TÜRKİYE: BUNDAN SONRASI
Siyah beyaz zamanlardan hatırladığımız karelerin renkli televizyonlara bol bol canlılık sosuyla birlikte servis edilmesi ile milletçe gözlerimize inanamadığımız bir gece yaşadık. Bir kez daha darbeye tevessül edenleri lanetlerken şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Başarısız olan ancak ardında yüzlerce kayıp can, binlerce yaralı bırakan girişimin sonrası artık hepimizin üstüne düşünmesi gereken bir süreç var. Önümüzdeki günlerde ben de bunun ekonomi, finansal piyasalar gibi bölümlerine ilişkin fikir egzersizi yapmaya çalışacağım. Bugün işin finansal piyasalar kısmına odaklanmak istiyorum.
ÖNCE TESPİTLER
Son 2 yılda 4 seçim, 17-25 Aralık, terör eylemleri, Doğu'daki kayıplar ve beklenmeyen hükümet değişimi ile sarsılan Türkiye yatırımcısı için belki de son tahmin edilecek senaryolardan biri darbe girişimiydi. Buna cesaret edebilecek bir grubun olması ve bunu denemeye imkanı olması bile tahayyül etmesi zor bir hikaye; kaldı ki fiilen zorlanmış olsun. Diğer yandan, kurumlardaki erozyon ve ekonomik olarak düşük katma değerli bir dünyaya kayışla beraber ülkemizin içeriye ve dışarıya bir hikaye anlatmakta zorluk çektiğini biliyoruz. İşte bu son yakıcı gelişmeler böylesi bir ortamda vuku buldu. Bu yüzden, gerçekleştiği konjonktür itibariyle de finansal piyasaları zorladığını bilmek gerekir.
Bunlarla beraber, piyasa gerçekleri açısından bakacak olursak 'FETÖ / PDY' tarafından işlendiği düşünülen suçun dış dünyaya anlatılması daha kolay olacaktır. Yani bunu toplumun bir bölümünün sahiplenip desteklemesi ile sadece küçük ve belli bir amaç için bir araya geldiğini söylediğimiz bir zümrenin yapması arasında ileriye dönük olarak farklar var; üstelik önemli farklar... Bir grup suçlunun bunu halka karşı işlediği suç olarak gördüğünüzde 'çetelere karşı mücadele ediliyor ve ülkede barış ortamı artık tesis edilecek' demekle 'toplumdaki çatlaklardan sızan bu dip hareketi bastırılmıştır' demek arasında büyükçe bir kırmızı çizgi var.
SONRA YANSIMALARI
Hafta sonu saymaktan üzüleceğiniz sayıda yurttaşınızı bir dizi terör saldırısında kaybetmişseniz, kısa vadede işlerin daha iyiye gideceğini söylemek güçtür. Özellikle yabancı yatırımcı bunu böyle görür. Onlara senaryoları anlatırsınız ve belki ikna da olurlar ancak kısa vadeli korku genellikle ağır basar. Bu; politik riskin, risk primlerine yansıyacağına inanan yatırımcıyı anında kaçırır. Yatırımcı olmak vefakar ya da çilekeş olmayı her zaman ödüllendirmez. Hele ki para kısa vadeli ise, yönettiğiniz fonu da başkaları adına yönetiyorsanız yapılacak bellidir. Yerliler için de daha iyi bir seviyeden alma dürtüsü ağır basar. Speküle etme ihtiyacı ile kısa vadeli işlemler görürüz. Döviz alınır, risk primleri şişer, aynı sepetteki ülkelere nazaran cazibe düşer, daha fazla faiz talep edilir ve şirketlerinize eski çarpanlarınıza göre değer biçilmez.
