Advertisement
HABERLER ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1 puan faiz indirimiyle sürpriz yaparken, karar metninde iktisadi faaliyetteki ivme kaybı dikkat çekti.

Banka karar metninde konuyla ilgili olarak, "Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir" ifadelerini kullandı.

Kararın ekonomik aktiviteye etkisini de değerlendiren ekonomistler bu indirimin büyümeyi destekleyecek bir adım olmadığı görüşünde.

Bloomberg HT yayınına katılan Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Prof. Dr. Hakan Kara bu indirimin pratikte büyümeyi destekleyecek bir adım olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Kara, karara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

Metnin içinde çok net olan bir şey var ki Merkez Bankası büyümenin yavaşlamasından rahatsız. Büyük ihtimalle üçüncü çeyreğe yönelik öncü göstergelere bakıyorlar ve yıllık büyüme oranlarının üçüncü çeyrekte yüzde 2’lere 3’lere düşeceğini görüyorlar. TCMB, önceliği büyümeye vermiş durumda. Bunu da açık açık söylüyor.

Gerekçelendirmeye baktığınızda, ekonomi yönetiminin yavaşlamaya herhangi bir tahammülü olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla 100 baz puan indirerek bir destek vermek üzere bir adım atmış olmak istiyor.

Ben bunun pratikte büyümeyi destekleyecek bir adım olduğunu düşünmüyorum. Zaten kredi faizleri bambaşka bir dinamiğe doğru evrilmiş durumda. CDS’ler 700’ler civarında. Bu 100 puanlık düşüş risk primini iyice arttıracaktır. Yurtdışı borçlanma kanallarını da zayıflatacaktır. TCMB kararının büyümeye destek değil, tam aksine büyümeye ilişkin aşağı yönlü riskleri belirginleştiren bir adım olduğunu düşünüyorum.

"Büyüme sorunları bu faiz indirimiyle normale dönmeyecektir"

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu da faiz indirim kararıyla büyümedeki sorunların tekrar normale dönmeyeceğini belirtti.

Prof. Dr. Saltoğlu, Bloomberg HT yayınında şu değerlendirmeleri yaptı: Son kez bu şekilde sürpriz bir faiz indirimi olduğundan bu yana makro sorunlar çok karışmıştı. Şu an tekrar böyle bir karar alındı. Bu kararın gerekçesine ikna olmak çok kolay değil. En azından bizim bildiğimiz makroekonomi çerçevesinde çok farklı bir karar.

Bu karara bizi ne itti diye baktığımızda, muhtemelen son dönemde kredide olan yavaşlamayı sebep gösterebiliriz. 'Neden kredi genişlemesinde hafif bir duraksama var?' veya 'Neden büyümede ivme kaybı var? sorularını doğru okumak gerekiyor. Ben bunların hiçbirinin bu faiz indirimi ile tekrar normale döneceğini düşünmüyorum.

Deutsche Bank Ekonomisti Fatih Akçelik ise kararın ekonomik aktivite üzerinde olumlu etkisi olabileceğine dikkat çekti.

Bloomberg HT yayınına katılan Akçelik, şu değerlendirmeleri yaptı:

Biz perakende satışlarında da tüketici güven endekslerinde de son aylarda aşağı yönlü bir eğilimin olduğunu gördük. Dolayısıyla iç tüketimde de yavaşlamaya dair sinyaller var. Biz bu kararın bir nedeninin de o olduğunu düşünüyoruz. Çünkü tüketici faizleri de ticari krediler gibi oldukça yüksek seviyelerde ve ister istemez iç talebi baskılıyor.

Biz üçüncü ve dördüncü çeyrekte aslında ekonomik aktivitenin yavaşlamasını bekliyoruz. Ancak bu son faiz indirimi mutlaka ekonomik aktiviteyi destekleyici olacaktır. Bu küresel bir trend, hem bizim ihracat yaptığımız AB ülkelerinde yavaşlamanın olması hem Euro/Dolar paritesinin bizim aleyhimize gelişmesi bir yavaşlama olduğunu teyit eder nitelikte. Her ne kadar parasal gevşeme bunu destekleyici olabilir diye düşünsek de biz bunu daha az etkisinin olacağını ve dediğim faktörlerin baskın çıkıp ekonomik yavaşlamanın süreceği senaryosu üzerinde yoğunlaşıyoruz.

Bürümcekçi: Faizlerde indirim büyüme görünümü kötüleşirse devam edebilir

Ekonomist Haluk Bürümcekçi karara ilişkin yayımladığı notta büyümede ufak bir ivme kaybı ihtimalinde faiz indirimlerinin devam edebileceğini söyledi.

Bürümcekçi notunda şu değerlendirmeleri yaptı:

Büyümede en ufak bir ivme kaybı ihtimalinde TCMB’nin harekete geçerek finansal koşulların gevşemesi için faiz indirimine gitmesi, enflasyonun bir süre daha politikalar açısından
öncelik taşımayacağı ve fiyat istikrarının bu şekilde sağlanmasının mümkün olamayacağını
düşündürmektedir.

Faizlerde yapılan indirimin mevcut görünümde yeterli olduğu mesajı verilse de, büyüme ivmesinin daha belirgin yavaşlaması durumunda yeni indirimlerin masada olacağı söylenebilir.

Dolayısı ile, TCMB bu duruşu koruyabilmek için Döviz rezervlerinden piyasalara dolaylı döviz satışlarına ve yeni makroihtiyati önlemlere yüklenmeye devam edecektir. Bu politikalar sürdürülebilir görünmemektedir, ancak ekonomi yönetimi bu yaklaşımı seçimlere kadar sürdürmeyi deneyecek gibi gözükmektedir. Bu sürenin ne ölçüde ve ne hızla kısalacağı ise öncelikle cari dengenin seyrine, yurtiçi tasarruf sahibinin portföy tercihine ve parasal genişlemenin ulaşacağı boyuta bağlı olacaktır.

Üç haneli enflasyon ufukta mı?

Ekonomistler faiz indiriminin ardından enflasyon görünümü de değerlendirdi.

Prof. Dr. Kara daha önce emtia fiyatlarındaki düşüş ve küresel resasyon fiyatlamasıyla beraber, enflasyonda 3 hane olasılığının azaldığını düşündüğünü ancak faiz indirim kararıyla birlikte enflasyonda 3 haneye gitme olasılığının tekrardan artmış gözüktüğünü söyledi.

Prof. Dr. Saltoğlu da ikinci global bir şok daha gelirse 3 haneye gitme olasılığının çok uzak olmadığını para politikalarının en azından kur yönünden destek vermeyeceğinin kesin olduğunu belirtti.

Fatih Akçelik de üç haneli enflasyon riskine dikkat çekti:

"Aralık ayı için üç haneli enflasyon riskleri şu an için var. Uluslararası emtia fiyatları aşağı yönlü hareket ediyor ama belli kalemlerde özellikle Avrupa’da doğalgaz ve elektrik fiyatlarında yukarı yönlü hareketler sürüyor. Özellikle Türk lirasındaki değer kaybının enflasyonda yukarı yönlü baskı yaratmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Son zamanlarda da enflasyona kur geçişkenliği artmış durumda haliyle enflasyon beklentilerinin bozulduğu dönemlerde bunun daha fazla olduğunu biliyoruz. Tahıl anlaşması sonrası gıda dahil olmak üzere belli kalemlerde iyimser olsak da genel eğilimin yukarı yönlü seyrini sürdüreceğini düşünüyoruz."