Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

ABD Başkanı Barack Obama'yı, yeni yılda bekleyen en önemli konu, koltuğunda bir dönem daha oturup oturmayacağı olacak.

Geçen yılın sonunda, ailesiyle birlikte tatil geçirmek için gittiği Hawai'den yeni yılın ilk günlerinde dönen Obama, Washington'a ayak bastığında Hawai'deki güzel havanın aksine, insanın ciğerlerine işleyen acı bir soğukla karşılaştı. Aslında, bu hava, ironik biçimde Obama'nın başkentteki zorlu yılının da işareti.

Dünyanın hemen her tarafında çıkarı ve ilgisi bulunan bir ülkenin başkanı olması sıfatıyla zaten rahat bir yıl geçirmesi normal şartlarda mümkün olmayan Obama için 2012'nin başka bir anlamı daha var. Obama, bu yılın sonunda, ''tek dönemlik bir başkan'' olup olmadığını hem Amerika halkına hem de dünyaya kanıtlayacak.

Bu yılın önemini bilen Obama ve ekibi aslında, seçim çalışmalarına geçen yıldan itibaren hazırlanmaya başladı, hatta bu yılın başı itibariyle seçim kampanyası için Obama'nın 200 milyon dolar bağış toplayabilmesi bekleniyor. Nitekim, son dönemlerde Obama'nın söylemleri ve Cumhuriyetçilere karşı çıkışları da seçim söylemlerini andırmaya başladı. Obama, bu yıl hem bir Başkan hem de başkan adayı olarak boy gösterecek.



-''Değişim ve umut'' Washington'un dar boğazına sıkıştı

Bu noktada Obama'nın önünde birçok zorlukların bulunduğu herkesin malumu.

Başkanlık seçimlerinin sonucunu belirlemede en önemli faktör belki de ekonominin seyri olacak. Bu nedenle ekonomik gelişme, vergi kesintileri ve hala yüzde 9'larda seyreden işsizlik oranları gibi konular Obama'nın bu yıl üzerine en çok eğilmesi gereken konular.

Obama, koltuğuna ''değişim'' ve ''umut'' sloganlarıyla gelmiş olsa da birçok kararında Washington'un siyasi ''dar boğazına'' sıkıştı, özellikle de iktidarındaki ilk iki yılda, seçim öncesi alevlenen ümitlere yeteri kadar karşılık verememekle eleştirildi.

Obama'nın, siyasi kararlarda iki tarafın karşılıklı ''fedakarlıklar'' yapmasına yönelik ''orta yol'' politikası hem Kongre'deki Demokratlar hem de seçmenlerden eleştiri aldı, ''fazla ılımlı'' bulundu. Obama'nın, bu yaklaşımının bir örneği olarak 2010 yılında zenginlere yönelik vergi kesintilerinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyetçilerin ısrarlarını kabul etmesi, önemli düş kırıklığına yol açtı. Obama, başkanlığında ''fazla akademik ve felsefi'' olmak gibi eleştiriler de aldı, özellikle Amerikan halkı büyük bir krizin altında ezilirken, iyi ve hızlı ekonomik kararlar alamamakla da eleştirildi.

Tabi bunda, Kongre'nin Temsilciler Meclisi kanadının Cumhuriyetçilerin eline geçmesinin önemli etkisi olduğunu unutmamak lazım.

Çünkü, ortaya çıkan ''iki başlı'' Kongre, Obama'nın birçok kararlarında ayağına dolanan engel oldu. ABD Başkanlık sistemi de Obama'ya çoğu zaman ''masaya yumruğunu vurarak'' karar verme şansı tanımadığından, karşısında her zaman, ülkenin bütün sorunlarına karşın sadece kendisini alt etmeye odaklanmış bir muhalefet buldu. Obama, işsizlik ve ekonomiden, sağlığa, hemen her konuda, Washington siyasetinin kısır döngüsü içinde verimli sonuç alamadı ve isteklerini tamı tamına yansıtacak başarıya ulaşamadı.

Ancak, Obama, halkın ve seçmenlerinin dikkatini çeken önemli başarı ve avantajlara da imza attı.

