BLOOMBERG HT ARAŞTIRMA
Altın ve ve gümüşün uzun dönemli ons fiyat hareketlerine bakıldığında, ikisinin de 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başındaki kısa süreli sıçrayışları ve ardından sert düşüş ile geldikleri seviyelerde çok uzun yıllar yatay seyrettiği görülüyor.
Uzun yıllar yatay seyretmelerinin ardından; 2008 küresel finans Krizi öncesi ve sonrası dönemi de içine alan 2005–2013 yıllarında tekrar kıpırdama yaşayan bu değerli metaller 2019-2020’lere kadar sakin bir seyir izledi.
Bu noktada Türk Lirası’nın seyri kuşkusuz yurt içinde altın ve gümüş fiyatlarının hareketinde belirleyici bir diğer ana unsur olarak işlev gördü.
2000’lerin başından itibaren gram altında kademeli olarak genellikle sürekli yükseliş ve gram gümüşte de TL’de değer kaybının belirginleştiği yani döviz kurlarının belirgin yükseldiği 2018’lerden sonra dalgalı bir yukarı yönlü hareket izlendi.
Türkiye’de bireysel anlamda altının popülaritesinde de bu olgunun rol oynadığı yadsınmaz görünüyor. TL’deki konumlanmaya ilaveten ons gümüşün de son yıllarda hareketlenmesi gümüşü de giderek ilgi odağı haline getirdi.
Gümüş Perşembe'den günümüze gümüşün seyri
ABD’de emtia pazarında 'Gümüş Perşembe' olarak adlandırılan ve emtia pazarı ile vadeli piyasalarda büyük paniğe yol açan olay gümüşün tarihinde önemli yer tuttu. 1970’ler ve 1980’lerde yankısı bilinen bu olayın merkezinde Teksaslı Hunt Kardeşler var. 1970’lerin başı ve ortalarından başlayarak Nelson Bunker Hunt; artan enflasyon, Ortadoğu’daki gerilimler ve Vietnam Savaşı gibi gelişmeleri göz önüne alarak, altına erişimde bulunan kısıtlamalar nedeniyle 'güvenli liman' gördüğü gümüşe yönelmeye başladı. Petrol yatırımları da bulunan aile, petrol konusunda olumsuz gelişmelerden etkilendi ancak diğer iki kardeş Lamar Hunt ve William Herbert Hunt’ın da dahil olması ile hem Suudiler’le ortaklıkla ticaret alanında hem de emtia piyasalarında etkinliklerini arttırdı. Ons gümüş verilerinden de görülebileceği üzere 1970’lerin başında 1-2 dolar arası seyreden ons gümüş fiyatı 1980’lere girerken 30 doların üzerine yükseldi. Ancak Ocak 1980’de gümüş alım satımına ilişkin ABD piyasalarında yapılan kısıtlayıcı düzenleme, o dönem gün içi 50 dolar seviyelerini dahi gören ons gümüşün fiyatını 2005’e kadar seyredeceği 5-10 dolar aralığına çekecek olan gelişmelerin başlangıcı oldu. Hunt Kardeşler’in o dönemde giriştikleri ve içerisinde manipülasyon ve piyasa riski detayları da barındıran bu çabanın altın fiyatları üzerinde de etkisi tartışılageliyor.
Günümüzde enflasyon, jeopolitik gerginlikler ve reel getiri arayışı
2005 yılı başında 400 dolar seviyelerinde seyreden ons altının Eylül 2021’de 1.800 dolara yaklaştığı, ons gümüşün ise yine aynı aralıkta 7 dolarlar düzeyinden 30 dolar üzerine geldiği görülüyor. Ardından her iki unsurda da belirgin gerileme dönemine giriliyor. Ancak Kovid-19’un hayatımıza girmesinden kısa bir süre önce yine Fed’in parasal genişleme ile parasal gevşeme arasında gelip gittiği 2019 sonunda ons altında, Kovid-19’un tüm dünyayı etkisi altına aldığı Mart 2020’den sonra da ons gümüşte belirgin biçimde yükseliş izlendi. 2020’de ons altın 2000 dolar üzerini, 2021’de de ons gümüş 30 dolar üzerini test etti. İki unsurun da gördükleri bu zirve seviyelerin ardından inişli çıkışlı dalgalanmaları ve her iki yönde de periyodik trendleri izlense de 2021’in son çeyreğinde dünya borsalarının öne çıktığı bir süreç geride bırakıldı. 2022’ye ise 2021 yılı sonundan itibaren tüm dünyanın gündemindeki enflasyon ve enflasyonla mücadele ekseninde başta büyük merkez bankalarının para politikaları ajandaları ile başlandı. Bilhassa Fed ve Fed’in adımlarını fiyatlama adına dikkatle izlenen ABD verileri paralelinde, geldikleri zirve seviyelerden çok uzaklaşmayan ons altın ve ons gümüşün hareketleri yatırımcıların radarına girdi.
2022’nin ilk ayında küresel hisse görünümünde baskısı hissedilen negatif algı ve Kovid-19 sürecinde gündemde kendine daha kısıtlı ağırlık edinebilen jeopolitik risklerin Ukrayna konusunun kritikleşmesi ile oluşturduğu atmosfer üzerine, Fed’in ve hatta AMB’nin beklenenden daha “şahin” olabileceği ihtimalleri ile yüksek enflasyon ve belirsizlik koşullarında “reel getiri” arayışı daha da zorlaşmış görünüyor. Bu ortamda 1970-1980’lerdekine benzer özgün bir vaka beklentisi olmasa da; güvenli liman algısı ile ons gümüşün de seyri hassasiyetle takip ediliyor. 2021 yılı başında da hem küresel hem de yurt içi ölçekte gümüşe olan ilgi kısa vadede yukarı yönde hareketlerin önünü açmıştı ancak uzun süreli bir yükseliş görülmemişti.
Gümüşte senaryolar
Piyasalardaki fiyatlamaların yanı sıra elektronik, otomotiv ve enerji gibi sektörlerde kullanım alanı bulunduğundan imalat yönü de öne çıkan gümüşe dair beklentiler; ons tarafında 2022’de özellikle küresel arz darboğazlarının aşılması ve Fed’e dair algının değerli metaller tarafında bariz bir negatif etki yaratmayacağı ihtimalleri ile yukarı yönde tema ile biçimleniyor. Aynı zamanda ons altın ve ons gümüşte pandemi sürecinde görülen tepe noktalardan geriye gelinmesi sürecinin, reel getiride kısa vadedeki negatif görünümün devamı ile süreceği de düşünülüyor.
Türkiye’de ise son yıllarda kurlardaki artış ve ons fiyatlarının önceki yıllara göre yüksek kalmasının da desteği ile gümüşe gösterilen ilgi altına yaklaşıyor.
Gümüşe dayalı yatırım ve birikim
Gümüş hesaplarının yanı sıra yatırım fonları içerisinde de kendine yer bulan gümüş, son olarak bireysel emeklilik tarafında da “kıymetli maden fonu” portföylerinde yer almaya başladı. TEFAS’ta yer alan bilgilere göre 9 Şubat 2021 itibarı ile yatırım fonları içerisindeki gümüş içerikli fonların son 1 yıllık getirisi yüzde 50’ler civarında kümeleniyor. 2021 yılı ortalarında işlem görmeye başlayan gümüş içeriği bulunan emeklilik yatırım fonu ise 6 aylık getiride TEFAS verilerine göre yine yüzde 49 getiri performansı elde etmiş görünüyor.