Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal yılın son enflasyon raporunu açıkladı.

Uysal enflasyondaki düşüş eğilimiyle ekonomide kademeli toparlanmanın süreceğini belirtti. Enflasyon görümnümünde iyileşmenin devam ettiğini belirten Uysal önceki yıldan gelen yüksek baz etkisi, pasaral sıkılık düzeyi, iç talep koşulları, ılımlı döviz kuru ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin enflasyondaki düşüşe katkı verdiğini söyledi. 

Uysal enflasyondaki iyileşmeye bağlı olarak Temmuz, Eylül ve Ekim aylarında parasal duruşun sıkılığını azaltmaya karar verdiklerini bildirdi.

"ENFLASYONDA ANA EĞİLİM AŞAĞI YÖNLÜ"

Uysal tüketici enflasyonunun Ekim'de de tek hanede kalacağını, yılın son iki ayında ise ters baz etkisiyle bir miktar yükseleceğini bildirdi.

Enflasyonda ana eğilimin aşağı yönlü olduğunu, mevcut politika duruşunun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla büyük ölçüde uyumlu olduğunu belirten Uysal "Geldiğimiz noktada gevşeme yönündeki alanın önemli bir bölümünü kullandığımızı, atılacak  ilave adımların zamanlaması ve boyutunu enflasyon görünümüne ve veri akışına göre şekillendireceğimizi vurgulamak isterim" diye konuştu.

Küresel ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlikler ve jeopolitik gelişmelere bağlı olarak geçen dönemde Türkiye’nin risk priminin dalgalı bir seyir izlediğini anlatan Uysal, "Bu durum ülkeye yönelik portföy akımlarına da yansıdı. Öte yandan, TCMB politika faizindeki indirimlerin yanı sıra enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki düşüş ile bankacılık sektörü likiditesindeki iyileşmeye bağlı olarak kredi ve mevduat faizleri belirgin oranda gerilerken, kredi büyümesi arz ve talep kaynaklı olarak hız kazandı." değerlendirmesinde bulundu.

Uysal, mevcut rapor döneminde, enflasyon beklentilerindeki düşüşle uyumlu şekilde uzun vadeli tahvil faizlerindeki gerileme eğiliminin devam ettiğine işaret ederek, "Para politikasındaki temkinli duruş, Döviz kurunun istikrarlı seyretmesi ve enflasyondaki düşüşün tahminlerden de olumlu şekilde devam etmesinin, bu gelişmede belirleyici olduğunu değerlendiriyoruz." dedi.

"YATIRIMLAR ZAYIF SEYREDİYOR"

İktisadi faaliyetin, 2019 yılı ikinci çeyreğinde ılımlı bir toparlanma kaydettiğini ve üçüncü çeyrekte de bu eğilimin devam ettiğini belirten Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sektörel yayılımdaki iyileşmenin sürmesine karşın yatırımlar zayıf seyrini koruyor. Net ihracatın büyümeye katkısının önümüzdeki dönemde azalarak da olsa devam edeceğini öngörüyoruz. Bu gelişmelere bağlı olarak enflasyondaki düşüş eğilimi ve finansal koşullardaki iyileşmeyle birlikte ekonomideki kademeli toparlanmanın süreceğini tahmin ediyoruz. Diğer taraftan, enflasyon görünümündeki iyileşme devam ediyor. Tüketici enflasyonu yılın üçüncü çeyreğinde 6,5 puan düşerek yüzde 9,3’e geriledi. Bir önceki yıldan gelen yüksek baz etkisinin yanı sıra parasal sıkılık düzeyi, iç talep koşulları, ılımlı seyreden döviz kuru ve emtia fiyatları ile enflasyon beklentilerindeki iyileşme enflasyondaki düşüşe katkı verdi."

