Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 2011'deki faaliyetleri kapsamında yaptığı denetimler sonucunda, mevzuat, mali analiz, ihbar ve şikayet, risk değerlendirme ve diğer konularda toplam 514 adet rapor düzenlendi.

BDDK'nın 2011 Yıllık Faaliyet Raporu yayımlandı. Rapor, genel bilgiler, kurumun yıllık faaliyetleri, mali bilgiler ve kurumsal kapasitenin değerlendirilmesi olmak üzere dört bölümden oluştu.

Rapora göre kurul, 2011'da 56 toplantı yaptı ve toplam 518 adet karar aldı. Kurul kararlarının konularına göre dağılımına bakıldığında yaptırım uygulanmasına ilişkin kararlar yüzde 45,4 ile ilk sırada, izin işlemlerine ilişkin kararlar yüzde 21,8 ile ikinci, düzenlemeye ilişkin kararlar yüzde 9,1 ile üçüncü sırada yer aldı.

Bir önceki yılla karşılaştırıldığında, izin işlemlerine ilişkin kurul kararları ile düzenlemeye ilişkin kurul kararları hem oransal olarak hem de miktar olarak azaldı.

2010'da toplam içindeki payı yüzde 22,5 olan izin işlemlerine ilişkin kararların, 2011'de toplam içindeki payı yüzde 21,8'e, düzenlemeye ilişkin kararların ise toplam içindeki payı yüzde 14,2'den yüzde 9,1'e düştü.

Kurumun, 2011 yılı sonu itibarıyla denetimi kapsamında, 48'i banka ve 118'i banka dışı mali kuruluş ve 161'i diğer kuruluşlar olmak üzere toplam 327 adet kuruluş yer aldı.

Geçen yıl gerçekleştirilen denetimler sonucunda, mevzuat, mali analiz, ihbar ve şikayet, risk değerlendirme ve diğer konularda toplam 514 adet rapor düzenlendi. Söz konusu raporların 34 adedi banka dışı mali kuruluşlara, 46 adedi şube denetimlerine ilişkin raporlardan oluştu.

Bilgi Sistemleri Denetimi çerçevesinde, Kurumun çeşitli birimlerince hazırlanan denetim raporlarında yer alan tespitlerden bilgi sistemleri ve bankacılık süreçleri denetimine ilişkin olanları incelendi. Kurumca bankalara verilmiş olan talimatlara ilişkin olarak bankalarca yürütülen çalışmaların 2011 yılı bağımsız denetim kapsamına alınması sağlanarak bağımsız denetim şirketlerince gerçekleştirilen denetimlerin kapsamı genişletildi.

-Şikayetlerin konusu-

Bankacılık Kanunu kapsamına giren kuruluşlar ve konular hakkında ulaşan ihbar ve şikayetlerle söz konusu kuruluşlarla üçüncü kişiler arasında özel hukuk ilişkileri dışında doğabilecek uyuşmazlıkların giderilmesine yönelik ulaşan talep ve şikayetler incelendi. Kuruma şahsen ve e-posta aracılığıyla ulaşan 9 bin 895 adet talep ve şikayet hakkında işlem yapıldı.

Kuruma iletilen şikayet dilekçeleri konu bazında değerlendirildiğinde, en yoğun başvurunun bireysel krediler ve kredi kartları konularında gerçekleşti.

-İzin ve yetkilendirme işlemleri-

2011 yılı içerisinde 7 şirkete kuruluş, 5 şirkete ise faaliyet izni verilirken, 2 şirkete bağımsız denetim ve 42 şirkete değerleme yetkisi verildi. 3 adet faktoring ve 4 adet finansal kiralama şirketinin faaliyet izni ile 1 adet bağımsız denetim kuruluşunun denetim yetkisi kendi talebi, devir/birleşme ve mevzuata aykırılık gibi nedenlerle iptal edildi. 2011 yılı içinde 3 bankaya yurt dışında iştirak edinimi, 7 bankaya yurt dışında şube açma ve 2 bankaya yurt dışında temsilcilik açma izni verildi. Söz konusu yılda yurt dışında kurulu 7 bankanın Türkiye'de temsilcilik açma talebi uygun görülürken, KBC Bank N.V. Türkiye Temsilciliği faaliyetlerine son verildi.

