Advertisement

Sadece piyasalarda değil hayatın içinde de kendimize anlattığımız hikayeler, bizim için son derece önemli. Buradaki sorun şu, bu hikayeleri kendimize anlattığımızı nereden bileceğiz?

Farkında olmasak da bize daha cazip gelen bu hikayeler, çoğunlukla açık bir başlangıç, orta, bitiş ve sebep sonuç ilişkilerini içeren net hikayeler oluyor. Aslında bu gerçek dünyanın nasıl çalıştığının bir yansımasından ziyade bazen son derece komplike konuları, sınırlı insan bilişine uygun ve popüler hale getirmekle ilgili. Fakat popüler olanın her zaman doğru olması beklenemez. Bu hikayeler eğlendirme amaçlı ise doğruluğu çok da önemli olmayabilir ama önemli kararlar almak için girdi olarak kullanılacaksa iş, kritik bir hal alır.

Popüler olanın dışına bakma cesaretine sahip olup fazla çalışmayı ve araştırmayı da göze alanlar için aslında kaliteli ve gerçekçi kaynaklar bulunabiliyor. Bas Van Bavel’in “The Invisible Hand?: How Market Economies Have Emerged and Declined since AD 500” (Görünmez El?: MS.500'den beri Pazar Ekonomileri Nasıl Ortaya Çıktı ve Düştü) isimli kitabı da bizce böyle bir kaynak. 14. yüzyıl İslam âlimi İbn Haldun'un ve Spengler ve Toynbee gibi tarihilerinkine benzer döngüsel tarih anlayışının sergilendiği bu eser, her ne kadar büyük ölçüde uzak geçmişe odaklanmış olsa da Bavel, bizce içinde bulunduğumuz durum hakkında da fikir veriyor ve bizim yapısal bakış açımız değişmediğini gösteriyor.

Enflasyonun küresel piyasa teması haline gelme olasılığının yüksek olduğunu,küresel çapta yaşanabilecek olan enflasyonist ortamın çoğu şirket ve yatırımcının hazır olmadığı en önemli yapısal değişiklik olabileceğini düşünüyoruz. Bizce enflasyon önümüzdeki senelerin en önemli yapısal konusu olmaya aday ve böyle bir ortama adaptasyonun birçok şirket ve yatırımcının geleceğini belirlemede kritik olacak.

En basit ifadeyle, 2008 küresel finans krizi sonrası uygulanan yolu, analog olarak kullanmanın bir hata olduğuna inanıyoruz. Bu seferki ortamın farklı olduğunu düşünüyoruz. Farklı olan iki konu:

a) Maliye politikası tüm dünyada (özellikle de ABD’de) çok daha genişlemeci

b) Hükümetlerin bankaları kredi vermeye teşvik etme şekli (serbest piyasanın beşiği sayılan Anglo Sakson ülkeleri ve özellikle İngiltere dahil).

Bu ikisinin politika araç setinin kalıcı parçası haline geleceğini, bunlara ilave olarak gevşek para politikası ve küreselleşmenin gerilemesi ile artacak olan arz darboğazları ile birlikte de enflasyonist etkileri olacağını düşünüyoruz.

Enflasyon, gelişmiş ülkelerden önce bazı gelişmekte olan ülke piyasalarında önümüzdeki aylarda daha görünür hale gelebilir. Daha sonra da muhtemelen yine bu yıl içinde gelişmiş ülkelerde de enflasyonun yükselmeye başlayacağını söyleyebiliriz.

Ayrıca ABD’de kasım ayında gerçekleşecek seçimlerin hem küresel riskli varlıklar hem de Türk varlıkları için risk teşkil edebileceğini ön görüyoruz. Başkan adayı Biden’ın anketlerde belirgin olarak önde olmasına rağmen piyasalar bu durumu fiyatlamamakta. Eğer Demokratların adayı Biden seçimleri kazanırsa, Amerika Senatosu Demokratların kontrolüne geçebilecek. Piyasalar şu anda bu olasılığı göz ardı ediyor olsa da bu değişebilirse seçim belirsizliği önemli bir piyasa teması haline gelebilir. Piyasaların seçimlerden birkaç ay önce seçim belirsizliğini fiyatlamaya başlamasını bekliyoruz. Fakat hangi aday seçilirse seçilsin para politikasının bağımsızlığını tamamen kaybedeceğini, maliye politikalarının çok daha genişlemeci olacağını, geçmişte uygulandığı gibi bono faizlerine zoraki tavan uygulanabileceğini ve bankaların öyle veya böyle kredi vermeye ikna edileceğini düşünüyoruz. Yani yakın zamanda izlediğimiz para tabanındaki hızlı artışın önümüzdeki dönem de artacağını ve ABD enflasyonun yüzde 3’lerin üzerine çıkacağını ön görüyoruz.

2018 sonlarından bu yana ısrarla önerdiğimiz Altının TL cinsi fiyatı bu süre zarfında iki kattan fazla artmasına rağmen en beğendiğimiz varlık sınıfı olmaya devam ediyor.