Bloomberght

Haftaya bakış

Giriş: 10 Haziran 2013, Pazartesi 12:08
Güncelleme: 10 Haziran 2013, Pazartesi 12:20

Mayıs ayı tarım dışı istihdam rakamları beklentilerden biraz daha iyi olmakla birlikte FED’in varlık satın alma programını frenlemek için yeterli değildi. Ancak, tahvil piyasalarındaki tepkiye bakılırsa yavaş ve kademeli bir şekilde toparlayan ekonominin nihayet FED’in kolay para politikasında frene basacağını satın almaya başladığı söylenebilir. Bir çok ekonomist ve analist, küresel ekonomi yönetiminin enflasyon endişesinde çok deflasyon riski ile hesaplaşmanın önemli olduğunu, dolayısıyla FED’in politika değişimini fazla önemsemediklerini ifade ediyorlar. Nitekim, FED’in kendisi bile erken (prematüre) frene basmanın tekrar durgunluğa (resesyon’a) yol açacağı ve bu riskin enflasyon endişesinden daha fazla olduğunu düşünüyor.

Emtia piyasalarına bakılırsa kıymetli metallerde sert düşüş, tahıl ve enerji fiyatlarında potansiyel düşme riski genel olarak emtia fiyatlarını zayıf göstermekle birlikte, doların zayıf seyri emtialardaki düşme riskini azaltıyor. Önümüzdeki haftalarda emtia fiyatlarında kendi temel verilerinin öne çıktığı bir fiyat hareketi görülebilir. Dolardaki düşüşün daha derin olması gümüş, bakır, kahve gibi emtialarda satın alma fırsatı yaratırken platin, altın ve petrol gibi emtialarda satış için imkan yaratır.

ndcjlns

Mayıs ayının ilk günlerinde güvenli bir şekilde 100.00 seviyesinin üstüne çıkan Japon Yeni 22 Mayıs’ta dolara karşı son 4.5 yılın en düşük seviyesine geriledikten sonra kayda değer bir toparlanma çabası ile güniçi 95.00 seviyesine kadar toparladı. Japon Yen’inin özellikle dolar karşısında toparlaması hem uzun vadeli kısa pozisyonların kar realizasyonu hem de “carry trade” işlemlerinin çözülmesinden kaynaklanıyor. Japon Yen’in deki bu faaliyetlerin tetikleyicisi, özü olarak hisse senedi borsalarındaki sert, düzeltme, geri çekilmeler gösterilebilir. Nitekim Nikkei 225 hisse senedi endeksi 22 Mayıs zirvesinden ara sıra %3’ü aşan günlük düşüşler ile %20 gerilerken 10 yıllık tahvillerde (JGB10 index) faiz oranları 0.856’ya yükseldi.

Dolayısı ile Japon Yen’inde müthiş bir kaliteye kaçış hareketi görülüyor. Ancak, hem 10 yıllık tahvil oranlarında (JGB10 index) yükseliş hem Japon hisse senetleri piyasasında (nikkei 225) gerileme uzun vadeli fenomen olarak görülmüyor. Nikkei endeksinde ve tahvil piyasasında bir miktar istikrar gözlenmeye başlanırsa Japon Yen’inin kaliteye güven talebi derhal azalır ve Yen’in Dolar karşısında uzun vadeli düşme trendi tekrar başlar.

USD-JPY paritesine uzun vade yaklaşım paritenin önemli bir dönemeçte olduğunu gösteriyor. 10 yıl içinde sık sık önemli destek görevi üstlenen 100 seviyesi kırıldıktan sonra şimdi direnç görevi üstlendi ama yukarıda bahsettiğim gibi hisse senetleri ve tahvil piyasalarında sakinleşme ile Yen’in güven aracı özelliği arka plana itilip dolar karşında değer kaybetmeye devam edecektir.

Kısa vadeli teknik analiz açısından parite zorlu bir hafta geçirdi.Önceki haftanın dibini kırmakla sert satışlar tetiklendi ve 95 seviyesine kadar geriledi. Ancak, dip seviyesinden 241 pips toparlayan USDJPY paritesinde yatırımcılar herhalde Japon Merkez Bankasının (BoJ) müdahale endişesini öne çıkardılar.

Strateji. FX yada OTC piyasalarında USDJPY paritesinde yukarı yönlü stratejiler tasarlanabilir ama (organize, listed IMM borsası) vadeli borsalarda “Bear Call Spread” denilen (kredili dikey spred) düşük riskli bir strateji olarak görünüyor. Bunun için Temmuz vadeli 109.00 alım (Call) opsiyonu satın alınırken aynı vadeli 107.00 alım (Call) opsiyonu satılarak kredili spread yapılabilir.

ALTIN (COMEX)

Tarım dışı istihdam rakamları ardından FED’in varlık alım programında kısıntıya gidileceği beklentisi ile kıymetli metaller sert şekilde değer kaybettiler. Eski FED başkanı Alan Greenspan’in ultra süper kolay para politikasının tamamen sonlandırılması yönündeki açıklamaları da etkili oldu. Altın borsa fonlarında (ETF) düşüş devam ediyor ama yatırım fonları ve diğer büyük spekülatörlerin geçen hafta uzun pozisyonları dramatik bir şekilde artırmaları altın fiyatının bu seviyelerde cazip olduğunu ima ediyor.

