Advertisement

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz oranını 0,25-0,50 aralığına yükseltmesinin ardından üye ülkelerde yaşanacak etki raporunu yayınladı.

EBRD'ye göre Fed'in 10 yıl sonra aldığı faiz artışı kararı, ABD'deki büyüme verilerinin iyileştiğini gösterse de bu durum kısa dönemde EBRD ülkelerinde piyasa dalgalanmalarını, dolar cinsinden borçlanmalarının yüksek faiz ödemelerini ve fon maliyetlerini artıracak. Sermaye girişlerinin de düşmesiyle ekonomilerdeki büyüme zayıflayacak.

Rapora göre gelişmekte olan ülkelerin mevcut para politikaları, sermaye girişlerinin kaynağı ve parasal politikasının gevşek tutulduğu Euro bölgesine ne kadar bağımlı olduğu bu etkinin şiddetini belirleyecek üç ana etken olacak.

Dolar cinsinden borcu diğer EBRD ülkeleri arasında en fazla olan Türkiye, Fed sonrası piyasalarda oluşacak atmosferden en çok etkilenen ülke olacak. Ancak bu etkinin bir kısmı daha önce piyasalar tarafından fiyatlandığı için şiddeti sınırlanacak. Türkiye gibi jeopolitik belirsizliğin sürdüğü Rusya ve Ukrayna'da da Fed kararının etkisi yüksek oranda hissedilecek.

TL BİR YILDA YÜZDE 27 DEĞER KAYBETTİ

EBRD'nin raporuna göre dolar cinsinden sermaye girişlerine bağımlılık, yüksek cari işlem açığı, dolar cinsinden borçlanmanın fazla oluşu, Türk şirketlerinin Döviz cinsinden açık pozisyonları ve bölgedeki siyasi belirsizlik son bir yıldır Türk lirasının değerini düşürerek ülke riskini baskı altında tutuyor.

Merkez Bankası'nın verilerinin yer aldığı raporda Türkiye'nin cari işlem açığının Ekim 2015 itibariyle gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 5,1 oranında gerçekleştiği, dış finansal ihtiyacın 2015'te 200 milyar dolara çıktığı belirtildi. Kurumsal sektörün döviz cinsinden açık pozisyonları ise 180 milyar dolar civarında. Raporda, faizlerdeki artışın 2015'te dolar karşısında yüzde 27 zayıflayan Türk lirasına etkisinin ılımlı olacağı ifade edildi. Rapora göre, Türkiye'de kamu finans ve bankacılık sektöründe istikrar gözlemlenirken, kamu borcu GSYİH'nın yüzde 36'sı olarak gerçekleşti.

SERMAYE GİRİŞLERİ KATLANDI

EBRD raporunda geçmiş yıllardaki yüksek oranda sermaye girişinin, gelişmekte olan piyasaların daha ucuz ve daha uzun vadede fonlamasına yardımcı olduğunun altını çizdi. EBRD'ye üye gelişmekte olan piyasalara 2000-2007 yılları arasında giren ortalama 500 milyar dolar sermaye, 2009-2014 arası neredeyse iki katına çıkarak 1,2 trilyon dolar oldu. Bunda en büyük etken düşük faiz oranlarıydı.

Sermaye girişlerinden en çok Türkiye, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Rusya ve Güney Afrika faydalandı ve küresel krizlere karşı tampon alan yarattı. Fakat, özellikle Doğu Avrupa'daki EBRD üyesi ülkeler Avrupa'nın gelişmiş ekonomilerindeki durgunluğun etkisiyle sermaye girişlerindeki sert düşüşle karşı karşıya kaldı.

Tüm dünyadaki gelişen ekonomilere giren sermaye ise 2013 ortalarından itibaren erimeye başladı. Çünkü bu dönemde ABD ekonomisi iyileşme sinyalleri gösteriyor, bu da faiz artışı tahminlerini güçlendiriyordu. Bu ülkeler arasında ekonomisi diğerlerine göre daha kuvvetli olanlar sermaye girişlerinden avantaj sağlamaya devam etti.