-Strateji ve politikalar-

Kurum çalışmalarına değinilen rapora göre, Finansal İstikrar Komitesi üyesi olan Hazine Müsteşarlığı, TCMB, SPK ve TMSF ile işbirliği içinde finansal tüketicinin korunması konusunda bir strateji ve eylem planı hazırlanmasına yönelik çalışmalar Kurum koordinasyonunda yürütülmüş ve büyük ölçüde tamamlandı. 2012-2014 dönemine ilişkin olarak hazırlanmakta olan Strateji ve Eylem Planı ile finansal tüketicinin korunmasına yönelik hukuki, düzenleyici ve denetleyici çerçevenin güçlendirilmesi, finansal tüketicinin haklarının korunması, tüketicilere eşit ve adil yaklaşımın güvence altına alınması, rekabet ortamının iyileştirilmesi ile gözetim kuruluşlarının etkinliğinin, finansal hizmetlere ilişkin şeffaflığın, finansal sektörde mesleki sorumluluk bilincinin, tüketiciye ilişkin bilgi güvenliğinin ve gizliliğin, şikayetlerin çözülmesinde etkinliğin ve finansal katılımın artırılması amaçlanıyor. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi (İFM) Projesinin tamamlayıcısı hatta önkoşulu niteliğindeki Strateji ve Eylem Planının 2012 yılında nihai halini alarak uygulamaya konulması ve Türkiye'nin küresel piyasalar ile bütünleşmesine katkı sağlaması bekleniyor.

-Bilanço-

Kurumun bilanço toplamı 2011 yıl sonu itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 24 oranında büyüyerek 394,3 milyon liraya ulaştı. Aktifler içinde en yüksek pay 219,7 milyon lirayken bu kalemi 173,6 milyon lira ile duran varlıklar izledi. 588 bin lira olarak gerçekleşen ticari alacaklar kalemi ise katılma payından doğan alacakları içerdi.

Pasifler tarafında ise en büyük kalemleri 235,9 milyon lira ile öz kaynaklar ve 156,2 milyon lira ile gelecek yıllara ait gelir ve gider tahsilatları oluşturdu. Kurumun 2,2 milyon lira kısa vadeli borcunun 1,7 milyon lirası Aralık 2011 dönemine ilişkin olarak Ocak 2012 içinde ödenen vergi borcunu gösteriyor.

-''Kurumun kapasitesi önemli bir sınamadan başarıyla geçti''-

Raporun değerlendirme bölümüne göre, Kurumun stratejik planlamaya dayalı proaktif yönetim anlayışı, yakın dönemde yaşanan küresel ekonomik krizin ve Türkiye ekonomisi üzerine yansımalarının, bankacılık sistemi ve finans sektörü üzerindeki olumsuz sonuçlarının kısıtlı kalmasında etkili olurken, aynı zamanda Kurumun kapasitesi de önemli bir sınamadan başarıyla geçti.

2011 yılında, ekonomik gelişmelere rağmen ortaya konulan sektörel performans, Kurumun güvenilirliğine ve saygınlığına büyük katkıda bulundu. Gelinen bu noktanın kurumsal açıdan temel itici gücünü, bağımsızlık, teşkilat yapısı, insan gücü ve teknoloji oluşturdu.

Rapora göre, Kurumsal kabiliyet ve kapasite bakımından mevcut bu üstünlüklere karşılık, küresel ekonomik koşulların yarattığı zorluklar ve Türkiye ekonomisine etkileri önemini korumakta iken Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada yakın dönemde ortaya çıkan siyasi ve sosyal gelişmeler yeni belirsizlikler doğurdu. Küresel ekonomik dalgalanmaların önlenebilmesi ve yönetilmesi açısından geliştirilmeye çalışılan yeni düzenleme yaklaşımları ise küresel ekonomide önemli bir aktör olan Türkiye için de yeni güçlükler anlamına geliyor.