Bloomberg HT Haberler Olimpiyatları istemek ya da istememek...
HABERLER

Olimpiyatları istemek ya da istememek...

  • Olimpiyatlara ev sahipliği yapma hakkını Tokyo elde ederken Türkiye'ye ise kocaman bir gündem kaldı, Burak Ünaldı da olimpiyatları "isteyenler" ile "istemeyenler"in görüşünü mercek altına aldı

Giriş: 10 Eylül 2013, Salı 11:17
Güncelleme: 10 Eylül 2013, Salı 11:17

7 Eylül Cumartesi akşamı Buenos Aires’de toplanan 125. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Genel Kurulu sonucunda 5. olimpiyat adaylık sürecimiz, aday kentlerden Tokyo’nun 2020 Olimpiyatları’nın ev sahibi seçilmesi ile son buldu. İstanbul ve Madrid bir sonraki yarışta buluşmak üzere eli boş geri döndü.

Ancak çokça tartışılan Olimpiyat ev sahipliği konusunda, başından beri “isteyenler” ve “istemeyenler” olarak iki temel kutup olduğunu söyleyebiliriz. Aksi görüşe kızmak ve hatta “Vatan hainliği” ile suçlamak yerine, önce ekonomik yönü ve sebepleriyle iki görüşü de yeterince anlamak gerekiyor.

Gelin iki görüşü de biraz irdeleyelim:

Olimpiyatlar, küresel spor ekonomisi piyasasının hiç şüphesiz en büyük ve en çok ses getiren organizasyonu. Gelmiş geçmiş en başarılı olimpiyat hazırlığı ve organizasyonu Londra 2012 olarak gösteriliyor. 13.4 milyar dolara mal olan ve zarar etmediği iddia edilen organizasyon, gerek düzeni, gerek şehrin tanıtımı ve beraberinde marka değerine yaptığı katkı, gerekse bütçesinin yönetimi ile gelmiş geçmiş en başarılı olimpiyat organizasyonu kabul ediliyor. Olimpiyat ev sahipliği konusunda olumlu görüşe sahip olanların -rasyonel olmayan duygusal sebeplerle isteyenler hariç- argümanı tam olarak Londra’nın başarısıyla destekleniyor. Yani iyi bir bütçe yönetimi ile olimpiyatlar hem ülke tanıtımına, hem şehirlerin marka değerlerine, hem yapılan altyapı yatırımları ile ülke ekonomisine uzun vadeli fayda sağlar bu görüşe göre.