Advertisement

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile bir röportaj yaptık. Varlık fonundan ihracata, büyüme görünümünden gıda fiyatlarına kadar birçok konuya değindik. Açıkçası, önemli başlıklar çıktığı kanaatindeyim. Bu kısa yazıda yalnızca birine yoğunlaşacağım. Gıda fiyatları.

Bakanın açıklamasına kısaca referans vermek gerekirse, gıda fiyatlarının enflasyon sepetindeki ağırlığının çok yüksek olduğunu ifade etti. Ülkemizin kişi başına milli geliri 3 bin dolar iken gıdanın ağırlığı neyse hala neredeyse orada olduğumuzu ifade etti. Birçok ülke ile aramızda 6-7 puan fark olduğunu ve bunun kapanması gerektiğini belirtti. Sanırım burası önemli bir habere işaret ediyor. Gıdanın sepetteki ağırlığı değişebilir. Ben bu konuyu incelemek isterim.

SEPETİN DURUMU

Gıda fiyatları, malumunuz; hem oynak hem de oldukça yüksek. Aynı zamanda enflasyon sepetindeki ağırlığı da yüksek. Kabaca, sepetin %24'ü gıdadan mürekkep. Bu da demek oluyor ki gıda fiyatlarında 4 puanlık bir fiyat artışı olsa bizim enflasyon (TÜFE - tüketici enflasyonu) 1 puan oynuyor. Mantık basit. Gıda sepetin dörtte biri, dört puan arttıysa sepet de bir puan yükselmiştir diyoruz. Sepetteki en önemli kalem de budur zaten.

Aşağıda sepetin hangi kalemlerden oluştuğunu görmek mümkün. Gıdanın ağırlığına en yakın kalem %16 ile konut ve %14 ile ulaştırma.

Bu sepetteki gıda ağırlığı normal mi? Gelişen ülkelerde insanların gelirleri düşük olduğu için harcamaların önemli bölümü temel ihtiyaçlara yapılıyor. Bunlar barınma, ısınma, giyecek, yiyecek gibi kalemler. Bu yüzden ağırlığın fazla olması makul. Gelişmiş ülkelerde ise refah düzeyi yüksek olduğu için tatil paketleri gibi kalemler enflasyonu etkileyebiliyor çünkü onların tüketim gücü fazla. Başka bir ifade ile toplam gelirlerinden temel harcamalarını çıktığınızda geriye daha büyük bir pay kalıyor.

 

DÜNYADA NASIL?

Biraz daha noktasal atış yapmak gerekebilir örneği güçlendirmek için. Aşağıda ülkelere göre gıdanın sepetteki ağırlıkları var. Türkiye'nin yeri gelişen ülkeler liginde makul görünüyor ancak gelişmiş ülkelere nazaran gıdanın ağırlığı fazla. Örneğin Avrupa Birliği (27 ülke) içinde ağırlık %16-%17 civarında. Bu da bizden hemen hemen 7 puan düşük demek. Bölgenin kişi başı milli geliri ise ortalama olarak bizim 3 katımız. Satın alma gücü paritesine göre bazı değişiklikler görebilir pekala ancak tablo bu.

 

 

Sepetteki gıda bileşeni oldukça kritik. Yukarıda da değindiğim gibi küçük bir oynama bir anda görünümü değişebilir. Diğer yandan, yanlış hesap gerçekleri yansıtan bir yapıdan da bizi uzaklaştırabilir. Kişi başına 3 bin dolar milli geliri olan bir Türkiye ile bunun 3 katına çıkmış bir Türkiye'nin sepetinin aynı olmaması fikri açıkçası bana da makul geliyor ancak AB'nin 3'te 1'i milli gelire sahipken benzer bir sepete sahip olmak da makul olmayabilir. Belki de eski sepetimiz doğru kurgulanmamıştır.

Aslına bakılırsa gıda enflasyonunu düşürmenin çok daha sistemli, uzun vadeli ve etkin yöntemleri var. Bakanın bunlara da değindiğini belirtmem gerekir. Sırf bu iş için kurulan gıda komitesinin yakında etkili tedbirler açıklayacağını sayın bakandan öğrendik. 'İstemesek de ithalat bir çözüm olabilir' cümlesi de bakana ait.

Kapsamlı bir tarım politikası ve etkin denetim mekanizmaları kurmalıyız. Sepette bir değişiklik olacaksa da zannediyorum ki bu oldukça minimal olmalı. Aksi, bu sepetin gösterge özelliğini kaybetmesine sebebiyet verebilir.