Advertisement

İRFAN DONAT

Bugünkü Resmi Gazete’de tarım sektörünü yakından ilgilendiren bir tebliğ yayınlandı.

Tebliğe göre Tarım ve Orman Bakanlığı, gerektiğinde patates, domates, kuru soğan ve sarımsak, fasulye, patlıcan, sivri biber, zeytinler, kırmızı mercimek, portakal, mandarin, limon, karpuz, elma, zeytinyağı ve fraksiyonları, kümes hayvanlarının etleri ve sakatatları, yumurta ve tereyağı ihracatında dönemsel düzenleme yapmaya yetkili kılındı.

Bugün itibarıyla başlayan uygulama 31 Aralık'a kadar devam edecek.

Söz konusu tebliğ, sektör paydaşlarınca tarım ürünlerine ihracat yasağı ya da kısıtlaması getirilebileceği şeklinde yorumlandı ve kaygı ile karşılandı.

"KISITLAMA BEKLEMİYORUM, ZATEN OLMAMASI GEREKİR"

Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Nejdat Sin, tarımsal ürünler arasında yaş meyve ve sebze kategorisinde işleyişin çok farklı ve zor olduğunu belirterek, tebliğ sonrası ihrata yönelik herhangi bir kısıtlama ya da yasak beklemediğini söyledi.

Bloomberg HT'ye konuşan Sin, "Yaş meyve ve sebze sektöründe tedarikte devamlılık esastır ve çok önemlidir. Bir pazardan çıktığınız zaman o pazarı hemen dolduracak çok sayıda ülke ve şirketler vardır. Elimizdeki pazarları kolay elde etmedik. Yaş meyve sebze ihracatında herhangi bir kısıtlama ya da yasaklama beklemiyorum ve olmaması gerekir diye düşünüyorum. Tüketicimiz tabiki öncelikli ama sorunun çözümü ihracat kısıtlaması ya da yasaklama değil" dedi.

"YASAKLAR İHRACATI %50 DARALTIR"

İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu da konu ile ilgili Bloomberg HT'ye açıklama yaptı. Mutlu, "Eğer, ihracata yönelik yasaklar gelirse ihracatçılar önümüzdeki 2 sene yüzde 50 küçülür. Beyaz yaka yüzde 50 işten çıkar. Sezonluk çalışan kesim ve paketleme aynı oranda yüzde 50 düşer. İhracatçı da önüne bakmak zorunda ve önünü görek istiyor. Kaybedilen pazarları tekrardan elde etmemiz imkansız. Dünyada ticaret bu kadar rekabetçi hale gelmişken ve Türkiye çok iyi bir ivme kazanmışken, 55 milyon yaş meyve ve sebze üretimimizin 5 milyon tonu ihraç ediliyor. Bu 5 milyon mu ülkeyi düzene sokacak?" dedi.

"FİYATLARDAKİ ARTIŞIN SORUMLUSU İHRACATÇILAR DEĞİL"

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Senih Yazgan ise karar ilişkin olarak Bloomberg HT'ye, "Bunun temel nedeni, tarım ürünlerindeki fiyat artışlarına ihracat gerekçe gösteriliyor. Oysaki tarım ürünlerinin fiyat artışlarındaki en temel sorun mazot, gübre, zirai ilaç gibi temel girdilerdeki fiyat artışları... Sorunun temel çözümü ihracatın önünün kesilmesi değil, tam tersine ihracatın teşvik edilerek üreticinin bu işi kârlı yapabilmesini ve belli bir kazanç elde etmesini sağlamak... İç piyasaya yönelik de daha uygun fiyatlarla tüketiciye sunabilmek adına tarımsal girdi fiyatlarında belli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Mesele ne yapılabilir? Örneğin Çin'de, Rusya'da ÜRE fiyatlarının ton başına Türkiye'ye teslim fiyatının 600 dolar civarında olduğu görülüyor. Biz de ise bu fiyatlandırmanın 1,200 dolar civarında olduğu görülüyor. Mazot fiyatları, tarımsal ilaçlar inanılmaz derecede yükseldi. Bunlar da ister istemez ürün fiyatlarına yansıyor" açıklamasında bulundu.

Söz konusu ortamda sorumlu olarak ihracatçıların gösterilmesinden rahatsızlık duyduklarını ifade eden Yazgan, "Türkiye, 55 milyon ton yaş meyve ve sebze üretiyor. Bunun 5 milyon tonunu ihraç ediyoruz. O zaman geri kalan 50 milyon tonu nasıl regüle edebiliriz? 5 milyon tonluk ihracatın engellenmesi ile 50 milyon tonun fiyatlandırma politikasını nasıl düzenleyebiliriz? Ülkede siyasetin kendi sorumlulukları ve yükümlülükleri çevrevesinde yapılması gerekenler yerine ihraçatçı ya da diğer faktörler ve kesimler sebep olarak gösteriliyor. Sorunun temeli de zaten burada yatıyor" diye konuştu.

"ÜRETİCİLER SERALARINI SÖKEBİLİR"

Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Başkan Yardımcısı Berdan Ber ise tarım ürünleri fiyatlarındaki artışı yönelik son dönemdeki ana sebebin soğuk ve ağır geçen mevsim şartları olduğunu söyledi.

Berdan Ber, "Bugünlerde ürünlerin fiyat artışının en önemli sebebi gece soğuklarından ötürü küçük ölçekli (%80 üretimin potansiyeli) üreticilerin geceleri soba yakması ve gündüzleri az ürün toplayabilmesidir. Asıl ürün arz sorunu Şubat ortasından sonra son 15 gündeki soğuklarda çiçekte olan üşümelerden kaynaklı yetişememeyle görülecektir. Bu sorun nisan başı itibariyle çözülecektir. Lakin biberde yapılacak bir ihracat kısıtlaması, bin bir zorlukla oluşturulan AB pazarlarını Fas gibi ülkelere kaptırarak Nisan ayında biber arzının artmasıyla üreticilerin seralarını sökmesine kadar gidecektir. Kaldıki hali hazırda ihracat alacaklarını tahsilde zorluk yaşayan bazı ihracatçılarımız da ürün yapamayınca geçici de olsa çok büyük darbeler alacak bir daha ayağa kalkamayacaktır.
Sivri biber gibi önemli bir taşıyıcı kaleme yapılacak bir müdahale yüzbinleri etkileyecek bir krize dönüşecektir" yorumunda bulundu.