Advertisement

Herşeyden önce

Felaketler, doğa olayları ya da insan etkisi sonucunda oluşan üzücü olaylardan sonra fiyatlamayı hiç sevmedim. Toplmusal olayları fiyatlara tahvil etmeyi de sevmedim. Şimdi anlatmayı ya da sevmiyorum ama yine de hayat devam ediyor.

Özetlemek gerekirse

Bildiğiniz üzere, son günlerde yaşanan satışlar hayli sertleşti. Borsa 22 Mayıs'ta başladığı düşüşünü 20 bin puana ya da başka bir ifadeyle, yaklaşık olarak %22'ye vardırdı. Finans literatüründe gördüğü zirve seviyeden bu denli çekilden varlıklar ayı piyasasına girmiş kabul ediliyor ve tepkiler gelecek olsa da o varlığın düşüş trendinde olduğuna inanılıyor. Tanrı kanunu olmadığı gibi birçok zaman da yanlış çıktığı görülmüştür. Yine de bu bilgiyi aktarmadan geçmeyelim.



Satışlar neden sertleşti?

İlk etkinin Moody's'in belki de artık malumun ilanı formundaki not artışından sonra geldiğini söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıl MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi'nin yaklaşık %40 üstünde performans gösteren ve bu yıla da yine aynı endeksin üzerinde başlayan BIST100 bu sebeple kar realizasyonuna şahit oldu. Devamında da TCMB'nin ekonomiyi canlandırmak adına yaptığı faiz indirimlerinin etkisiyle ve ucuz fonlamanın yardımıyla değer yitiren TL'nin ödediği düşük faiz sebebiyle şokları emme kapasitesi kısmen zayıfladı ve oynaklığı arttı. Türkiye'ye yatırım yaparken kur oynaklığına karşı kendini koruyan hesapların böylece maliyetleri arttı, bu da küçük etkilerden biriydi. Devamında yaşanan ABD faiz yükselişi ve FED'in ne zaman bono alımlarına ara verebileceği tahminleri de hem oynaklığa katkıda bulundu hem de nominal değerleri törpülemeye başladı. Tüm Gelişen Piyasa kurlarında satış yaaşnırken faizler de yavaş yavaş yükseliyordu. Bunun da çok önemli bir etki olduğunu ve orta vadede de etkili olabileceğini hatırlamak gerekiyor. Tabii ki, Gezi gösterileri sonrasında asıl satışların geldiğini görmek mümkün. Tüm bahsettiğimiz olaylar fiyatların içindeydi ancak yaşanan olaylar kısa vadeli stresi önemli oranda artırdı.

Ne olacak?

Yukarıda sayılan hikayelerden ilk ikisinin kısmen kontrol altında olduğu söylenebilir. İlki, zaten 20 bin puanlık düşüşle dengelenmiş oldu. Artık Türkiye diğerlerine göre zaten daha iyi performans gösterdi diyen global fon yöneticileri bu düşüşten sonra borsamızı tahminen bu kategoriden çıkarıp bir de bu sebeple satmayacaklardır. İkincisinde ise tüm piyasanın TCMB'nin yarattığı güvene sarıldığını söylemek mümkün. Hem daha önce sağlamış olduğu güven hem de gerekli aletlerin çantasında olmasından dolayı raporunu okuduğum ya da konuştuğum hiçbir piyasa oyuncusunun korkmadığını söyleyebilirim, ki çok kişiyle konuştuğumu da söylemeliyim. Tabii ki satışlar sertleşirse ve kalıcı olursa belki durum yeniden değerlendirilebilir ancak eldeki verilere bakarak piyasanın merkez bankasına güvendiğini söyemek rahatlıkla mümkün. Diğer maddeler ise şimdilik belirsiz. ABD'den gelen mesajlar bono alımlarının azaltılabileceği yönünde. Bu mutlaka hisse senetleri için olumsuz olmayabilir ancak yine de olası faiz yükselişi ya da risk alma iştahı anlamında piyasa oyuncuları bu gelişmeyi hayli dikkatli izliyorlar. Son maddenin ise yüksek oranda siyasi olduğunu kabul etmek gerekiyor. Herhangi bir ekonomik verinin bu fiyatlamayı değiştirmeyeceği görülüyor. İzlenen hikaye gerginliğin sürüp sürmeyeceği. Burada tek sunabileceğim şey ülkemiz adına iyi dileklerim.

Barış ve huzur dolu bir hafta dileklerimle.