Advertisement

İran, 19 Mayıs'ta Cumhurbaşkanını seçecek. Mevcut Cumhurbaşkanı 'reformist' Ruhani, Tahran Belediye Başkanı Galibaf ve eski yargıç & vakıf yöneticisi 'muhafazakar' Raisi'ye karşı yarışacak.

 

Adayların birlikte katıldıkları televizyon münazaralarında asıl konunun ABD ile yapılan nükleer anlaşmasının sonuçları olduğunu görüyoruz. Ülkede cumhurbaşkanının da üstünde kabul edilen ve aslında dolaylı olarak patrimonyal bir ilişki içinde olduğu dini lider Hamaney'in oluru ile ABD ile nükleer anlaşmasına gidildiği için bizatihi anlaşmanın kendisi değil ancak sonuçları eleştiriliyor. İki rakip, Ruhani'yi 2015 yılında imzalanan anlaşmadan sonra beklenen rahatlamanın gelmemesi ile eleştiriyorlar. İranlıların %73'ü de bir ankete göre bu görüşte.

 

Yapılan anketler devlet televizyonunda yayınlandığı için ve kaynaklarından tam emin olamadığımız için fikir yürütmek güç ancak %50 barajına ulaşılması gereken 2 turlu seçimlerin ancak ikinci turunda Ruhani'nin yeniden seçilebileceğini anlıyoruz.

 

Sabık Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'a ise yüksek konsey tarafından seçim yarışına katılma izni tanınmadı. Bu organ, seçime katılabilecek adayları belirliyor ve uygun görülmeyen aday yarış dışı kalıyor. Dini lider ise Devrim Muhafızları'nın başı ve devlet medyasını kontrol ediyor. Muhafızların telekomdan altyapıya ve enerjiye kadar birçok alanda ekonomik bölüşüme de ortak olduklarını görüyoruz. Cumhurbaşkanı hükümetin başı rolünü oynuyor ancak dini lidere bağlı şekilde çalışıyor.

 

 

EKONOMİK GÖRÜNÜM BOZULMAMALI

 

Ruhani, oldukça zor bir durumda aldığı ekonomiyi önce yaptırımlardan (kısmen) sonra resesyondan ve ardından %40'lık enflasyondan kurtardı. Fikren reformist olan akımı, ülkenin Batı ile oldukça gönülsüz yakınlaşmasında ve ülkenin yabancı yatırım almasında önemli roller üstlendi. Halihazırda ülkede yüksek montanlı yatırımları olan Türk şirketlerine ek olarak Ünal Aysal'ın da 4,2 milyar dolarlık bir doğalgaz çevrim santrali yatırımına giriştiğini biliyoruz.

 

IMF'nin 2016 Şubat ayı 4. Madde Raporu'na göre petrol dışı sektörlerde büyüme oldukça sınırlı. İran 2016-17 takvim yılının ilk 6 ayında %7,4 büyürken, petrol-dışı büyüme %0,9 ile sınırlı kaldı. Piyasa da resmi kur arasındaki makas %15'e kadar inerken büyümenin gelecek yıl %6'dan %3'lü seviyelere ineceği tahmin ediliyor.

 

Ülkenin yatırım hamlesi başlattığı şu günlerde önünde uzun bir yapılacaklar listesi var. Merkez bankasının modernizasyonu, uluslararası muhasebe standartlarına geçiş, finansal sistemin liberalizasyonu ve yabancı sermaye çekebilmek için şeffaflaşması bunların başında geliyor. Modern bir bankacılık kanunu, bizdeki BDDK benzeri bir yapılanma ve bankaların yeniden yapılandırılarak sağlam bir sermaye yapısına kavuşturulması gibi önemli reformlar bekleniyor.

 

Mali tarafta ise orta vadeli bir çapa olarak 'mali kural' belirlenmeli ve disiplini sağlayacak adımların haritası çıkarılmalı. Verilerin düzenli yayımlanması ve içeriklerinin şüpheye yer bırakmayacak kalitede, sistematik olarak paylaşılması ihtiyacı da ajandanın üst sıralarında olmalı.

 

 

BÖLGENİN GÖZÜ SEÇİMLERDE OLACAK

 

Bölgede Suudiler ile biraz da mezhep temelli bir çekişme içinde olan, yaptırımların hafiflemesine rağmen Trump ile yeniden zorlu bir sürece giren İran'ın gündemi oldukça yoğun. Rusya ve Türkiye ile birlikte yürütülen Astana süreci, Yemen'deki amaçlar ve bölgenin değişen yapısında geride kalmamak gibi öncelikli dış politika hedefleri var ülkenin. Bunun yanında toparlanan ekonomik aktivitenin yara almadan yoluna devam etmesi gerekiyor.

 

Türkiye açısından İran'da rejimin evrileceği yer oldukça önemli. Meseleyi sadece bölgesel liderlik yarışı ya da tek taraflı kazananı olan bir oyun gibi okumayınca karşılıklı fırsatlar ve ticaret imkanları da pekala kolayca görülebiliyor. Dışarı açılmaya çalışan ülkenin özellikle finans alanında kapsamlı yatırımlara ve aracılık hizmetlerine ihtiyacı söz konusu ve bu ihtiyaç zaman içinde hızla artacak. Türkiye son yıl hariç neredeyse son 10 yıldır ticari açık verdiği ülkeye bu hizmeti sunarak karşılıklı ticareti daha adilane bir seviyeye çekebilir. Aynı zamanda finansal olarak derinleşerek 20 milyar dolar civarına rahatlıkla çıkabilecek dış ticaretin hacmini ve giriftliğini artırabilir.

 

19 Mayıs öncelikle İran, ardından tüm bölge için önem arz ediyor.