Yunanistan için yeni bir gün
Başlıktaki sözler Yunanistan Başbakanı Samaras’a ait. Avrupa Birliği, IMF ve ECB (Avrupa Merkez Bankası) tarafından oluşturulan fikir ve destek komitesinin de katkılarıyla Yunanistan için yeni çözümler üretildi. Atılan adımlar o denli büyük ve yaratıcı ki, Eurogroup (AB Maliye Bakanları) toplantısının ardından geceyarısı TV’ye çıkıp demeç veren Başbakan artık ülkesi için yeni bir günün doğduğunu ilan etti. Atılan adımlara beraberce bakalım.
-Sorunlar, çabalar, şartlar
Kısa vadede daha fazla kemer sıkamayacağını açıklayan ve bu sebeple alacağı tedbirlerin geri bıraktırılmasını isteyen Yunanistan cephesinde ilk sorun likidite olacaktı. Devamında ise, eldeki şartların sürdürülmesi durumunda uzun vadeli bir borç planı yapılamıyordu. Yani Yunanistan’ın borcun sürdürülebilirliği ilkesini ispatlayamadığı görülüyordu. Tüm bunlar bilindiği için, liderlerin buldukları çözümler hem uzun hem de kısa vadede çare olmaya aday. Diğer yandan da, ülkenin dün gece haketmiş olduğu yardımın ve gireceği borç perhizinin günün sonunda istenilen hedeflere ülkeyi ulaştıracağı temenni ediliyor. Bu yardımın alınmasından önce ülkenin aldığı önlemler ve küçülme çabalarının takdiri hakettiğini söyleyen Troyka raporu (AB + IMF + ECB) da ülkeye yardımcı olmuş gibi görünüyor. 2013 bütçesinin ve 2016 yılına uzanan mali stratejinin beğenildiği görülüyor. Tüm bunların ardından, bir izleme hesabında bundan sonra açığa çıkacak faiz dışı fazlayı, özelleştirme gelirlerini de konsolide edecek olan ülke böylece borç servisinin idaresindeki şeffaflığı sağlamakla yükümlü kılındı. Diğer bir deyişle, ülkenin hesapları bundan sonra yakın takipte olacak.
-Her şeyden biraz
IMF Yunanlar’a borç vermek için önünü görmek istediğini her seferinde tekrarladı. 2020 yılı geldiğinde Borç / GSYİH oranı % 120 olsun isteyen kurum da bu kez ikna edilmiş gibi görünüyor. Son hesaplamalara göre 2020 yılında bu oran % 124 olurken hemen iki yıl sonra ise % 110’dan düşük seviyelere geliniyor. Helenik Cumhuriyet’i kurtarmak için ilk yapılması gereken iki şey özel sektörün ve kamunun borcuna bir hassas ayar daha çekmek olacak. Yunanistan’ın ucuz işlem gören bonolarının bir şekilde piyasadan geri alım ihalesi ile toplanması ve bankalara borç verenlerin de ‘adil yükü paylaşma’ ilkesine sadık kalarak zarar etmeleri isteniyor. Buradan çıkacak sonuçlara göre de aşağıda anılan önlemlerin alınması uygun görülmüş:
- Yunanistan’a verilen kredilerin faizi Euribor + 150 baz puandan, Euribor + 50 baz puana inecek. Borç verecek ülkeler arasında yardım programına başvurmuş olanlar varsa, onlar bu faiz indirim takvimine uymak zorunda kalmayacaklar. Bu sayılan şartı haiz sadece İrlanda, Portekiz ve Güney Kıbrıs olduğunu belirtelim. (Burada getirilen eleştiri, anılan faizden daha pahalıya borçlanan İtalya ve İspanya gibi ülkelerin buna nasıl razı oldukları)
- EFSF’e (Avrupa Finasal İstikrar Fonu) verilen garanti ücretlerinde 10 baz puanlık bir indirim
- EFSF ve diğer yardım veren kuruluşlara ödenecek borçların vadesinin 15 yıl uzatılarak 30 yıla çıkarılması ve 10 yıl geri ödemesiz hale getirilmesi (Yunanistan’ın da 2017 yılına kadar piyasadan borçlanma yapmayacağı hesap ediliyor)
- Ulusal merkez bankalarının hesaplarında tuttukları Yunan bonolarından doğan karları önce hazinelerine oradan da Yunanistan’a aktarmaları isteniyor. (Günün sonunda tek kaybeden Yunanistan’a yatırım yapmış yatırımcılar oluyor)
- Tüm bu önlemlerin ardından, ülkenin EFSF’den daha önce hak kazanmış olduğu yardımın 43.7 milyar euroluk dilimi serbest kalacak. 13 Aralık’ta bu karar resmi olarak verilecek ve bu meblağın 23.8 milyar eurosu banka sermayelendirmesine, 10.6 milyarı da bütçe finansmanına gidecek. Kalan tutar ise 2013’ün ilk çeyreğinde 3 eşit taksitte ödenecek. Bu ödeme de merkez bankalarından aktarılan Yunan bonosu karlarından gelecek.
Tüm bu önlemlerin ardından geriye kalan kısa düşünceler şöyle: AB kimsenin düşmesine izin vermiyor ve doğru yönde adımlar atmaya devam ediyor. Liderler sonunda karar üretmeye başladılar ve yatırımcıya güven veriyorlar. Karşı tarafta uçuşan düşünceler ise kötü paranın iyi para ile fonlandığı, sermayenin yanlış tahsis edildiği ve kapitalizmin ruhuna aykırı kurtarmalar yapıldığı yönünde.
Acaba siz hangi tarafa yakınsınız?