Advertisement

Dünyanın bilinen en eski bankası 1624 yılında İtalya’da kurulmuş. Yani iki sene sonra dünya Bankacılık tarihi 400 yaşını kutlayacak. Fintek (fintech) olarak adlandırdığımız finansal teknoloji şirketleri ise neredeyse 10 yaşında.

Böylesine köklü ve büyük bir sektör ile genç fintek şirketleri arasında dünya genelinde büyük bir belirsizlik yaşanıyor. Bankacılık sektörüne yeni bir rakip doğmuş gibi algılanıyor, anlatılıyor. Bana göre finteklerle birlikte gelen değişim yeni bir rekabeti değil finans sektöründen büyük beklentileri ifade ediyor.

Artık tüm ülkeler finansal erişilebilirliğin dünya genelinde yayılmasını, hızlanmasını ve kolaylaşmasını istiyor. Bankalar bu konuda yeterince iyi olduklarını düşünüyorlar. Fintek şirketleri ise her şeyin daha hızlı, daha kolay, üstelik ekonomik olabileceğini anlatıyorlar.

Bankalar özellikle son yıllarda dijitalleşmeyi ve teknolojiyi, değişimin ve dönüşümün önemli bir anahtarı olarak değil sadece kanal yönetimi olarak gördüler. Fakat fintek şirketleri bu süreçte tüketicilere daha yakın ve daha odaklı olarak çalıştılar. Daha çevik ve ekonomik hizmetler üreterek ürün ve hizmetlerinde yaratıcı olmayı başardılar.

Hepimiz aynı gemideyiz!

Bankalar ve fintekler bir araya geldiklerinde çok başarılı işlere imza atacak olmasına rağmen bugüne kadar beklenen iş birliği ortamı oluşmadı. Aslında her iki tarafın da niyeti, birlikte hareket etmek. Ancak şirket kültürleri, risk algıları, iş yapış hızları ve büyüme beklentileri çok farklı. Bankalar okyanusta hareket eden dev gemiler, fintekler nehirde, gölde, denizde ve hatta karada bile hareket etmek isteyen hızlı, yeni araçlar gibiler.

Tüm bu köklü farklar nedeniyle bugüne kadar örnek iş birliği haberleri almasak da son gelişmeler olumlu. Artık hem dünya devi bankaların hem yerel bankaların yönetim kurulu odalarında “finteklerle nasıl iş birliği yaparız” konusu tartışılıyor. Aynı durum fintekler için de geçerli; onlar da daha geniş kitlelere ve daha fazla inovasyon sağlayacakları sermayeye ulaşmak, hızlı büyümek ve daha yüksek değerlemelere ulaşmak için bankalarla ortak hareket etmeleri gerektiğinin farkında.

Kısa bir süre önce ABD’de yayınlanan yeni bir rapor, geleneksel bankaların yüzde 89’unun fintek ortaklıklarını kendi gelecekleri ve işleri için önemli gördüğünü ortaya koydu.

Aynı rapor, banka - fintek iş birliği çabalarının son üç yılda hız kazandığını da net bir şekilde gösteriyor. Bankaların fintek girişimlerine yaptıkları ortalama yatırım 2019’da 2,3 milyar dolardı, 2021’de ise yaklaşık 10 milyar dolara ulaştı. Bu artışın bir kısmı gönüllü bir kısmı da elbette piyasanın zorlamasıyla oldu. Çünkü artık yeni bir dünya düzeni var ve kalıplar yıkılıyor. Bankalar müşterilerini elinde tutmak, daha fazla verimlilik sağlamak için teknolojiye yatırım yapmak zorunda. Araştırmalar, dünyanın birçok yerindeki tüketicilerin bankalarından daha fazla teknolojik yatırım, daha fazla mobilite ve kolaylık beklediğini söylüyor. Son yıllarda hepsi birer ortalama büyüklükte banka seviyesine ulaşan finteklerin başarısının temelinde de tüketicinin beklentisini doğru okumak yatıyor.

İş birliklerini yeniden düşünmek için doğru zaman…

10 binlerce kişi çalıştıran bankaların bünyesinde binlerce teknoloji uzmanı bulunuyor tüketicinin beklentisini karşılamak için yeni dinamikleri bilmek gerekiyor. Geleneksel yapılar değişim hızının gerisinde kalıyor. İşte burada devreye dinamik, genç, pazarla içiçe ve kalıpların dışındaki fintekler giriyor. Müşterilerin inovasyonun tüm avantajlarından yararlanmasını sağlamak için bu iş birliğini derinleştirmekten başka yol yok!

Zira fintekler ve bankalar arasındaki ittifaklar her iki tarafın da büyüme sürecini hızlandırabilir. Bankalar, finteklerin hızlı büyümelerine yardımcı olarak ölçek gerektiren zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir. Fintekler ise geleneksel bankaları yeni müşteri segmentleriyle tanıştırabilir.

Görünen o ki; tarafların yapması gereken çok iş, atması gereken çok adım var. Zaman, tüm ön yargıları ve tartışmaları bir kenara bırakarak enerjiyi doğru iş birliklerine aktarma zamanı…