görmüyorlar" yorumunu yaptı.