Altın fiyatında baskı, elbette FED’in kolay para politikasında (QE) sona yaklaşması yanında altının güven özelliğinin de arka plana itilmesi gösteriliyor. Ancak bunların olumsuz etkisi ötesinde Hindistan’da altın fiyatını olumsuz etkileyen gelişmeler var. Hindistan’da geçen hafta altın ithalatı, spot piyasada altın değerinin ucuzlaması ile birlikte yükseldi. Sadece Mayıs ayında ithal edilen 162 ton altın üç aylık birinci çeyrekteki 215 ton altın ile kıyasalandığında fiziki talebin artmakta olduğunu gösteriyor.

Hindistan’ın resmi altın rezervleri 557.7 ton olarak gösterilirken özel sahiplilik ya da yastık altı altın miktarının 15-20 bin ton olduğu söyleniyor. Tek başına Hindistan küresel altın tüketiminin dörtte birini üstleniyor. Anlaşıldığı kadarı ile spot altındaki bu talep artışı Hindistan’da hem hükümeti hem Merkez Bankası’nı bütçe açığını daraltmak üzere harekete geçirdi. Mücevherat sektöründe “konsinye” yerine nakit zorunluluğu getiriliyor. Hindistan’da maliye bakanlığı bu yıl ithalat vergisinin ikinci kez artırarak %8 e yükseltti.

Dahası Merkez Bankası’nın (RBI) Ticari bankalara perakende satış kısıtlaması getirdiği de söylentiler arasında. Dünyanın en fazla altın tüketen ve kültüründe kazılı değeri olan altın sahipliliğine Hindistan hükümetinin alışılmadık engeller koyması fiyatı olumsuz etkiliyor.

Teknik olarak; Nisan dip seviyesinden bu yana altın grafiği konsolidasyon üçgeni şeklinde gelişiyor. Üçgen formasyonları genel olarak trend yönünde (continuation) konsolidasyon süreci olarak algılanır. Eğer FED’in varlık alımını azaltma beklentisi öne çıkarsa, güçlü dolar ve zayıf altın işlemleri yoğunlaşır. Altın yatırımcıları kısa dönem satış baskısına hazırlıklı olmalılar. Ancak, doların (82.50 cıvarında) düzeltme süreci derinleşirse altın piyasasında boğalar direksiyona geçer.

Uzun dönem altın seyri için yatırımcıların kısa dönem potansiyel geri çekilmelere hazırlıklı olması ve zayıf uzun pozisyonların elenmesini beklemeleri gerekir.

Son takas raporunda fonların aylardır süren boşaltma eğilimi yerini satın alma faaliyetlerine bırakmış görünüyor.

PETROL(NYMEX-ICE)

Cuma günü açıklanan istihdam raporunun piyasa beklentilerinden iyi açıklanması petrol talebi için iyi bir veri olarak görüldü. Raporla birlikte S&P500, Dow Jones gibi endekslerin sert çıkışları da petrol fiyatına destek verdi. Doların zayıf seyri ve diğer iyi ekonomik veriler de cabası. Şimdilik, ABD’de toplam rafine petrol tüketiminin arttığı ve stokların tarihi yüksek seviyeden gerilediği bir ortamda ekonomide iyileşme beklentileri petrol fiyatlarında tekrar üst banda doğru hareketi tetikledi. Uzun süredir 8-10 dolar/varil aralığı içinde inişli çıkışlı hareket eden petrol fiyatlarında kısa vadeli yön tayini herhalde bu aralığın aşağı yada yukarı yönde kırılması ile belirlenecektir. Teknik olarak bu değerlendirmelere aşağıda değineceğim. Ancak, ham petrol ve rafine ürünleri son beş yıl içerisinde dramatik bir değişime aday nadir emtialardan biri haline geldi. Uluslararası Enerji Ajansı (EIA) 24 Mayıs tarihli son raporunda ABD ham petrol stoklarının 1931 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını açıklamıştı. Aşırı stokların ardındaki temel neden “Horizantal Fracking” denilen yeni teknoloji ile daha önce elde edilmesi mümkün olmayan, ulaşılamayan kaya gazı üretimine geçilmesidir. ABD kendi başına günde 7 milyon varil üzerinde ham petrol üretebiliyor ve bu üretim artık ithalatından fazla. ABD ithalatı aşırı ölçüde azalmakla birlikte Kanada halen önde gelen ithalatçı ülke olmaya devam ediyor. Ama Orta Doğu ülkelerinde, daralan ABD ihracatı bu ülkelerde gelir sıkıntısı yaratıyor.

Örneğin, Nijerya 2008’de günde 1.174 milyon varil ihraç ederken 2013 Mart ayında 376.000 varile geriledi. Cezayir ve Angola’nın ABD ihracatı da aynı zaman aralığında %70 daralırken, yüksek sülfür içeren Kolombiya ve Kuveyt petrol ihracatı biraz artmış görünüyor.

Teknik olarak, WTI petrol 92-97 dolar/varil iki aylık konsolidasyon aralığının zirvesini zorluyor. Geçen hafta pozitif verileri ardına alan petrol fiyatı bu ivmesi ile 100 dolar/varil seviyesini zorlayabilir ama ancak 100 dolar/varil üzerinde kapanış bullish resmi oluşturur.

Brent petrolde benzer şekilde 100-104 dolar/varil konsolidasyon aralığının üstünü zorluyor. 100 dolar/varil üzerinde işlem olmadıkça yükselme trendi kalıcı olmaz ve konsolidasyon aralığına geri döner.