Advertisement

Gelişmiş ülke merkez bankaları yaşanan küresel krize önce faiz indirimleri ile tepki verdiler. Bu indirim serisi ‘beklenenden önce & beklenenden fazla’ şeklinde paketlenmişti. Sermaye piyasalarını sakinleştirmek için yeterli olmadığı gibi para piyasaları da bu işten huzur bulamadılar.

Bu arada bölük pörçük mali tedbirler gördük. Peşi sıra gelen finansal stres ise ikinci tur faiz indirimlerini getirdi.

Bu faiz indirimleri hem hacmen büyüdüler hem gidilebilecek dip noktaları zorladılar. Hem de devreye standart dışı önlemler girdi. Bilançolar büyüyecekti…

Bu ortamda sıra gelişen ülkelere geldi. Her biri değişik fonksiyonlarda uygulamalar başlattılar.

Kore faiz indirirken Endonezya ve Hindistan Merkez Bankaları dövizi sakinleştirmeye çalıştırdılar. Çin Merkez Bankası kredi mekanizmasını harekete geçirmek için zorunlu karşılıkları ayarladı ve piyasayı likit tuttu. Polonya Merkez Bankası sert bir faiz indirimine gitti. Macaristan Merkez Bankası büyük işletmelere verilen kredilerin, bankalar tarafından teminat gösterilmesine kapıyı araladı.

Yaratıcılık büyüyor ve yayılıyor.

 

*

 

Global şartların böylesi bir seyir izlediği günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Perşembe günkü Para Politikası Kurulu toplantısını öne çekerek bir dizi önlem açıkladı.

Toplantının öne çekilme sebebi işlerin çok hızlı gelişmesi. Özellikle, kapalı mekanların lokanta ve AVM hariç tutularak kapatılması kararı ile artık iç talepte keskin bir düşüş olacağı belli oldu.

Önümüzdeki sıkıntılı süreci en azından 6-8 hafta olarak hesap edince bir ekonomik pakete ihtiyacımız olduğu aşikar. Doğal olarak bunu TCMB’nin tek başına üstlenmesi beklenemez. Ne var ki açıklanacak önlemlerin bir parçası olması beklenir. Kararları da işte bu kapsamda okumak gerekir.

TCMB öncelikle politika 100 baz puan indirdi ve %9,75’e çekti. Böylece son serideki toplam indirim 1.425 baz puan oldu. Burada amaç paranın maliyetini aşağı çekebilmek. Ayrıca metinde daha önce yapmış olduğu ‘politika faizinin beklenen enflasyonla uyumu olduğu’ yönündeki ifadeyi de metinden çıkardı. Daha fazla faiz indiriminin önü açılmış oldu böylece.

Gelen metinden anladığımız kadarıyla  içinde bulunduğumuz dönemin keskin talep düşüşü kaynaklı bir büyüme şokuna dönüşeceği beklentisinde TCMB. Bu yüzden talep kanalını elden geldiğince uyarmak istiyor.

Bununla birlikte piyasada likiditenin bol ve her ihtiyaç anında sağlanacağı mesajını iletiyor.

Likiditeyi bol tutmak için piyasa yapıcıların TCMB’den alabilecekleri imkanlar artırıldı. Vade yapılarını düzeltmek için bankalar ayrıca 1 haftalık reponun yanında 91 günlük fonlama da sağlayabilecekler MB’den. Dolar karşılığı yapılan çeşitli vadelerdeki swap / kur takası ihaleleri artık Euro ve altın için de yapılabilecek. Yeter ki bankalar TL yaratmak istesinler, MB yardımcı olacak. Üstelik politika faizinin 1 tam puan ucuzuna.

Eski pazarlamacıların tabiri ile ‘bitti mi? Bitmedi!’.

Kredi büyüme hedeflerini tutturan bankalar için zorunlu para karşılıklarda 500 baz puanlık indirime gidildi. Bu ne demek? TCMB rezervlerinden feragat ederek piyasaya kalıcı olarak 5,1 milyar dolarlık likidite sağlayacak demek. Bankaların olanı onlara geri vererek.

Bunun yanında reel sektöre olan kredi akışının devam etmesi için bankalara toplam sistem ihtiyacının ¼’üne denk gelebilecek şekilde (yaklaşık 200 milyar TL / 4 = 50 milyar TL civarı) likidite sağlanacak. Bu imkanın faizi yeni politika faizi olan 9,75’in 150 baz puan aşağısı olacak (%8,25).

Bir diğer konu ise ihracatçıların reeskont kredilerinde vadelerin uzaması. 18 mart – 30 Haziran arasında vadesi gelecek reeskont kredilerinin geri ödemesi 90 gün kadar uzatılacak. Böylece hem ihracatçı rahatlayacak hem de piyasadan yaklaşık 7,6 milyar dolarlık döviz talebi eksilmiş olacak. Döviz piyasasındaki baskı kalkmış olacak.

Ayrıca ihracatçılar için kredi taahhüdü açık olanlara 12 ay ek taahhüt kapatma süresi tanındı ve azami vadeler 120 günden 240 güne, daha uzun vadeli kredilerde 720 güne kadar çıkarıldı.

 

*

 

Paketin tamamına bakınca, oldukça yaratıcı unsurlar taşıdığını düşünüyorum. Hedefli kredi imkanı ve ihracatçılara tanınan imkanın çift taraflı çalışacak olması epeyce olumlu (reel sektörün ödeme kabiliyeti gelişecek ve piyasadan bir süreliğine döviz baskısı kalkacak).

Faiz indirimi TCMB’den direk fonlama alabilecek 50 milyar TL için önemli. Diğer yandan sistemin tamamını fonlayan mudiler ya da Türkiye’ye kısa vadede borç para verenler için bu enflasyon şartlarında pek kabul edilebilir durmuyor. Dolayısıyla TL’yi zayıflatma ihtimali açısından benim için negatif bir karar. İlk fiyatlamalar benim iddiamın aksine TL’nin güçlendiğini gösterse de faiz indirimsiz bir paket TL’yi çok  daha hızlı sıçratır ve bana göre finansal koşulları daha fazla gevşetirdi. Keza bono faizlerini aşağı çeker ve mevduat sahiplerinin gözünde TL’yi cazip hale getirirdi.

TCMB adımları likiditenin kıt olduğu ve en çok ihtiyaç duyulan zamanda bunu sağlamak üzere yola çıktı. Şimdi gözler diğer adımlarda olacak. Meselenin özü şu: Önümüzdeki iki ayı atlatan devamında bol ve ucuz paraya kavuşacak, düşük emtia fiyatları ve ertelenmiş talebin desteği ile mutlu olacak.

Mesele şu iki ayı atlatmakta.