Advertisement

Pazar günü yapılan Fransa seçimlerinde ilk turun sonuçları belli oldu. Cumhurbaşkanı adayları arasında, anketlerde de önde görülen eski Ekonomi Bakanı Macron ipi önde göğüsledi.

Piyasalar ve küresel izleyiciler açısından aslına bakılırsa aşırı sağcı lider Le Pen'e karşı kimin kazanacağı önemliydi. Kampanya döneminde ailesine ilişkin yolsuzluk iddiaları sesli dile getirilen Fillon'un bu kişi olamayacağı belli olunca ibre bağlantısız merkez Macron'a dönmüştü. Valls hükümetinde Ekonomi ve Dijital İşlerden Sorumlu Bakanlık görevini yürüten aday topallayan ekonomi için de çare olabilirdi. Herkesin asıl derdi ise Le Pen'e karşı son haftalarda popülerliği sert şekilde yükselen Melenchon ya da ultra sol Hamon gibi adayların durumuydu. Korkulan olmadı.

Macron %80'e yakın katılımın olduğu seçimde 8,5 milyon oy alarak 7,7 milyon oy alan Ulusal Cephe adayı Le Pen'i geride bıraktı. İlk tur bitti. Şimdi gözler 7 Mayıs'taki ikinci turda.

SİYASET ÇEVRELERİ SEVDİ

Le Pen'in Euro, Avrupa Birliği ve yabancı düşmanlığı sebebiyle ikinci turda destek alamayacağı tahmin ediliyor. Uzun süre sonra bir seçim sonucunu doğru tahmin eden anketörler ise bu turda %62-%38 Macron lehine rahat bir galibiyet bekliyorlar. Sonuçların belli olması ile Fillon ve Hamon da ikinci turda Macron lehine desteklerini açıkladılar. Melenchon ise henüz bir irade beyan etmedi.

Le Pen'in AB'yi dağıtma söylemine karşın güvenli bir liman gibi görülen yeni başkan adayına Almanya'nın hem CDU hem de SPD partileri destek verdiler. Eylül'de Almanya'yı yönetmek için yarışacak Merkel ve Schulz'un sonuçlardan memnun olduğunu anlıyoruz.

Avrupa Birliği'nin birlik olarak kalması ve ileri dönük projelere odaklanması adına bu seçim sonucu oldukça kritik.

BEKLEYEN SORUNLAR

Avrupa ve dünyanın önemli bir bölümü yükselmekte olan popülizm dalgasıyla mücadele etmeye çalışıyor. Doğu ülkelerinde otokrasinin yükselişi tezi işlenirken, sistemin kollayıcısı konumundaki ABD'nin sistemi ölçüsüzce 'reset'lemek isteği sürüyor. Üstelik bunu da pek özensiz biçimde uygulamaya çabalıyor. Rusya, İran ve Çin gibi, mevcut sistemin destabilizasyonu için çalışan ülkelerin de son zamanlarda oldukça etkin olduklarını görüyoruz.

Fransa tek başına bu gelişmelerin önüne set çekemez.

Avusturya'da aşırı sağcı adayın cumhurbaşkanlığı seçiminde beklenenden daha fazla fark yiyerek seçilememesi ve Hollanda'da ırkçı Wilders'in başarısız olması gibi olumlu gelişmeler de var. Almanya'da sistem karşıtı AFD'nin korkulan yükselişini yapamaması ve düzenin bekçilerinden Merkel'in gücünü koruyor olması da hayli önemli. Mayıs ortasında yapılacak yerel seçimler öncesinde ülkenin en kalabalık nüfusa sahip North-Rhine Westphalia eyaletinde anket sonuçları CDU 4 puan daha yükseldi diyor. Merkel mutlu ve SPD'ye taze kan olarak gelen Schulz faktörü yetmiyor gibi görünüyor.

Avusturya, Hollanda, Fransa ve Almanya... Her biri sistemin korunması adına istene gelişmeler. Demokrat Avrupa direniyor ancak vaat ettikleri hala belirsiz ve popülist dalga birkaç ay içinde geçecek gibi değil.

PİYASALAR İÇİN

Macron galibiyeti sert şekilde iyimserliğe yansırken devamı için henüz elimizde bir yol haritası yok. Macron'un öncelikle bir ajanda belirlemesi gerekiyor. Fiyatlar böylece oluşacak. Ardından buna ne kadar sadık kaldığı izlenecek. Bunların içinde Fransa'yı dönüştürecek güçlü reformlar öncelikli olmak üzere Avrupa merkezli dünyaya ne kadar katkı sunabileceği izlenecek.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından uygulanan genişlemeci politikalar ve tek bankacılık sistemi şimdilik güvende. Paradoksal olarak bu gelişmeler ECB istemese de Euro için pozitif olabilir.

Fransa ekonomisi düşük enflasyon, düşük büyüme, yüksek kamu borcu ve katı sosyal haklar & katı emek piyasası kıskacında. Macron bunların her birine çözümler önerebilir. Terör ve uluslararası politika alanları ise şimdilik soru işaretleri ile dolu.

Piyasalar şimdi mutlu. Kimse Macron'a tapmıyor ancak Le Pen'e karşı her alternatif kutlanacaktı. Devamında ise tek fiyatlanan Macron olacak. Şimdilik balayı zamanı...