Haftalık yorum
Geçen haftanın ekonomik verileri ile küresel toparlama sürecinde iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz. Olumlu ABD verilerinin yanı sıra geçtiğimiz Ocak ayı sonuna kadar devam eden mali uçurum fiyaskosu ardından önümüzdeki birkaç hafta içinde uzlaşma haberleri daha da olumlu bir etki yapabilir. Bu gelişmelerin borsalara etkisi açık, Dow Jones ve S&P 500 gibi endeksler 2007 yılından bu yana en yüksek seviyesine tırmanırken petrol ve birçok emtia fiyatlarına da yükselme şeklinde yansıdı. Ama bu iyimserlik ABD doları, Japon Yeni, altın ve gümüş gibi güven (risk-off) enstrümanlarda talebin azalması olarak gözleniyor. Bazı ekonomistler ABD’de artan vergi oranlarının olumsuz etkisini öne çıkarırken diğerleri Washington’da uzlaşma beklentilerinin daha etkili olacağını söylüyorlar. Öte yanda Avrupa Birliği bölgesinde zayıf toparlanmanın biraz daha hız kazanması dile getirilirken borç krizi cephesinde endişelerin daha seyrek manşet olması gerçek bir toparlanmaya doğru bullish beklentileri besliyor. Henüz net olmamakla birlikte küresel ekonomi sakin sulara doğru biraz daha güven verici görünüyor.
30 yıllık ABD tahvilleri
Makro ekonomik ufuk tahvil fiyatlarını zorluyor.
Fed’in tahvil satın alma eğilimi azalıyor.
Teknik resimde aşağı yönlü tercihler artıyor.
Makro ekonomik beklentilerdeki iyimserliğe rağmen geçen hafta 30 yıllık Mart vadeli ABD tahvil fiyatının (ZBH3) Ocak ayı dip seviyesinden (143-17) toparlayabilmesinin oldukça etkileyici olduğu söylenebilir. Ancak son iki seans içinde ciddi bir temizlik yapılarak 3.5 ayın en düşük seviyesine geriledi. Açıkça, ABD’de ekonomik iyileşme süreci tahvil fiyatına baskı yapıyor (faizleri yükseliyor). Nitekim son ekonomik verilerde ABD’de iş başvuruları beş yılın en düşük seviyesine gerilerken hisse senedi endekslerinin beş yılın zirvesine yükselmesi, konut sektöründe iyileşme, Avrupa Birliği’nde borç krizi yönetimine güvenin artması, Çin üretim rakamları vs. tahvil fiyatlarında göreceli bir zayıflamaya sebep oluyor. Şimdilik doğrudan ayıların (bear) kontrolüne geçen bu piyasada yeni dipler görülebilir. Ancak öncesinde, 146-14/143-08 konsolide aralığının dip seviyelerinde destek arayan 10 ve 30 yıllık tahviller (ZNH3 @ 131-14 ve ZBH3 @ 144-02) kısa süreli tepki alışlarına maruz kalabililer. 30 yıllıklarda 145-08 seviyesi risk/getiri etkinliği açısından trader’ların gözlediği düzeltme seviyesi olarak görülüyor. Bu tür kısa süreli bir toparlama ardından 2012 Eylül dibi olan 143-08 anlamlı ilk destek seviyesi. Ocak ayı tarım dışı istihdam rakamları kolayca bu piyasayı baskı altına alıp Mayıs 2012 dip seviyelerine kadar taşıyabilir.
S&P 500
Küresel piyasalar 2013’e girerken ABD mali uçurumu, Çin ekonomik büyüme görünümü ve nispeten daha az endişe veren Avrupa Birliği borç krizi gibi makro ekonomik verilere odaklanmıştı. Bugünlerde ise dominant finansal yönlendirici olarak önde gelen ABD şirketlerinin son çeyrek bilanço açıklamaları öne çıkıyor. Elbette bilanço sezonu S&P 500 ve diğer ABD borsalarını etkiler diye düşünmek gerek ama ABD bilanço sezonu küresel piyasalar içinde etkili olacaktır. Geçen hafta Apple’ın sarsıntısı yaşanmasına rağmen fazla olumsuzluk yaratmadı. Olumsuz bilançosu risk alma eğilimini biraz azaltmakla birlikte önde gelen şirketlerin büyük çoğunluğu piyasa beklentileri ötesinde bilanço açıklıyor. Tabi bu veriler ile dolara güven talebi azalıyor. Önümüzdeki birkaç hafta içinde lider şirketlerden sürpriz bir olumsuzluk açıklanmaz ise küresel risk alma eğilimi devam eder.
ALTIN
1700 dolar seviyesini aşamayan altın fiyatı geçen hafta satış baskısı ile 200 günlük hareketli ortalaması (1668 dolar) altında kapattı. Makro ekonomik iyimserlik güven aracı olarak dolar, yen, altın, gümüş gibi enstrümanların talebini azaltıyor. Avrupa Birliği’nde azalan endişeler, ABD’de borç tavanı iyimserliği Çin üretimi vs. bilindiği gibi risk alma iştahını artırarak piyasaları olumlu etkilerken altın fiyatını baskı altında tutuyor. Bu baskı önümüzdeki günlerde altın fiyatının önemli destek seviyesini test etmesine de yol açabilir. Altın fiyatında önemli yön tayini 1630-1700 aralığını kırılması ile belirlenecektir. Sanırım bu süreç öncesi ve sonrasında iki önemli gelişme takip edilmelidir.
1-) Altın yatırım fonları yada borsa yatırım fonlarında (SPDR Gold Trust ETF) faaliyetlerin yakın takibe alınması gerekir. Sürekli zirvede dolanan bu fonlarda biraz satış baskısı oluşmaya başladı. Geçen hafta 4.2 ton altın satıldı! Bu tür fonlar likit olmasına rağmen uzun vadeli yatırımcılar için caziptir. Kısa dönem dalgalanmalar ve manipülasyonlardan pek etkilenmezler.
2-) Henüz açıkça ilan edilmese de görülür şekilde döviz savaşları devam ediyor. Bilindiği gibi gelişmiş ülkeler ekonomik büyüme ve ihracat avantajı için para birimlerini dolara karşı düşürme yarışındalar. Japonya’da Yen iki ay içinde % 11 değer kaybetti. Bu savaşta doların değerlenmesi altın ve emtia fiyatlarını olumsuz etkiler.
Teknik Analiz
Geçen hafta 1700 seviyesinin öneminin arttığını ifade etmiş, hem psikolojik önemli bir seviye olarak 1700 dolar üzerinde işlem görülmesi kararsız yatırımcıları piyasaya çekebileceğini ifade etmiştim. Aşamadı ve ve önemli bir direnç olarak engel olmaya devam ediyor. Altın birkaç haftadır yatay seyir içinde sakin işlem görüyor. Dirençlere doğru yükselip iyi göründüğünde satıcılar yükleniyor. Destek seviyelerine gerilediğinde alıcılar öne çıkıyor. Tam anlamı ile yatay oldukça keyifsiz bir süreç, tabi ‘swing trader’lar hariç. 1630-1700 aralığındaki yatay sürecin kırılması heyecan getirecektir.
01/22/2013 haftalık COT raporunda fonların 6781 kontrat, rapor edilmeyen küçük spekülatörlerin 4056 kontrat uzun pozisyon ilave etmelerine karşı risk yönetim amaçlı ticari faaliyetlerde 10873 kısa pozisyon ilave edilmiş.