11 Eylül saldırılarına sebep olan terör örgütü El Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin'in ortadan kaldırılmasını sağlayan ABD Başkanı olarak tarihe geçen Obama, böylelikle, aslında ''kesin kararlar alamadığı'' veya ''terörizmle yeteri kadar mücadele edemediği'' yönündeki eleştirileri çürütmüş oldu.

Obama, başkanlık yarışında söz verdiği gibi Irak'tan ABD askerlerini çekti ve son ABD askerleri de yeni bir yıla ülkelerinde aileleriyle birlikte girdi. Afganistan'daki askerlerin ise biraz gecikmeli olarak 2014 yılında çekilmesi öngörülüyor.

Her ne kadar üzerinde hala tartışmalar sürse, konu mahkemeye intikal etmiş olsa ve Obama'nın tam isteklerini yansıtmasa da Obama, söz verdiği gibi sağlık reformuna gitti, eğitim konusunda yeni adımlar attı, mali reform yasa tasarısını geçirdi.

Böylece, seçmenlerine, bir noktada kendilerine ''ayak bağı'' olanın Kongre ve Cumhuriyetçi kanat olduğu mesajlarını verdi.

-Kimine göre sorumlu Obama, kimine göre Obama'nın karar almasını engelleyen Kongre

Tüm bu nedenlerle, Amerikalıların Obama'ya bakışı aslında biraz ikilemde kaldı. Bazı Amerikalılar günlük hayatlarında, özellikle ekonomik alanda iyileşme göremediklerini ve ''umut ve değişim'' sözlerinin ardından birşey gelmediğini düşünerek, Obama'yı desteklemekten vazgeçtiğini söylüyor.

Bazıları ise Obama'nın, Kongre nedeniyle istediği kararları alamadığını ve bu nedenle zorlandığını belirterek, daha güçlü olup istediği adımları atabilmesi için asıl bu seçimlerde onu desteklemeyi sürdürmek gerektiğini ifade ediyor.

Bu nedenle kimi yorumculara göre, bu yılki seçimin sonucunda, ''Obama'nın istenen ekonomik toparlanmayı başaramadığı ve sırasını savdığı'' veya ''Obama'nın ekonomik toparlanma için ülkeyi en azından doğru istikamete soktuğu'' şeklinde beliren iki karşıt fikrin hangisinin geniş kabul gördüğü ortaya çıkacak.

ABD'de yapılan son bir anket de Amerikalıların bu ikilemini ortaya koydu. CNN televizyonu ve ORC International'ın anketine göre, halk kişisel anlamda Obama'yı beğeniyor ama icraatları konusunda kararsız. Ankette, halkın dörtte üçü Obama'ya karşı olumlu hisler beslediğini belirtiyor, halkın yüzde 49'u Obama'nın icraatlarını onaylıyor, 48'i ise onaylamıyor. Ladin'in öldürülmesi sonrasındaki ankette, Obama'nın icraatlarını onaylayanların oranı yüzde 54'tü.

Ancak, mesela ankete katılanların yüzde 50'si, ABD Başkanı Obama'ya Kongre'deki Cumhuriyetçilerden daha fazla güvendiklerini ifade ederken, halkın sadece yüzde 16'sı Kongre'nin icraatlarını onaylıyor.

Dolayısıyla, bu yıl Obama'nın ekonomi başta olmak üzere, istihdam, eğitim, sağlık, göçmenlik gibi konulardaki birçok adımları hem mevcut başkanlığı hem de başkanlığının bir dönem daha devam etmesi açısından önemli olacak.

Ancak, şu ana kadarki Cumhuriyetçi adayların Obama ile yarışabilecek düzeyde bulunmaması Obama için şimdilik önemli bir avantaj olarak görünüyor. Yine de Obama, yıl boyunca Cumhuriyetçi adayların seçim kampanyaları ve reklamlarında hedef tahtasında olacak ve Cumhuriyetçiler hemen her fırsatı değerlendirmeye ve Obama'yı kendi sözleriyle vurmaya çalışacak.