Bu kısa vadeli ayarlamalardan sonra herkesin kazanamayacağı bir oyun başlar. Fiyatlar ucuzladıkça ve yeni satıcılar geldikçe artık Alpha zamanıdır. Kimi yerlerde doğru fiyatlar oluşmaya başlar. Mutsuz olsanız da reddedemeyeceğiniz bir teklif önünüzdedir. Bu durumda kısa vadeli fiyatlama yerini şüphecilere, değer avcılarına ve ters yönde speküle etmek isteyenlere bırakır. Türk varlıkları henüz bu seviyede mi emin değilim. Birkaç gündür gelen raporlara bakılırsa hala iştah eksikliği var. Burada hatırlanması gereken sermayeyi iten ve çeken faktörler vardır. Çeken faktörler lokaldir, bu gibi meseleler ve fiyatların seviyesi belirleyici olur.
Çeken faktörlerden sonra bir de iten faktörler vardır ki bu Lehman'dan bu yana hakim temadır. Kabaca, düşük faiz ortamında her tehlike düşüşünde yatırımcılar robotlar şeklinde getiriyi takip ederler. Bu yönelim iledir ki 2013 Mayıs'ında Türk bonoları rekorlar kırmış, 2 yıllık TL cinsi tahvilin bileşik faizi %4,5'ye dayanmıştır ve borsa 95 binleri zorlamıştır. İşte şimdilerdeki ortam da bunun bir minyatürüdür.
SICAKLIK DÜŞERKEN
Güneşin altında kurulan pozisyonlar akşamın sakinliğinin gelmesi ile birlikte yerini sorgulamaya bırakır. Bu sorgulamayı yaptıracak birkaç faktörü yukarıda sıraladım. Bunlar küresel risk iştahı, yurt içi fiyat seviyeleri ve heyecanın yerini sakinliğe bırakmasıdır. Bu sakinliğin daha çabuk hissedilmesi ya da kalıcı şekilde başarılı olması için siyasi iradenin adımları şarttır. Türkiye örneğinde bu hukukun yeniden tesis edilmesi, reformların hızla hayata geçmesi, kapsayıcı söylemin benimsenmesi ve günün sonunda yatırım ortamının iyileşmesidir. Aslına bakılırsa bunlar yapılmasa da doğru fiyattan sonra sermaye yeniden gelir ancak hem eskiye nazaran kalitesiz olur hem de ikna edilmesi güçtür. Tayland'da endeksin 2014 darbesinden sonra yeniden birkaç ay içinde rekora koşabilmesi ya da Rusya'da çok sayıda komşu ilhak edildikten sonra risk rallilerine katılabilme kabiliyeti bunun birer göstergeleridir. Ancak aynı Rusya'nın kuru, dolara karşı bahsettiğim kalitesizlik yüzünden 2 yıl içinde 2,5 kat değersizleşmiştir.
Elden geldiğince finans genel kültürü ve genel prensipler ile buraya kadar getirmeye çalıştım. Açıkçası varlık fiyatlarının yönünü tayin edici yazılar yazmak stratejistlerin görevi ancak buraya kadar getirdikten sonra birkaç nesnel doğru ile bitirmek isterim. Kısa vadede -git gide azalan bir ivme ile- oynaklık yaşayacak Türk varlıklarını yeniden hizaya getirecek önlemler ne olabilir ve yatırımcılar nasıl yeniden ikna olurlar?
Bunun yolu herkesin üstünde mutabık kaldığı reformlar, hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesinden geçiyor. Son operasyonlardan sivil demokrasinin tesisi ve toplumsal barışın ileri götürülmesi sonucu çıkarsa zaten bunun peşinde olan piyasalar bunu hemen satın almak isteyeceklerdir. Üstelik bu tip zamanlar reform ihtiyacının en çok olduğu ve ortamın en uygun olduğu zamanlardır. Aksi, daha çetrefilli devam yollarına bizi götürür.
Bir yol arayanlar için; kısa vadeli çalkantı elbet bitecektir. Buradan yaşanacak olası toparlanmanın sağlığı ve sürati atılacak adımlara bağlı olacaktır. Bu sağlanmadığı zaman global risk iştahı sizin için doğru fiyatlardan devreye girer ancak sizi hiçbir zaman istediğiniz istasyona taşıyamaz. Çünkü onun belirlediği rota geçerli olur.