Advertisement
HABERLER ABONE OL

Erol Oytun Ercan

Korumacılık önlemleri ve artan milliyetçilik ile beraber dünyadaki şirketlerin de devletler ile kurdukları ilişkiler giderek değişiyor. En son yaşanan olay ise Louis Vuitton’ın sahibi Bernard Arnault’ın lüks mücevher şirketi Tiffany’yi satın almak için yaptığı anlaşmadan çekilmek için Fransız hükümetinden yardım istemesi oldu.

Arnault’ın aktardıklarına göre, Fransız hükümeti, ABD ile Fransa arasındaki ticaret anlaşmazlığı yüzünden satın almanın ertelenmesini talep etti. Tiffany’den yapılan açıklamada ise Louis Vuitton’ın protestoları ve polis saldırganlığını öne sürerek fiyatta indirim istediği belirtiliyor.

Başkan Donald Trump TikTok’un ABD operasyonlarının ya ABD’li bir şirket tarafından alınacağını ya da uygulamayı ülkede yasaklayacağını açıkladıktan sonra, Microsoft’un TikTok’un Avrupa ve Hindistan operasyonları da dahil şirketin küresel operasyonlarını satın almak istediği haber oldu.

Son olarak Başkan Trump şirketin devredilmesi için verilen 90 günlük sürenin daha fazla uzatılmayacağını belirterek, “Ya kapanacaklar, ya satacaklar” dedi. TikTok’un sahibi ByteDance cephesinden elde edilen bilgilere göre, şirket ABD ile TikTok’un tamamının satılmaması için görüşmeler gerçekleştiriyor ve Çin hükümetinin çabalarının da bu görüşmelerin başlamasında etkili olduğu belirtiliyor.

Diplomasinin kazandığı yeni işlev

Daha öncekilerden farklı olarak bu son iki örnek devlet diplomasi mekanizmalarının artık ‘ulusal çıkarlar’ yanında, uluslar ötesi şirketlerin çıkarları için de mücadele eden bir işlev kazandığını gösteriyor. Aynı şekilde şirketler de devletin güvenlik politikaları için araçsallaştırılabiliyor.

Önceki örneklerde ülkelerin aldığı uluslararası önlemler ve gümrük vergisi uygulamaları, ulusal güvenliği önceleyen ticaret sınırları oluşturmayı öngörüyordu. Trump ile başlayan ticaret savaşlarında diplomatik misyonlardan ziyade vergi duvarları ile ekonomiye konu olan devlet mekanizmaları işletiliyordu.

Fakat devletin uluslararası misyonları da artık şirketlerin karşılaştığı problemleri çözebilmek için farklı görevler üstleniyorlar. Devlet yapısı ve şirket yapıları arasındaki düzenleme, denetleme ve dengeleme temeline kurulan ilişkinin sınırları giderek muğlaklaşıyor. Şirketler ile devletler arasında yeni bir ilişki kurma biçimi oluşuyor.

Tüm bunlar, uygulanan pasif önlemler ya da düzenleme değişiklikleriyle ‘teşvikler’in ön plana çıkarıldığı bir düzenden, diplomatik misyonların aktif olarak kullanıldığı karmaşık ve girift ekonomik problemlerin çözümü için sadece dolaylı müdahalelerin değil direkt mücadele ve zorlamanın olduğu bir düzleme geçiş aşamasının nüvelerini taşıyor.

Daha önce ülkeler hangi korumacılık önlemlerini almıştı?

Hindistan Haziran ayı sonunda büyük bir kısmı Çin menşeili, TikTok ve WeChat’in de aralarında bulunduğu, 59 adet uygulamayı yasaklama kararı almıştı.

Almanya, Nisan başında, yerel firmalarını Avrupa Birliği dışındaki yatırımcılardan korumak için yabancı devralma kurallarını sertleştirdi.

Almanya’nın bu kararı almasında Çin devletine ait firmaların yatırımlarının giderek artması ciddi bir rol oynadı. Almanya Ekonomi Bakanlığı ise yapay zekâ, robotik, biyoteknoloji ve kuantum teknolojisi sektörlerinden %10 ve daha fazla hisse alındığında hükümetin izleme izni olmasını öngörüyor.

Pandemi öncesinde ise dijital vergi konusunda bir ticaret gerginliği yaşanmış, Fransa’nın ülkede faaliyet gösteren dijital şirketlere %3 vergi uygulamak istemesi sonrasında ABD hükümeti şampanya ve peynir gibi Fransız ürünlerine %100 vergi koyma tehdidinde bulunmuştu.

İtalya da Nisan başında yabancı satın almaları sınırlayıcı bir kararname yayınlamıştı. Karar hükümete finans, kredi, sigorta, enerji, ulaşım, sağlık, yiyecek, robotik, yapay zekâ ve siber güvenlik sektörlerindeki satın almaları veto etme yetkisi veriyordu.

Hükümete şirket hisselerinin %10’unu geçen satın almaları reddetme yetkisi de veren kararnamenin 2020 yılının sonuna kadar yürürlükte kalması öngörülüyor.