Advertisement

 

RALLİ MOMENTUM KAZANIYOR

Gelişen ülkelerde ralli var. Bu sınıfa giren ülkeler birkaç eksikle ancak sağlam adımlarla yola devam ediyor. Bu ülkelerin hisse senetleri değerleniyor, kurları değer kazanıyor ve faizleri düşüyor. Aslına bakarsanız bu rallinin birinci ayağı yılın ilk aylarında ve Çin'in finansal piyasalara yaşattığı şokun ardından başlamıştı. Fed faizleri artırmış ve daha nice artışların mesajının iletişimini yapmıştı. Ancak Yellen beklediği artışları yapamadı. Çin kuru hızlıca devalüe etmedi. Rusya yeni ilhaklar peşinde koşmadı, Brezilya'da yönetim sonrası 'en kötüsü geride kaldı' spekülasyonu başladı ve Voila!

Aşağıda Borsaların beklenen fiyat kazançlarını veriyorum. İki okuma yapılabilir. Bütün gelişen piyasa (EM) hisse senetleri değerleniyor ve Türkiye geride kalıyor.

İlki ile alakalı biraz tartışma yapmak istiyorum. Neden gelişen ülkelere teveccüh yeniden canlandı? Aşağıda hızlıca birkaç sebep yazıyorum:

 * Çin'de Hong Kong ile Shenzen üzerinden borsa bağlantısı için tarih yaklaştı

* Çin'de gayrimenkul sektöründe birleşme & satın almalar hızlanacak beklentisi (Evergrande anlaşması sonrası)

* Petrolde OPEC & OPEC dışı eşgüdümün gündeme gelmesi ile 40 dolardan dönülmesi

* Rusya'nın mevcut durumdan faydalanması (petrol, Kırım tansiyonundaki düşüş)

* Hisselerin düşük faiz ortamında bir varlık sınıfı olarak öne çıkmaları

* Küresel düşük faiz ortamı

* Yeni negatif şok haberleri gelmiyor olması

* Fed'in faiz artırmaması

* EM'den yeni negatif sinyal gelmiyor olması

ÇIPLAK GERÇEK

Yukarıdaki gelişmeler alt alta yazıldığında, ortaya ister istemez olumlu bir görüntü çıkıyor. Mutlaka ülkelere has gelişmeler de var. Örneğin güney Afrika'da seçim sonrası gelişmeler ile Rand yıl başından bu yana %16, Brezilya'da yeni umutların alınıp satılmasıyla Real %25 primli.

Ancak bundan sonrasını genel risk iştahı üstünden takip etmek isteyen birinin elinde bir yol haritasına ihtiyacı var. Eğer bu ihtiyaç konusunda hemfikir isek bu durumda yukarıdaki onlarca sebep arasında daha önemlisinin hangisi olduğunu belirlememiz gerekiyor. Bana kalırsa bunun cevabı yıllardır aynı. Özelde Fed, genelde ise küresel faizlerin seyri.

Belki kulağa basit geliyor ancak durum bu. Fazlaca uzağa bakmaya gerek yok. Aslında Londra'ya bakan da, Dubai'de petrol şirketi satın alan da soya fasulyesi trade eden de Türkiye'de fon yöneten de bir süredir aynı şeyi satın alıyor. Kimi zaman lokal şartlar devreye giriyor ancak hakim tema aynı; küresel düşük faiz ortamı ve bunu sağlayacak merkez bankalarının davranış kümeleri.

YOL HARİTASI

Bu durumda merkez bankalarının ne yapacağını tahmin etmek rallinin devamı için de önemli. Fed faizi artırmazsa, Japonya'da daha fazla genişleme gelirse, İngiltere Merkez Bankası varlık alımlarını yeni bir boyuta taşırsa, Avrupa Merkez Bankası gözünü biraz daha karartırsa vs. Acaba durum bu mu?

Hiç sanmıyorum. Merkez bankaları artık negatif faiz dünyasında çok daha seküler kuvvetler karşısında ezilir hale geldiler. Onlar sadece durumu onaylar vaziyette yeni denge faizleri arıyor. Bunu da, ya daha dibe dalarak ya da dipte hazine arayarak yapıyorlar. Onları yönlendiren de ekonomik gerçekler. Öyle görünüyor ki, uzun süredir savunduğum yeni gerçeklik daha da fazla ete kemiğe bürünüyor. Küresel yavaşlama ve deflasyon ithalatı olanca hızıyla sürüyor. Bu da düşük faizler kanalıyla değerlemeleri yukarı çekiyor. Yeniden getiri avı başlıyor.

Hangi merkez bankası 2 ay içinde İngiltere'nin 10 yıllık faizini neredeyse üçte birine indirebilir? Oysa Brexit bunu başardı. Dahası, Fed faizi artırdıktan sonra 10 yıllıkların faizi 90 baz puana yakın geriledi. Dünyanın dönüşü düşük faize doğru ve bu da yatırımcılarda daha fazla getiri arama dürtüsü uyandırıyor. Nereye kadar? Bu ortamda küresel yavaşlamadan reel sektörler zorlanıp dünyanın başına bela olana kadar. Belki Çin'de belki Japonya'da. O zamana kadar herkes mutlu ya da mutluymuş gibi yapıyor. Peki Türkiye? Onu da başka bir yazında değerlendirmekte fayda var.