Enflasyon görünümünde süregelen iyileşmeye bağlı olarak, temmuz, eylül ve ekim aylarındaki PPK toplantılarında parasal duruşun sıkılığını azaltmaya karar verdiklerini ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 14’e indirdiklerini anımsatan Uysal, "Sistemin fonlama ihtiyacı, reeskont kredileri, TCMB’nin döviz karşılığı TL swap işlemleri ve Hazine’nin piyasa ile gerçekleştirdiği TL karşılığı işlemler sonucu, bir önceki rapor dönemine göre, belirgin ölçüde azaldı. Açık piyasa işlemleri fonlaması büyük ölçüde bir hafta vadeli repo ihaleleri kanalıyla yapıldı ve sınırlı düzeyde Piyasa Yapıcı repo kullanımı gerçekleşti. Piyasa Yapıcı bankalara kullandırılan likidite imkânının da etkisiyle BIST gecelik repo faizleri politika faizinin bir miktar altında oluşmakta." şeklinde konuştu.

Uysal, faiz indirimlerinin kısa vadeli kur takası getirilerini aşağı çekerken, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de katkısıyla orta ve uzun vadeli getirilerin gerilediğini ifade ederek, Türk lirasının ima edilen oynaklığı ekim ayında jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dalgalı, yılın üçüncü çeyreğinde yataya yakın seyrettiğini söyledi.

Faiz indirimlerinin, enflasyon beklentilerindeki düşüş ve bankacılık sektörü likiditesindeki iyileşmenin etkisiyle kredi ve mevduat faizlerinin belirgin oranda gerilediğine dikkati çeken Uysal, "Finansman koşullarındaki iyileşme ve iç talepteki toparlanmaya bağlı olarak kredi talebindeki artışla tüketici kredileri ağustos itibarıyla önemli bir ivme kazandı. Tüketici kredilerine kıyasla daha ılımlı olmak üzere ticari kredilerde de artış gözlemeye başladık." diye konuştu.

YIL SONU ENFLASYON TAHMİNİ DÜŞÜRÜLDÜ

Merkez Bankası 2019 yıl sonu tahminlerini de % 13.9'dan % 12'ye düşürdü. Uysal "Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla 2019 sonunda yüzde 11,2 ile yüzde 12,8 aralığında (orta noktası yüzde 12), 2020 sonunda ise yüzde 5,3 ile yüzde 11,1 aralığında (orta noktası yüzde 8,2) gerçekleşeceği öngörülmektedir." ifadesini kullandı.

"ARAÇ SETİNİ ETKİN ŞEKİLDE KULLANDIK"

Son dönemde zorunlu karşılıklar başta olmak üzere ellerindeki araç setini etkin bir şekilde kullanarak finansal istikrarı ve para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyen adımlar attıklarını dile getiren Uysal, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu adımların, ekonominin orta ve uzun vadede sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme patikasına yönlendirilebilmesine katkı sağlayacağını ve böylelikle fiyat istikrarını destekleyeceğini öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde krediler ve iktisadi faaliyette öngörülen ılımlı toparlanmanın, iç ve dış makro dengeler açısından elde edilen kazanımların devamını sağlayacak ekonomik çerçeveyle uyumlu olduğunu değerlendiriyoruz."

"DOLARİZASYONDA CİDDİ ÇÖZÜLME YOK"

Uysal dolarizasyon tarafında son dönemde yurt içi yerleşiklerin tercihini TL'den yana yapmaya başladıklarını belirterek "Son dönemdeki mevduat büyümesi TL ağırlıklı. Dolarizasyonda çok ciddi bir çözülme yok, yatay bir seyre girdi ama yeni mevduat artışlarının ağırlıklı TL tarafında olduğunu gözlemliyoruz." diye konuştu.

Uysal YEP hedeflerinin ulaşılabilir olduğunu, kendi hedefleriyle de çelişmediğini söyledi.

