Haziran ayında 'ülkemiz Avrupa Birliğinden çıksın mı?' diye sorulan Birleşik Krallık vatandaşları 'evet' oyu verince süreç başlamış ve iş siyasetçilere düşmüştü. Artan popülizm yabancıların ekonomi için bir külfet olduğunu düşündürtmüş, hamaset sosu Ab karşıtlığına bulanarak sandıktan final ürün 'kıtadan kopuş' formunda çıkmıştı.

İngiltere'nin AB'den çıkması anlamına gelen Brexit'e bir kez yeşil ışık yakıldıktan sonra ilk değişim siyasilerde oldu. Başarısız kampanyası ile modern İngiltere'yi görüp görebileceği en büyük değişime bilinçsizce taşıyan Cameron tarih sahnesinde silindi. AB'den çıkmak için son derece popülist bir kampanya yürüten UKIP liderinden diğer kabine üyelerine kadar birçok kişi siyasi hayatının sonuna geldi. İlk bayrağı açıp 'çirkin şiir yazma' yarışmasını kazanan 'Osmanlı torunu' Boris Johnson ise malum, Dışişleri Bakanı olarak hayatına devam ediyor. Rahatsız İskoçlar, endişeli İrlandalılar ve huzursuz Londralılar derken, siyaset değişime daha da gebe olacak gibi.

Başbakan May'in ilk kez bir tarih vermesi ile bu işte ikinci tura girdik. Mart ayında Lizbon Anlaşmasının 50. maddesini işleteceklerini ve resmi olarak AB'den kopuş sürecinin başlayacağını açıklayan başbakanın söylemi poundu eritti. Haziran'da 1,50 olan Pound/Dolar paritesi açıklamanın da itmesiyle 1,24 sınırında işlem görüyor. Brexit'in etkisi sınırlı olacak mealinde analizler görsek de buraya etkisi 3 ayda %17 oldu bile. Sanırım bu sınırlardan ne anladığınıza bağlı.


KIRMIZI VE MAVİ KÖŞELERDEKİ BOKSÖRLER KIZGIN

Brexit'in etkileri konusu ne zaman açılsa ilk aklıma gelen şey henüz Brexit'in realize olmadığıdır. Bu bakımdan, Brexit oldukça hafif atlatılıyor demek, en basitinden, yanlış bir analize götürür bizi. Sürecin Mart ayında başlayacağını varsayarsak, Birleşik Krallık'ın 2019 başında AB'den çıkmış olacağını varsayabiliriz. Çıkış, daha önce bir benzeri olmaması bakımından ele alınması güç ve kapsamlı bir sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Son günlerden taraflardan gelen açıklamalar ise işin 'Hard Brexit'e doğru gittiği yönünde bir intiba yaratmaya başlıyor. Türkçeleştirirsek eğer: Hem AB hem de İngilizler oyunu sert oynayacakları yönünde tınılar göndermekteler.

Hard Brexit kavramı yeni görünmekle beraber aslında başından beri bu olayın nasıl gelişeceğine dair tasavvurlarım ile örtüşmektedir. İzah edeyim. Bu gürültü içinde işi hep AB tarafından okumaya çalıştım. Benim okumama göre AB bu katastrofik olayı yönetmeye çalışırken iki şeye dikkat etmek zorunda. Öncelikle, ibret-i alem için İngiltere'e ye öyle bir paket sun ki seni terk edenin ne kadar kötü bir karar verdiğini cümle alem görsün. İkincisi, İngiltere gibi önemli bir ülkeyi kaybetme; kaybetme ki yükselmekte olan popülizm, korumacılık gibi kavramlar güçlenmesin. İngilizler içinse olay daha basit. Koparabildiğin kadar ödünü al ve hatta mümkünse eski samimiyeti sürdürüyormuş gibi bir konum edin. İşte bu iki niyetin kesişim kümesinin çok küçük olması beni endişelendiren şey.


İNGİLTERE İÇİN HESAP KİTAP VAKTİ

Son gelen haberler Brüksel'in bu işin geleceğine dair yuvarlak masa toplantılarına İngiliz şirketlerini ya da mercilerini davet etmediklerini bize gösteriyor. Hollande aba altından sopa gösteriyor ve ortam geriliyor. AB'de serbest dolaşım haklarını kaybetmiş bir İngiliz şirketin maliyetlerle başa çıkması da eskisi gibi ucuza & kıta boyu çözümler önermesi de güç. İşte bu sorular şirketleri yatırım yapmaktan alıkoyuyor, personel politikalarını belirlemelerine engel oluyor. Bu da İngiliz ekonomisi için ve dünya için kötü sinyal demek. Şu ana kadar atlatılan şey Brexit dedikodusunun yönetilmesiydi. Canavara uzaktan baktık ancak henüz gözlerindeki beyazı seçecek kadar yaklaşmadık.

Kurumların beklentileri, etkilerin iyimser senaryoda dahi AB büyümesini 0.2-0.3 puan kadar aşağı çekmesi. Hard Brexit ve iyimser senaryo arasında bir boşluk var. İşte o boşluk bize hata payını verecek. Durum ciddi olabilir, atlattık demek için henüz erken. Üstelik bu kez İngiltere bu riske yüksek enflasyon ile yakalanmış olacak. Güçsüz pound iyi ancak geçici olacak olsa da yüksek enflasyon kötü haber. Özellikle harcanabilir gelir üzerinde önemli bir baskı. Şirketlerin harcamadığı yerde hane halkına güvenirsiniz. Onlar da yoksa kamu koşar gelir. May henüz genişlemeci bir profili çizmiyor.


BİZİM İHRACATÇI İÇİN ALARM DURUMU

İngiltere kimi zaman yerini kaybetmekle beraber Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı. Sattığımızın 12'de 1'i bu adrese teslim ediliyor. Öncelikle talep kanalından bizi ilgilendiriyor. Hoş, ihracatçılarımız mahir; hızlıca pazar değişimi yapabilirler ancak mikro bazda, yani şirketler seviyesinde haberler bu kadar kolay hazmedilemeyebilir. Diğer yandan, pound düştükçe düşüyor. Bu da maliyet yapmanın zorluğunu bize anlatıyor. Size bir tüyo, Bloomberg terminaline beklentilerini giren 90 kurumun 2017 yıl sonu beklentisi buradan yukarıda ve 1,29'da. Kötü haber, 1,11'e kadar yıl içi düşüşler olabileceği yönünde görüşler var. Bu başlı başına bir alarm durumudur. Bu denli geniş bir bant volatilite demek. Üstelik 1,29 iyimser bir seviye olabilir, bunu da not etmeli.

Brexit henüz olmadı. Olmaya doğru yuvarlanarak gidiyor.

 

Advertisement