Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

İran'a petrol yaptırımlarına Çin ve Rusya'nın karşı olduğuna dikkati çeken enerji uzmanları, sürece Venezüella'nın da katılmasının petrol arzını sıkıntıya sokabileceğini, bunun da fiyatlarda artış yönlü bir etki yaratacağını söyledi.

Avrupa Birliği'nin (AB), İran'ın ham petrol ihracatıyla ilgili aldığı yaptırım kararının ardından İran tarafında yer alan ülkelerin sayısı her geçen gün artıyor. Çin ve Rusya'nın başını çektiği Hindistan'ın da kısmen destek verdiği ülkeler grubuna, petrol üretici ülkelerden Venezüella ve Ekvator'un da dahil olması süreci yeni bir boyuta taşıdı.

Dünya petrolünün yüzde 25'ine yakınını üreterek ilk sırada yer alan Venezüella'nın tavrının önemine dikkati çeken İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Satman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iki ülkenin 2010 yılında dünya petrol üretiminin yüzde 37'sini karşıladığını belirtti.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ocak ayı başında Latin Amerika ziyaretinde Venezüella'yı da ziyaret ettiğini anımsatan Prof. Dr. Satman, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin bu ziyaretle daha da güçlendiğini söyledi.

AB'nin yaptırım kararına Çin ve Rusya'nın karşı tavrı kadar dünya petrol üretimindeki yeri göz önünde bulundurulduğunda Venezüella'nın atacağı adımlarında etki edeceğine vurgu yapan Satman, şunları kaydetti:

''Dünyanın önde gelen petrol üreticilerinden Venezüella'nın İran lehine alacağı her karar petrol dengelerini ve fiyatını etkiler. Venezüella'nın İran'a ne oranda destek vereceği çok önemli. Eğer Venezüella petrol arzını kısma yönüne giderse 1973'de yaşanan petrol krizine benzer bir ortama neden olabilir. '73 petrol krizi' kadar olmasa da söz konusu ihtimalin piyasaları ciddi boyutta etkileyeceği muhakkak.''

Petrol krizinin olduğu dönemlerde en karlı çıkanların petrol üreten ülkeler ile uluslararası petrol şirketleri olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Satman, artış eğiliminde olan petrol fiyatlarının nereye kadar artacağının İran'ın atacağı adımlarla bağlı olduğunu söyledi.

-''Felaket günü senaryosu Hürmüz Boğazı''

Petrol Mühendisleri Odası (PMO) Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir de İran'ın dünya petrol üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, 4,2 milyon varil günlük petrol üretimine sahip olan ülkenin 2,4 milyon varillik kısmı ihraç ettiğini aktardı.

İran'ın petrol ihracatının büyük bölümünü Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore'ye yaptığını, ihracatta İngiltere ve Fransa'nın payının yüzde 1-2 olduğunu dile getiren Pamir, İran'dan en fazla petrol ithal eden ülkenin günde 543 bin varille Çin, ardından 14 bin varille Japonya, 13 bin varille de Hindistan olduğunu kaydetti.

İran'ın 2010 yılında 73 milyar dolar olan petrol ihracatından gelirinin 2011'de 94 milyar dolara yükseldiği aktaran Pamir, krizden uluslararası petrol şirketleri kadar fiyat artışı nedeniyle İran'ın da kısa vade karlı çıktığını söyledi.

Bu yıl dünya ekonomisinde yaşanması beklenen daralmanın petrol tüketimini de yavaşlatacağına dikkati çeken Necdet Pamir, ''Söz konusu yavaşlama fiyatların aşırı yükselmesinin önündeki en büyük engel olabilir. Venezüella bu işe ne kadar tepki vereceği krizin boyutunu da etkileyebilir. Suudi Arabistan basta olmak OPEC ülkelerinde günlük yaklaşık 3,5 milyon varillik ek kapasitenin olması bir zamana kadar arzı karşılayabilir. İran petrolü piyasalardan tamamen çekilse bile fiyatlar artmakla birlikte arzda sıkıntı olmayabilir. Burada, felaket günü senaryosu Hürmüz Boğazının kapanması ve kapalı kalacağı sürenin ne olacağı. Günde 17 milyon varil petrolün taşındığı Hürmüz Boğazının kapanmasıyla önce arz sonra da fiyat tehlikeye girer.''

-1973 Petrol Krizi-

6 Ekim 1973'de Suriye ve Mısır'ın koordineli bir şekilde İsrail'e karşı Yom Kippur Savaşını başlatmasıyla hareketlenen Orta Doğu, sürece başta Ürdün olmak üzere bölgedeki Arap ülkelerinin de katılmasıyla dünyanın gündemine oturdu.

İsrail'e karşı ortak tavır alan Arap ülkeleri, İsrail'e destek veren ABD ve Hollanda gibi ülkelere de tepki olarak 15 Ekim 1973 petrol ambargosu uygulamaya başladı. 1973 Ocak'ta varili 2.59 dolar olan Arap petrolü, 1973 Ekim'de 5.11 ve 1974 Ocak'ta ise 11.65 dolara çıktı. Krizin analizini yapan uzmanlar, krizin İsrail'e destek veren ülkeleri cezalandırmak kadar Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliğinin (OAPEC) petrol fiyatlarını yükselterek daha çok kar etmeyi de amaçladığı tespitinde bulundu.