DÜŞÜŞLER SERTLEŞTİ
Altını anlamak için aslında çokça yol var, dolayısıyla birçok yolun sonunda fazlaca görüş de ortaya çıkabilir. Biz de elden geldiğince olanları sıralayalım. Önce kısa vadeliler:
- AB’de uç riskler eleniyor. Yunanistan gibi ülkelerin eurodan çıkıp kendi para birimlerine geçme ihtimalleri son yardım ve bono yapılandırması / geri alımı ile zorlaştı. İspanya’nın birlikten çıkması da Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) tahvil alım programını açıklayarak faizleri düşürmesiyle ihtimaller sıralamasında geriye düştü. İtalya’nın yaşadığı politik iç huzurdan sonra bono sniper’lerinin hedefinden çıkması.
- ABD’de ekonomi yeşil filizler veriyor. Konut sektöründe ve kör topal da olsa (katılım oranı düştüğü için işsizliğin düşmesine vurgu yapıyorum) emek piyasasında yaşanan toparlanma birçok kötümser ekonomisti sakinleştirmiş durumda.
- Mali uçurumda sağlanan ilerleme ve meselenin yıl sonundan önce çözüleceğine dair inanç
- Çin kaynaklı korkuların yatışması. %7’nin altında büyüme yaşayacağından korkulan ülkenin pozitif mesajlar göndermesi ve şirketlere merkez bankası tarafından bol likidite sağlanması.
- Sağlanan bol likiditenin enflasyon yaratmaması ve yaratmayacağı beklentisi.
- Tüm bu gelişmelerin ardından yaşanan güvenli liman talebindeki tükeniş ile beraber altın aşaıda görmüş olduğunuz seviyeleri test etti.
Buraya kadar saydığımız etkenler altını kısa vadede düşüren hemen hemen tüm etkenler olarak kabul edilebilir. Pekiyi, uzun vadeli resimde neler var? Altın 2 ayda 150 dolar düştü ancak yıl başından bu yana % 7.11 primli ve 11 yıldır yükseliyor. Bu durumda uzun vadeli resmi de incelemek faydalı olacak.
- 2006’dan bu yana suren ABD bonoları boğa piyasası sonrasında getiriler düşmeye başladı. Birçok ülkenin 10 yıllık faizi %2’nin altında. Düzenli bir ödeme yapmayan metal argümanı böylece neredeyse hiç ödeme yapmayan (faiz vermeyen) bonolara yaklaşmış oldu. Günün sonunda her ikisi de reel getiri yaratmıyorlar (Reel getiri= Elde edilen faiz – Beklenen enflasyon). Ancak ve ancak fiyatlarındaki artış enflasyonu yenerse reel getiri yapmış oluyorsunuz. Bu durumda altın sonradan kazandığı avantajını ya da kapattığı dezavantajını sürdürüyor demek karışık bir ifade olsa da doğru olacak.
- Merkez bankalarının yarattıkları likiditenin yerli yerinde duruyor olması ve yenilerinin açıklanıyor olması (Bkz. Amerikan Merkez Bankası / FED ve Japonya Merkez Bankası / BOJ). Bu hem kağıt paraya olan güveni azaltıyor hem de altını para birimlerine karşı bir bahis aracı haline getiriyor.
- Uzun vadeli yatırımcılar ETF (Borsa yatırım fonları) ve ETP (fiziki altın fonları) enstürmanları üzerinden yatırımlarını rekor seviyeye taşımış durumdalar. Bu durumda, spekülatörler düşüş yönünde pozisyonlanırken, yatırımcılar hala altına inanıyorlar.
- 2007 yıından bu yana yaşanan bilgi kirliliği, zararlı pozisyonların bilançolarda gizlenmesi, sistemin ruhuna aykırı şirket kurtarmaları ve ülkelerin zorla ayakta tutulmaları gibi anti-kapitalist uygulamaların liberal yatırım ruhuna verdikleri zarar. Bu zararın yatırımcılarda yarattığı güvenememe duygusu ile kökler dönüş ve altın gbi klasik bir değer saklama aracına sığınma.
- Avrupa için sorunun likidite değil ödeyebilme sorunu olduğuna inanan, ABD’de basılan paraların reel ekonomiye akmadığını gözlemleyen ve bol paranın istihdam yaratmadığına kanaat getiren yatırımcılar olması.
ALTINDA DÜŞÜŞ SÜRECEK Mİ?
Bloomberg’e tahmin veren analistlere göre 2013 yıl sonu oluşacak fiyat 1.840 dolar olmalı. Birçok analistin ortalaması olduğu için güvenilir olan bu tahminin çok kez değişmek zorunda kalacağını da hatırlatmakta fayda var. Makul bir analiz yapmak için önelikle baz senaryoyu ardından da riskleri değerlendirmek gerekli. Son iki ayda oluşan baz senaryoya göre 2013 yılı Avrupa için son resesyon yılı olacak ve 2014’e geçerken tüm global ekonomi aktörleri toparlanma emareleri gösterecekler. Avrupa’da riskler yerli yerinde durmakla beraber aşırı ‘felaket senaryoları’ şimdilik raflardaki yerini almıyor. Çin büyümede köşeyi döndü ve ekonomik aktivitede daha fazla aşağı yönlü sürpriz olmayacak. ABD’deki toparlanma da sürecek ve tüm bunların sonunda riskli varlık fiyatları olumlu tepki verecek. Enflasyon da yaratmayacak bu toparlanmayla beraber altın fiyatlarının yine de gelecek yıl yükselmesi bekleniyor. Riskler tarafında ise devam eden resesyonun derinleşmesi ve sosyal olayların patlak vermesi var. ABD’de devam eden toparlanmanın FED tarafından da birkaç kez değinildiği üzere kısa kalma ihtimali var. İngiltere gibi ülkelerin 3 dipli resesyon moduna girmeleri halinde yatırımcı algısının bozulması da bir risk. Diğer yandan, Japonya’da oluşan yüksek kamu borcu ve bunu düşürecek reformların gelmemesi halinde not indirimleri, üstüne de faizlerde artış yaşanması olasılığı. Hepsinin temelinde ise global kolay para politikasının çalışmaması var. İşte bu senaryonun yaşanması durumunda yatırımcıların reel varlıkları ve özellikle de altını tercih edeceğini düşünmek yanlış olmayabilir.
Gelecek yıl soru şu: Siz de baz senaryoya inanıp altına daha az sempatik bakanlardan mısınız yoksa riskler tarafı ağır basıyor, ben altından vazgeçmem diyenlerden mi? Şimdiden yapılacak tercihin gelecek yılki getirinizi etkileme ihtimali çok fazla, benden söylemesi…