"DAHA HOMOJEN KREDİ BÜYÜMESİ BEKLİYORUZ"

Uysal kamu bankalarının ilk etapta kredi kullanımında diğer bankalara göre pozitif ayrıştığını belirterek "Bu da son dönemdeki kur ve faiz şokunun etkilerini yumuşatıcı etki yarattı. Öncü kamu olmak üzere özel bankalar da şimdi rekabetçi olmaya başladı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde daha homojen kredi büyümesi bekliyoruz" dedi.

ZORUNLU KARŞILIKLAR

Uysal, yabancı para zorunlu karşılıklarda son dönemde bir miktar artış yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Özellikle tabii bu adımların bir miktar dolarizasyon ve yurt içi yerleşiklerin portföy tercihlerini bir miktar etkilemesi ve yabancı para mevduat fiyatlamasını da etkileyebilmesi açısından bir makro ihtiyati bir adım olarak görüyoruz. Bununla birlikte TL zorunlu karşılıklarda son dönemde bir kredi büyümesiyle ilişkilendirilen bir çerçeve belirlemiştik. Burada da belli bir bant içerisine yani makul büyüme hedefiyle uyumlu bir kredi büyümesine ulaşabilmek açısından kredi büyümesinde belli bir bant içinde olan bankalara düşük zorunlu karşılık ve bu zorunlu karşılıklara da daha yüksek oranda faiz ödeme uygulamasına geçmiştik. Bunun da olumlu etkilerini görmeye başladık. Önümüzdeki dönemde zorunlu karşılıkları etkin bir araç olarak kullanmaya devam edebiliriz."

"DİJİTAL PARA GELİŞMELERİNİ YAKINDAN İZLİYORUZ"

Uysal merkez bankasının dijital paralar konusundaki çalışmalarına yönelik soruya ilişkin ise "Aslında bu konular daha çok Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) kapsamında yakın takip edilen konular. Özellikle burada Bitcoin tarzı para birimlerinin aslında arkasında bir para otoritesi olmayan yapılar olduğunu ve bunlarla ilgili de daha önce FİKKO kapsamında bazı uyarıların yapıldığını hatırlatmam gerekir. Ama 'merkez bankası sayısal parası' dediğimiz zaman bu tamamen farklı bir konu. Bunun da şu anda aslında ortaya çıkmış bir örneği yok. Biz de merkez bankası olarak bu konudaki gelişmeleri yakından takip ettiğimizi söyleyebilirim." şeklinde cevap verdi.

Merkez Bankasının rezervlerinin sık sık gündeme geldiğini anlatan Uysal, "Bizim ana politika olarak rezervleri artırma stratejimizde herhangi bir değişiklik yok. Son dönemde rezervlerde toparlanma görüyoruz." dedi.

MAKUL REEL FAİZ

Makul reel faiz konusunda bir bant telaffuz etmek istemediklerini dile getiren Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genelde de zaten birçok merkez bankası da bunu çok tercih etmiyor. Biz makul reel faize bakarken hangi göstergeleri dikkate aldığımızı daha önce bahsetmiştik. Özellikle enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak bir duruş, benzer ülkelerin reel politika faizleri, göreli risk primleri, bununla birlikte kredilerdeki iç ve dış dengeyi sağlayacak ve aynı zamanda yine yurt içi yerleşiklerin portföy tercihlerini ve bizim reel faizleri belirleme noktasında dikkate aldığımız unsurlar.

Son attığımız adımda sadece baz etkisi değil, enflasyonun ana eğilimindeki aşağıya geliş, TL'deki istikrarın desteklediği durum, beklentilerdeki ve fiyatlama davranışlarındaki iyileşme de kararlarımızı almada etkili oldu. Yani enflasyondaki son dönemde yaşanan iyileşme sadece baz etkisinden kaynaklandığını söylemek bence eksik olur....Önümüzdeki dönemde enflasyondaki gelişime göre kararlarımızı şekillendireceğiz. Yani olası enflasyonda her iki yönde de değişebilecek duruma göre para politikası da veri odaklı ve ortak akla dayanan bir yaklaşımla kararlarını şekillendirecek. Bu konuda herhangi bir tereddüt yok."