Advertisement




Kasımda seçildiği günden bu yana ABD'nin en popüler konu başlıklarından biri Başkan Trump. Alışılmışın dışında tarzı, ABD demokrasisini ve yerleşik düzenini zorlayan davranışları ile toplumdaki algısı da uzak uçlarda şekillenen başkan yine gündemde.

Göreve geldiği günden bu yana Rusya ile olan ilişkileri, kampanya döneminde Rusya'dan destek aldığı, ekibinin Rusya ile yakın ilişkileri olduğu, rakibi Hillary Clinton'un kampanyasının Ruslar tarafından manipüle edildiği gibi birçok iddia ortaya atıldı. Bunların bir kısmı medya tarafından, bir kısmı ise bizzat FBI tarafından.

BİTMEK BİLMEYEN SUÇLAMALAR

Trump'un başına bela olan dosyalardan biri kendisinin baş güvenlik danışmanı olarak atadığı Flynn'in Rusya ile olan ilişkileri. Medyada çıkan haberlere göre Flynn kampanya süresi boyunca Ruslar ile çok sık görüşmüş ve kimi hassas bilgileri kendilerine iletmişti. Flynn ve ardından Trump bunu defalarca reddettiler. Ardından bir gün Trump, Flynn'i görevden aldı ve kendisine karşı yeterince dürüst olmadığını açıkladı.

FBI soruşturmasına giren iddialara göre Flynn, Ruslarla yaptırımları tartışmıştı ancak Başkan Yardımcısı Pence sorduğunda ona 'hayır, böyle bir konuşma geçmedi' yanıtını vermişti. Oysa, anlaşılan bu konuşma ya da benzer içerikte bir diyalog yaşanmıştı. Trump, 'Flynn, Pence'ye yalan söylediği için onu görevden alıyorum' demişti.

Dosya burada kapandı.

İkinci vaka ise son günlerde yaşandı.

Başkanlık yarışı sırasında Hillary Clinton'un özel yazışmalarının bir ulusal güvenlik ihlali olabileceği iddiasıyla FBI Başkanı Comey bir basın toplantısı düzenledi. Konuyu inceleyeceklerini açıkladı. Trump'un kampanya boyunca Clinton'a karşı kullandığı en güçlü argüman bu oldu. Belki de seçim kazandıran argüman.

Aynı Comey, iddialar üzerine Trump ve ekibinin Rusya tarafından manipüle edilip edilmediğini ve hassas bilgilerin bu ülke ile paylaşılıp paylaşılmadığını incelemeye başladıklarını duyurdu. Comey, Trump tarafından görevden alındı.

NIXON HAYALETİ YENİDEN BEYAZ SARAY'DA GEZİYOR

FBI ajanlarının başındaki ismin görevden alınması 40 yıl önceki Nixon - Watergate sürecini hatırlattı. Nixon da istihbaratın başındaki ismi görevden almış ve ardından kendisini istifaya götüren 'azil süreci' başlamıştı.

İşte siyasetin ve doğal olarak piyasaların son korkusu da bu. Ya başkan için azil süreci başlarsa?

Azil sürecinin başlayabilmesi için öncelikle yüksek bir güven ve ikna düzeyi gerekiyor. ABD tarihinde böyle bir başkanlıktan inme örneği de yok. Açıkçası şu an böylesi bir gelişme olacağına pek ihtimal veren yok ancak yine de herkesin kafasında kıvrılan soru işaretleri görüyoruz. Ya olursa.

Bir başkana benzer sürecin yürütülebilmesi için Temsilciler Meclisi bu yönde bir karar alacak, ardından komiteler kurulacak ve gerekli görüldüğü takdirde iş Senato'ya gelecek. Gizli oylama ile 2/3 çoğunluk bulunduğu durumda başkan görevinden azledilecek. Bu süreç boyunca ise başkanlık yetkilerini kullanmaya devam edebilecek.

Vatana ihanet, rüşvet gibi suçlamalar ile başkana dava açılabiliyor ancak görevden azletmek için Nixon'a da olduğu gibi 'obstruction of justice' olması yani kanunun işlemesine engel olma isnadı yeterli. Üstelik bu suçlamanın kapsamı pek geniş. Bakın dün bu kelime kalıbı Google'de ne kadar aranmış.

Popülist söylemler ile iktidara gelen bir başkanı adli yollar ile görevden almak belki de ABD siyasetini uzun yıllar popülizme mahkum etmek anlamına gelebilir. Bu, oldukça tehlikeli bir yol.

Piyasalar içinse, sürecin derinleşmesi ve daha fazla kişinin inanması halinde ABD Doları'nın zarar görebileceği, faizlerin düşebileceği ve bir süredir biriktirilen riskli pozisyonların çözülebileceği bir süreç olabilir. Yaşaması zor olduğu kadar fiyatlaması da bir o kadar çetrefil bir durum.